Boşanmanın çocukların ruhsal gelişimine olumlu yönde etki ettiğini gösteren çalışmalar bile mevcut.

Annem, eskiden normal babalar da vardı diyor. Onlar eve gelir, televizyon seyreder ve birkaç duble rakı içerlermiş. Böyle babaların artık olmadığını düşünüyorum. Örneğin artık, aslında senin baban olmayan bir baban olabilir. Ya da gerçekte babandır ama başka bir yerde oturur. Ya da bir baban olabilir ama nerede olduğundan haberin bile yoktur. Ya da babanı hiç tanımamışsındır. Babanı tanıyor olabilirsin ama ona baba demiyorsundur, çünkü artık annenin yeni kocasına baba diyorsundur. Ya da babana baba diyorsundur ama o artık annenin kocası değildir. Baban vardır, bir yerlerdedir ama ona gitme iznin yoktur.’ 

Bu bir araya getirilmiş alıntılar, ayrılmış çiftlerin çocukları üzerine yapılmış bir araştırmadan alınmış, çocukların babalarıyla olan ilişki türlerini anlatan bir kolaj. Uzun yıllar uzmanlar boşanmanın çocuklara en azından belli bir süre için zarar verdiği konusunda şüphe duymadılar. 1983–91 arasında yapılan çalışmalar, boşanmanın çocukların gelişimine olumsuz etkilerini gösteren çalışmalardı. 

Ama daha sonraki bilimsel çalışmalar durumun mutlaka böyle olmak zorunda olmadığını göstermeye başladı. Özellikle Batı’da yapılan çalışmalar, ayrılığın çocukların gelişimini kötü etkilemediğini, bu çocukları erişkin hayatlarında incelediklerinde boşanmaya bağlı bir psikopatoloji saptamanın mümkün olmadığını gösterdi. Boşanmadan sonraki ilk birkaç yıl ortaya çıkan sorunların da daha sonraki yıllarda azalarak yok olduğu görüldü. 

Boşanmadan sonra çocuğun ruhsal gelişimi, her şeyden önce çocuğun kendine bakım veren ebeveynle olan ilişkisinin dengeli olup olmadığına bağlıdır. Bu özellikle okul öncesi yaş grubunda bulunan çocuklar için önemlidir. Yani çocuk okul öncesi yaşlarda anne babayla dengeli bir ilişki içindeyse, ilerki yaşlarda anne babası boşansa bile bundan ruhsal olarak zarar görmüyor. Tabii ki üzülüyor ama zarar görmüyor. 

Hatta boşanmanın çocukların ruhal gelişimine olumlu yönde etki ettiğini gösteren çalışmalar bile mevcut. Boşanan çiftlerin çocuklarının diğerlerine göre sosyal ilişkilerde daha becerikli ve daha az sıkıntılı olduğu gözlenmiş. Tabii bütün araştırmacılar bu iyimserliği paylaşmıyor. Boşanma bazı çocuklar üzerinde uzun süreli olumsuz etkiler bırakabiliyor. Özellikle de anne baba boşanmadan önce çok fazla kavga ediyor, birbirlerine düşmanca davranıyorlarsa. Eğer anne baba boşandıktan sonra kavgalarını, anlaşmazlıklarını sürdürüyor ve bu da çocuklar tarafından hissediliyorsa sonuç daha da kötü olabiliyor. Bu, boşanmanın kendisinden daha fazla etkiliyor çocukları ve onların ruh sağlıklarını. 

Sonuç olarak diyebiliriz ki, ‘boşanma çocukları’nın gelişimleri bağlanma kalitesi, boşanma sırasındaki gelişim düzeyleri ve yaşları, sosyal ve düşünsel becerileri gibi birçok bireysel etkene bağlıdır. Ayrılıktan önce ve sonra çocuğun anne babasıyla olan ilişkisinin kalitesi, anne babanın içsel olarak ayrılıkla başa çıkıp çıkamadıkları ve çocukların yetiştirilmesi konusunda işbirliği içinde olup olmamaları da diğer önemli etkenler. Boşanmadan sonraki sosyoekonomik durumun değişmeden devam etmesinin de çocuğun gelişiminde önemli rol oynadığı gösteriliyor. 

Çocukların boşanmadan sonra kısa süre sorun yaşamaları öngörülen ve normal kabul edilen bir durum. Var olan sorunlar da yıllar geçtikçe azalıyor ve bireyin ruh sağlığına olumsuz etkisi olmuyor. Yeter ki anne babalar, boşanmalarının onları karı koca olarak ayırdığını ama anne baba olarak ömür boyu akraba kalacakları bilgisini içselleştirebilsinler. Boşanmadan yıllar sonra bile öfkenin, geçmişteki hayal kırıklıklarının tuzağına düşmesinler ve boşanmış olmanın kendi hayatlarını mahvettiği yanılgısını sürdürmesinler.

(Kaynak: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/alper-hasanoglu/bosanmis-ciftlerin-cocuklari-1133102/ )

Editör: Haber Merkezi