Gençlik yıllarını Nazilerin toplama kampında geçiren Yahudi Yazar Hedi Fried, Nazilerin gösteri yapmalarını protesto etmek için Ludvika iline giderek ırkçılık karşıtı eyleme katıldı.

Son 3 yıldır Neo-Nazi Kuzey Direniş Hareketi (NMR), 1 Mayısları provoke etmek amacıyla Dalarna bölgesinde gösteriler yapıyor. Bu yıl Ludvika kentinde gösteri yapan NMR yöre halkının direnişiyle karşılaştı.

Bazı ırkçılık karşıtları da diğer illlerden Ludvika'ya gelerek Nazileri protesto etti. Protesto edenler arasında Hitler'in toplama kamplarından kurtulmayı başaran Yahudi Psikolog ve Yazar Hedi Fried de bulunuyordu.

“İnsan korkmamalı. Naziler yürüyüş yaptıklarında Ludvika'ya geleceğim” diyen Fried, Ludvika'da aralarında papaz, politikacı, iş insanları, sporcu ve sanatçıların da yer aldığı kalabalık bir kitle tarafından coşkuyla karşılandı.

Fried, “Eğer Dalarna'da demokrasi karşıtı güçler seferber oluyorsa Dalarna'daki demokratik güçler de bir araya gelmeli ve birbirine güç vermeli” dedi.

Daha sonra Nazileri kendi gözleriyle görmek istediğini söyleyen Fried, Nazilerin gösteri yaptıkları meydanda barikatların önüne dikildi. Fried’in gösteriye katılarak barikatın önünde yer alması ırkçıları protesto etmek amacıyla toplanan 2 bini aşkın kişi tarafından  “Şehirlerimizde Nazileri istemiyoruz” sloganıyla karşılandı. “Hedi, Hedi, Hedi” sloganlarının atıldığı gösteride insanlar Hedi ile hatıra fotoğrafı çektirmek için yarıştı.

TÜM AİLESİ AUSCHWITZ’TE KATLEDİLDİ


Romanya’da dünyaya gelen Fried’in kız kardeşi dışındaki tüm ailesi Auschwitz’te gaz odalarında katledildi. 1944 yılında Kızıl Haç tarafından kız kardeşiyle beraber İsveç’e gönderilen Fried, ilerleyen yaşına rağmen panel ve konferanslara katılıyor ve kitleleri ırkçılık ve faşizm tehdidine karşı uyarıyor.

2012’DE EVRENSEL’E KONUŞMUŞTU


Fried, 2012 yılında Evrensel’de yapılan söyleşisinde Türkiye hükümetine şu ifadelerle Ermeni Soykırımı’nı kabul etmesi ve Kürtler, yazarlar ve gazetecilere yönelik tutuklamalara son vermesi çağrısı yapmıştı: “Benim annem, babam ve tüm akrabalarımı öldürdüler. Ama Almanya olanları kabul edince rahatladım. Yaşamı sürdürmek çok daha kolay oldu. Türkiye soykırımını kabul etmemekle bu sorunu daha da ağırlaştırıyor. Akrabaları soykırımda katledilen pek çok Ermeni arkadaşım var. Bana biz toprak, tazminat gibi şeyler istemiyoruz. Sadece gerçeklerin kabul edilmesini ve özür dilenmesini istiyoruz diyorlar. Türk hükümetine çağrım yapılanları kabul edip bu insanlardan özür dilemesidir. İkinci olarak da Kürtlere, yazarlara ve gazetecilere yönelik tutuklamalara son vermesidir. Kürt halkının dili ve kültürü üzerindeki baskıları kaldırmasıdır...”
Editör: Haber Merkezi