"SANATÇILARIMIZ VE YAZARLARIMIZLA 20 SORU"

- Varlık sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Evren, düşünce… İnsanın algıladığı her şey.

- Geçmiş, şimdi ve gelecek dersek…

Zamanın diyalektiği… Geçmişe takılmamak ama dünü bilmek, bugünü anlamak ve yarına hazırlanmak diye de ifade edilebilir. Tüm zorluklarına karşın daha güzel bir gelecek mücadelesinden vaz geçmemek.

- En çok etkilendiğiniz roman, film ve tiyatro.

Etkileyici oldukça çok roman, film ve tiyatro var. Belki de 12 Eylül ’80 askeri darbesi sonrası cezaevindeyken okumuş olmamdan olsa gerek, hep firar çabası içinde olan azmi ve direnci bitmeyen kahramanıyla unutamadığım Kelebek romanı… Gazap Üzümleri filmi, filmin özellikle son sahnesinin çarpıcılığı hep ‘yeni bir yol vardır, yaşam sürüyor’ dedirtir insana. Ve tiyatroda bugün bir kez daha güncellenmiş, önemli çağrışımlar yaratan Zengin Mutfağı.

- İlk gençliğinizde kime öykündünüz, kahramanınız kimdi?

Evdeki herkesin kulağı radyodaydı, devrimci gençler için arama ve ölüm kararları açıklanıyordu. Öykünmek değil ama cesaretleri, boyun eğmez duruşlarıyla idam edilen Denizler. Arkadaşları...

- Nerede yaşamak isterdiniz? Coğrafya kader midir?

Doğa ile insan emeğinin buluştuğu yerler güzeldir. Tarih, kültür ve doğayla şenlenmiş diyarlar hep çarpar beni, denizi olan öyle bir yerde yaşamak isterim. İnsan doğduğu yere benzer biraz evet ama coğrafya neden kader olsun! Her zaman değiştirme çabası içinde olduktan sonra…

- Yeniden doğsaydınız hangi mesleği seçmek isterdiniz?

Dünyayı daha güzel kılma çabası içerisinde olmak güzel. Siyasi yaşamım bunun için… Yazmak ve şimdilerde edebiyat severek yaptığım işler.

- En sevmediğiniz ve en sevdiğiniz yanınız?

Sanırım iyi niyetli, hep içten olmak belalar da açıyor insanın başına, ama yine sevdiğim yanım bu.

- Aşka inanır mısınız? Aşk mı özgürlük mü?

Elbette… Aşksız olmaz. Aşk ve özgürlük birlikte olsun. Özgürlük aşkı…

- İnsan sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Çok şey hatırlatır; iyi kötü yanları var. Sömüren sömürülen. Bir bebekten katil yaratılandır ve alın teri döken üreten yaratan insan. Bendeki ilk çağrışım iki ayağı üzerine dikilmiş ve hep yeni bir arayış içinde olan varlık.

- Dayanamadığınız insan tipi?

Yalan söyleyen. Ve yalanla başlar tüm kötülükler... Bencil, başkalarının sırtına basarak yükselme çabasında olan. Hiçbir yaratıcılığı olmadan başta kalan, riyakâr. Bundan kötüsü olmaz her halde.

- Koku dersek; kentlerin kokusu nedir sizin için?

Diller, kültürler, inançlarla sarmalanmış bir ilk bahar kokusu. Betona boğdular şehirlerimizi… Bu aralar hoş kokmuyor olsa da kentler, tarih, kültür ve doğa kokanı seviyorum.

- Şimdinin kokusu…

Yanık! Ülke ve dünyada bir yanık kokusu var. Tarihi, doğayı, kültürleri tahrip eden yangının kötü yağlı kokusu. Kirli dumanlar içindeyiz sanki… Yeni yılda güneş doğsa, bir şiddetli rüzgâr esse ve temizlese…

- En çok dinlediğiniz müzik?

Klasik müzik ve etnik müzikler dinliyorum. Duruma, yoğunlaşmaya bağlı.

- Şu an neler okuyorsunuz?

Pandemi sürecinde okumak için zaman sıkıntısı yok. Okuyup yazmaya çok zaman var. Bu aralar yeni bir roman çalışıyorken edebiyat kuramı, yazma deneyimleri ve yeniden Dostoyevski okuyorum.

15- Pişmanlıklarınızdan üçü…

İnsanın pişmanlık duyduğu şeyler oluyor elbette, “olmasaydı”, “yapsaydım” dediği şeyler var. Ancak yaşamdaki anayollar ve temel ilkeler bakımından bir pişmanlığım yok. Geride kalan yılları daha iyi değerlendirebilirdim. Roman yazmaya erken yaşlarda başlamış olsaydım mesela, enstrüman çalmayı öğrenseydim, birkaç dil bilseydim.

- Ölümden ve yaşlılıktan korkar mısınız?

Yaşlılık ve ölüm yaşamın doğal döngüsü ve kaçınılmaz. Yaşlanacağız ve o son nefesi verdiğimiz gün de gelecek. Ancak nefes alıp verdikçe, onurlu kalmalı, insanlığa yararlı olmaya bakmalı.

- Yalnızlık?

Kalabalıkları seven biri olsam da yalnızlık her zaman kötü bir şey değildir diye düşünüyorum, yaratıcılığın rahmi de yalnızlık değil mi!

- En büyük hayaliniz?

En büyük hayalim devrim. Sosyalist bir Türkiye hayalim var! Ezenin ezilenin olmadığı… Kürtlerin eşit ve özgür olduğu bir gelecek. Eşit ve özgür bir dünya. O mücadelesi sürüyor, yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

- Hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz üç şey!

Okumak, yazmak ve sevdiklerim… Okumak olmazsa olmazım. Yazmak da bununla birlikte bir eylem. Ve sevdiklerim, bunlar hep olsun isterim.

- Evrene neyi fısıldamak istersiniz?

“Boyun eğme diren!” derim. Her taş, kurda kuşa, her yüreğe diren pes etme diye fısıldarım. Bu aralar adalet çok gerekli. “Barış, dostluk, sevgi, özgürlük” gibi şeyler daha fısıldarım her halde.

20 SORU KÖŞEMİZE DAİR

Bir ülkenin gerçek gelişmişliğini o ülkenin yazarları, sanatçıları ve filozofları belirler. Savaşlar biter,  devri devran değişir, geriye yazı kalır ve yazılan romanlar, şiirler ve öyküler ve resimler toplumların gerçek tarihini oluşturur. 

Hep klasikleşen  “20 soru” gibi bir köşede ısrarcı olmamızın nedeni, yazarlarımıza ve sanatçılarımıza, dünyayı güzelleştirmek için emek harcayanlara ve direnenlere selam ederek, onların soluğunu duyurmak, kısacık kelimelerle onların dünyasını anlayabilmek ve anlatabilmek. Birbirinden değerli sanatçılarımızla, gazeteci, politikacı ve aktivistlerimizle yüreklerinize ve bilinçlerinize dokunmak istiyoruz. Bu köşeyi seveceğinizi umuyoruz. Hepinize sevgi ve saygılarımızla

Bundan sonraki konuğumuz sürpriz...

Editör: Haber Merkezi