MARAŞ - Pazarcık merkezli depremde babası Ahmet Düşünmez, annesi Fatma Düşünmez, ablaları Helin ve Elçin’i yitiren 13 yaşındaki Mehmet Düşünmez’den 27 gündür haber alınamıyor. 

Mereş’in Bazarcix ilçesinde 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 şiddetindeki depremde yaşamını yitirenlerin yanı sıra, haber alınamayanlar da var. Onlardan biri annesi babası, iki ablası, babaannesi ve dedesini yitiren 13 yaşındaki Mehmet Düşünmez. Düşünmez ailesi Mereş’in merkez Dulkadiroğlu ilçesinde Bahçelievler Mahallesi, Trabzon Bulvarı’nda bulunan iki bloklu 10 katlı Has El Sitesi’nin B Bloku’nun birinci katında yaşıyordu. Depremde A Blok ayakta kalırken, zemin katında oto galerinin bulunduğu B Blok yerle bir oldu ve 20 dairede yaşayan yurttaşların neredeyse yarısının yaşamını yitirdiği belirtiliyor. 

Baba Ahmet Düşünmez (49), anne Fatma Düşünmez (43) çocukları Helin (22) ve Elçin (17) Düşünmez’in cansız bedenleri depremin 10’uncu gününden sonra enkazdan çıkarılmaya başlandı. Ancak 13 yaşındaki çocukları Mehmet Düşünmez’in hiçbir izine rastlanmadı. Enkazın tamamen kaldırıldığı binada, 24 gün boyunca gece gündüz bölgeden ayrılmayan Mehmet’in dayı ve amcaları, yeğenlerinden bir haber alabilmek için uğraşıyor. Mehmet’in hikayesini Bazarcix’in Xidiran (Yolboyu) kırsal mahallesini ziyaret ettiğimizde Fatma Düşünmez’in arkadaşı Yıldız Macartay’dan öğreniyoruz. “Benim bacımdı, arkadaşımdı, dert yoldaşımdı” dediği Fatma Düşünmez için, “Depremden bir gün önce beraberdik. Eşi ve iki çocuğuyla depremde yaşamını yitirdi. Ama oğlu Mehmet’ten haber alamıyoruz” diyerek bilgi sahibi olanlardan yardım istemişti. Bilgi üzerine 13 yaşındaki Mehmet Düşünmez’in dayısı Salman Dönekli’ye ulaştık. 

Mereş’in Bazarcix ilçesinde yaşayan ve kendileri de birkaç saniyeyle enkazın altında kalmaktan kurtulan dayı Salman Dönekli, depremin ilk gününden beri yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı (MA) ile paylaştı. Deprem sırasında kendilerini can havliyle dışarı attıklarını ve sonra ailesini güvenli bir yere taşıdıktan sonra Mereş’teki ablası Fatma Düşünmez’e ulaşmaya çalıştıklarını söyleyen Dönekli, “Tabi telefon çıkmıyordu. Hemen üzerimizdeki pijamalarla Maraş’a doğru yola çıktık. Yollar bozulmuştu ve zaman zaman araçtan inip, aracın geçebileceği şekilde yolları düzeltiyorduk. Bu gecikmemize neden oldu. Oraya ulaştığımızda çıkarılanlar vardı. Özellikle üst katlarda yaşayanlar. Çevredekilerin yardımıyla onuncu kattan altıncı kata kadar yaşayanlardan çıkarılanlar oluyordu kendi çabasıyla çıkanlar vardı. İlk gün hiçbir ekip yoktu” diye konuştu. 

'AFAD GELDİ ELLERİNDE EKİPMAN YOKTU'

Eniştesinin Söğütlü kırsal mahallesinden olduğunu ve belki enkazdan çıkıp köye gitmişlerdir umuduyla köye gittiklerini söyleyen Salman Dönekli, “Tabi Söğütlü’ye ulaştığımızda evlerin büyük bir bölümünün yıkıldığını, her taraftan feryat figan seslerinin yükseldiğini gördük. Sadece insanlar değil bir sürü hayvan da enkazların altındaydı. Eniştemin annesi Elif ve babası İsmail’in evine gittiğimizde onların evinin de yıkıldığını gördük. Onlar da orada yaşamını yitirdi. Bu manzaradan sonra tekrar Maraş’a gittik. Elimizden bir şey gelmiyordu. Depremin ikinci günü bir AFAD ekibi geldi. Üç dört kişilerdi ellerinde hiçbir ekipman yoktu. Biz aşağıdaydık bir baktık gidiyorlar. Yanlarına gidip sorduğumuzda, ‘burası zor o yüzden başka yere gidiyoruz’ dediler. Depremin üçüncü günü başka bir ekip geldi. Yani binanın enkazında altı-yedi ekip değişti. Gönüllü işçiler, Zonguldak’tan gelen maden işçileri de çalıştı binada. Onuncu gün ablam Fatma ve eniştem Ahmet’in cansız bedenlerini çıkarmaya başladılar. Sonra yeğenlerim Helin ve Elçin’i çıkardılar. 13 yaşındaki yeğenim Mehmet’ten bir haber yoktu. On dördüncü gün artık umudum kesildi, çünkü binanın yüzde 90’ı bitmişti, tabanına kadar eşilmişti. Çocuk bulunamadı” şeklinde konuştu.

'ACABA BAŞKA BİR KENTE Mİ GÖTÜRÜLDÜ'

Ne yapacaklarını bilemeyecek halde birçok yere başvurduklarını ve temaslarda bulunduklarını söyleyen Dönekli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arıyoruz. Belki evde olmayabilir ya da bizler binanın arka tarafındayken ön tarafından çıkarılıp götürülmüş olabilir mi diye birçok yere başvuruyoruz. Sağlık Bakanlığı’na fotoğraflarını, bilgilerini ilettik. Arkadaşlar Ankara’da bilinci kapalı olan çocukların kaldırıldığı hastaneye gittiler orada da yok. Maraş bölgesindeki hastanelere gittik. Koridorlarda aradık, servislere baktık bulamadık. Tabi durumu ağır olanları başka şehirlere sevk ediyorlardı, belki de Mehmet’i başka bir şehre götürdüler. Umudumuz şu an o.”

İNSANLAR İHMALSİZLİKTEN ÖLDÜ

Gece gündüz dayıları ve amcaları olarak haftalarca binanın enkazında beklediklerini kaydeden Dönekli, “İlk altı güne kadar sesler geliyordu enkazın altından. Tabi çalışmalar geç başladı, ama başlayınca da bilinçsizce yürütüldü. Tamam gönüllüler ama örneğin bir noktadan bir ceset çıktı mı bir gün boyunca sadece orada çalışılıyordu. Diğer bütün noktalarda çalışma bekletiliyordu. Diğer canlı olanlar artık sıradaydı. Altıncı güne kadar biz de bağırıyorduk zaten ses de geliyordu. Depremin ilk günlerinde hava eksi 10’lara kadar düşüyordu karla karışık yağmur yağıyordu. 6 gün boyunca bu şartlarda dayanmaları zaten mucizeydi. En son altıncı gün çığlık atıyorlardı. Konuşmuyorlardı artık buradayız diye. Sadece çığlıklarını duyuyorduk. Söylüyordum ama sıraya koymuşlardı; bir şura bir bura. Yani sonraki günler ekip vardı bu sefer de ekipman yoktu. Koordinasyon yoktu, düzen yoktu. Ancak bize ‘siz ötede bekleyin biz hallediyoruz’ diyorlardı. 10-15 kişi ihmalsizlikten öldü. Bir de mola veriyorlardı. Ses geliyor diye adamları çağırıyorduk geliyorlardı ses yok deyip oturuyorlardı. Bizim çabalarımızla kavgalarımızla adamlar bir yerleri kurcalıyordu. O binaya yönlendirilenler genellikle gönüllülerdi ama işin nasıl olduğunu bilmeyenlerdi. AFAD, AKUT CEKUT (Cezaevi Kurtarma Teşkilatı) arkasında çalışabilecek ekiplerdi. Bakın enkaz altındaki eniştemin eniştesi geldi. Adana’da Havaalanı’nda 20 kişilik Fransalı ekiple karşılaşmış. Yanlarında 4 tane eğitimli köpekle. İkisi ceset ikisi canlı arayan köpekler. 20 kişilik profesyonel ekip Adana Havaalanı’nda bekletiliyormuş. Demişler ki ‘bizi alan kimse yok. Dışişleri Bakanı haber verdi biz de geldik. Ama bizi bir yere götürmüyorlar. 4 gündür böyle bekliyoruz. ’İnsanlar enkazın altındayken, gelen yabancı ekipler de böyle pasifize edildi ve çoğu da bu nedenle geri dönmüş” ifadesinde bulundu.

'TAŞIYICI KOLONLARIN KESİLDİĞİ İDDİASI

Deprem sonrası gibi deprem öncesinde de ihmaller zincirine dikkat çeken Dönekli, “Ablamların yaşadığı bina çift bloktu. Her bir blokta 20 daire var. 20 dairenin enkazından bir çamaşır makinesi, bir buzdolabı çıkmaz mı? Çelik kapılar 2-3 tane gördük onlar da parçalanmıştı. Her şey un ufak olmuş. A Blok da zarar görmüş ama ayakta. Ablamlar B Blok’ta hemen dükkanın üstünde oturuyorlardı. Evin altında oto galeri vardı. Deprem öncesinde ablamlara gitmiştim ve ablam galerinin kolon kestiğini söylemişti. Tabi şikayet de etmişler ama bir şey yapılmamış. Şimdi bunun hesabını kim verecek” diye sordu.

BEŞİKTAŞ’IN ALTYAPISI İÇİN ÇALIŞIYORDU

Dayı Salman Dönekli, yeğeninin videolarını ve fotoğraflarını göstererek, “Futbolu çok seviyordu. Beşiktaş’ın alt yapısına girmek için çalışıyordu. Beşiktaş yaşı küçük diye bekletmişti ama ufaktan destek veriyordu. Spor kulübü, yeğenimin videolarını paylaşıyordu. Yani onu altyapıya hazırlıyorlardı. Hatta Beşiktaş stadına davet ettiler ve bu fotoğrafı da oradan” diyerek telefonundaki fotoğrafı bize gösteriyor.

'LÜTFEN BİZİMLE TEMASA GEÇSİNLER' 

Salman Dönekli, son olarak tek umutlarının 13 yaşındaki yeğeni Mehmet Düşünmez’den bir haber alabilmek olduğunu söyleyerek, hem yetkililerden hem de depremzedelerin kaldırıldığı hastanelerin personellerinden bu konuda bir bilgi sahibilerse kendileriyle irtibata geçmeleri olduğunu vurguladı.

Bazarcix merkezli depremde Ahmet Düşünmez, eşi Fatma Düşünmez, çocukları Helin ve Elçin Düşünmez Mereş’te, babası İsmail Düşünmez ve annesi Elif Düşünmez ise Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Söğütlü kırsal mahallesinde yaşamını yitirdi. En küçük çocukları Mehmet Düşünmez’den (13) ise 27 gündür haber alınamıyor.

MA / Abdurrahman Gök - Rukiye Adıgüzel

Editör: Haber Merkezi