İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Trump’ın iki devletli “Ortadoğu Barış Planı”, İsrail dışında hiçbir ülkeyi memnun etmedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan, yıllar önce “Ulus-devletçilik mantığı aşılmadıkça hiçbir proje, Ortadoğu’yu yaşadığı derin bunalımlardan ve savaşlardan alıkoyamaz” değerlendirmesiyle, Demokratik Konfederalizm çözümüne işaret etmişti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, İsrail ve Filistin arasında yıllardır süren anlaşmazlıkların çözümüne dair dün “Yüzyılın Anlaşması” planını açıkladı. İsrail dışında çok ciddi bir destek sunulmayan planı Filistin kesin bir dille reddetti. Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in bölünmez başkenti” olarak nitelendirdiği “Barış Planı”nda, Filistin’in başkenti olarak Doğu Kudüs sunuluyor. Ancak Filistin’in başkenti olarak sunulan alan, kentin doğusundaki Abu Dis ile sınırlı.


Plana göre kurulacak Filistin Devleti’nin topraklarının mevcut halinden iki kat fazla olmasına rağmen birçok tarım alanının bulunduğu Batı Şeria’daki Ürdün Vadisi de İsrail’e bırakılıyor. Ayrıca mevcut durumda İsrailli yerleşimciler tarafından oluşturulan yerleşimler İsrail’in kontrolünde kalırken, yerlerinden edilen Filistinli mülteciler İsrail’e geri dönemeyecek ve yeni kurulacak Filistin Devleti sınırlarına dönecek. Trump’ın “Yüzyılın planı” olarak tanımladığı “Barış planı” gereği Filistin Devleti kendi ordusuna sahip olamayacak ve halen Gazze Şeridi’ni kontrolünde bulunduran Hamas da silahsızlandırılacak.


DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜMÜ


ABD’nin özellikle üç semavi din için de, kutsal sayılan Kudüs üzerinden hayata geçirmek istediği provokatif adımlar uzun yıllardır Ortadoğu üzerinde gerçekleştirmek istediği değişikliklerin bir parçası olarak yorumlanıyor. 9 Ekim 1998’de Suriye'den çıkartılan ve devletlerarası bir komplo sonucu 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, yıllar önce ABD’nin Ortadoğu’da uygulamak istediği plana dair uyarılarda bulunmuştu. Şu an İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tecrit altında tutulan Öcalan, yıllar önce yazdığı savunmalarında yaşanan sorunlardan çıkışın tek yolunun, “Demokratik Konfederalizm” olduğunu ifade etmişti.


BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ VURGUSU


Öcalan, cezaevinde kaleme aldığı ve 2012 yılında basılan "Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü" kitabında, Ortadoğu’da yaşanan sorunlara ilişkin geniş analizlere yer vermişti. Öcalan, kitabının bir bölümünde ABD’nin Ortadoğu planlarına ilişkin, şunları ifade etmişti: “1990 sonrasında tek kutuplaştırıcı güç olarak sivrilmesinin ardından ABD, en büyük deneyimine Ortadoğu’da girmiş bulunmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) her gün sorgulanmaktadır. Kürtlerin projedeki yeri, en önemli konudur. Kürtler, ABD ve İsrail ilişkileri, giderek daha da stratejik bir durum alabilir. Bunun bölge üzerindeki etkileri iyi hesaplanmak durumundadır. Kürtler için bol ihanetli bir dönem mi olacak, yoksa bölgede yükselen yıldız olacakları bir dönem mi yaşanacak, tartışılmaya değerdir. Kürtlerin kendi iç ve komşu kavimler ve devletlerle ilişkileri, ilk defa bölge stratejilerini derinden ilgilendiren bir konumda seyretmektedir. Kürt-Arap, Kürt-İran, Kürt-Türk ilişkileri üzerinde en çok kafa yorulan bir döneme girmiştir.”


‘BAŞARI ŞANSI YOK’


Kitabında, ABD’nin gündemleştirmek istediği Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarı şansının pek olmadığına dikkat çeken Öcalan, “Çünkü bu proje, ulus-devletlere dayalıdır. Benzer birçok proje, Ortadoğu’yu daha çok karışıklığa itmiştir. Son projenin yol açtığı durumlar da farklı olmamıştır. Ulus-devletçilik mantığı aşılmadıkça hiçbir proje, Ortadoğu’yu yaşadığı derin bunalımlar ve sorunlardan kurtaramaz, çatışmalar ve savaşlardan alıkoyamaz. Gerek var olan Arap Birliği, gerekse İslâm Konferansı Örgütleri, aynı ulus-devlet mantığıyla sakatlanmış oldukları için, hiçbir sorunu çözümleyici rolleri olmamıştır. Mevcut zihniyet ve yapılanmalarını aşmadıkça, çözüm şansları da olamaz. Ayrıca ABD ve yerel hegemon güç İsrail’e karşı gerek İran’ın, gerekse Türkiye’nin Hizbullah ve El Kaide üzerinden yürüttükleri nüfuz savaşları, sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir rol oynayamaz. Pay koparma hesapları da her an ters tepebilir. Tüm bu eski ve yeni ulus-devlet oyunlarının, Ortadoğu’yu getirdiği durum gözler önündedir. Ortadoğu’nun bu durumu, bütün açıklığıyla sergilediğimiz gibi yapısaldır ve bu da ulus-devletçilikten kaynaklanmaktadır. Aynı açıklıkla belirttiğimiz gibi Demokratik Modernite’nin, Demokratik Ulus Zihniyeti ve Demokratik Özerklik Yapılanması, bu kaotik durumdan çıkışın en uygun eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik modelidir, yeni paradigmasıdır. Herkese, her topluma kalıcı barışın ve güvenliğin yolunu gösteren bir modeldir” önerisinde bulundu.


ÜÇ CEPHE VURGUSU


Öcalan, tutulduğu İmralı Cezaevi’nde avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde de birçok kez ABD’nin Ortadoğu’daki planlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 18 Şubat 2004’te yapılan avukat görüşmesinde Öcalan, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi politikalarına ilişkin, “2000’lerle birlikte ABD bunu yürürlüğe koyuyor. Afganistan’la başladı, Özbekistan, Türkmenistan, tüm Kafkasları kontrol altına aldı, Irak’ı düşürdü, Libya’yı da kontrol altına aldı. Mısır, Türkiye, Suudi endişeli, bunların da çözülmeleri gündeme gelebilir. İran, Suriye hedef olabilir. Burada üç cephe vardır; ABD Cephesi, Arap İslam Cephesi ve Halkların Demokratik Cephesi. Bunlar da üç genel cephedir. Buna karşı Halkların Demokrasi Cephesi kendini ne kadar örgütleyebilecek? Siyasal askeri birçok alanda bu cephelerin mücadelesi gelişecek ve bu belirleyici olacak” değerlendirmesinde bulundu.


‘KÜÇÜK DEVLETÇİKLERDEN DE HAYIR GELMEZ’


PKK Lideri Öcalan, 15 Aralık 2004 tarihli avukat görüşmesinde de önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu. Öcalan, şunları söyledi: “Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’yle milliyetçilikleri ve ulus-devletçikleri ortaya çıkarıp çatıştırarak yüz yıl daha Ortadoğu’da egemen olunmak amaçlanıyor. Suriye, İran ve Türkiye de bundan nasibini alacak. Irak’ta şu anda Sünni, Şii ve Kürt milliyetçilikleri çatışıyor. Bu süreç sonunda üç devletçik de oluşabilir. Ama Irak bile hiçbir şeye çözüm olmaz iken, büyük olandan hayır gelmezken bu küçük devletçiklerden de hayır gelmez. Suriye’de de Sünni, Dürzi, Alevi, Kürt milliyetçilikleri vs. var. İran’da Azeri, Fars ve Kürt milliyetçilikleri var. Türkiye’deki durum zaten biliniyor. Bunun önüne geçmenin tek yolu Demokratik Konfederalizmdir.”

Editör: Haber Merkezi