Tayip TEMEL*

İttifak en genel tanımıyla parçalı halin sona erdirilmesi ve temel amaçlarda uzlaşarak ortak mücadelenin yürütülmesi anlamına gelir. Türkiye’nin resmi siyasi tarihinde ise ittifaklar genelde siyasi partiler arasındaki seçim ittifakı olarak algılanır. Seçim ittifaklarında çoğu zaman taktik bir yaklaşım sergilenir ve bu yüzden ittifakların temeli, üzerinde uzlaşılan ilkelerden çok konjonktürel siyasi çıkarlara dayanır.

Demokratik yaşamın belli aralıklarla yapılan seçimler üzerinden şekillendiği ve bunun biricik yöntem olarak görüldüğü, otoriter olsun ya da olmasın burjuva demokrasilerinde tüm ittifak tartışmalarının seçim dönemlerine sıkıştırılması veya endekslenmesi egemenlerin istediği bir şeydir. Bu öyle bir istektir ki seçimlere dayalı ittifak siyasetinin tek ittifak biçimi olduğunun toplumsal kabulü için devletin tüm ideolojik aygıtları seferber edilir. Ve sonuçta ittifak tartışmaları sadece seçim süreçlerinde siyasi partiler arasında yaşanan ilişkilere hapsedilir.

HDP, ittifaklar meselesini bu dar yaklaşımla ele almaz. İttifak kavramına yaklaşımı, taşımış olduğu tarihsel miras ve gelenekten dolayı mevcut düzeni savunan diğer siyasi partilerden farklıdır. İttifak anlayışımızın temelinde toplumsal dinamiklerle müzakere yatar. Siyaset yapma tarzımız radikal ve derin demokrasi temelli olduğu için temsili demokrasinin çizmiş olduğu sınırlar çerçevesinde düşünmeyiz. Radikal demokrasi anlayışımız, belli aralıklarla yapılan seçimlerle ülkenin kaderinin belirlendiği “sandık demokrasisi” anlayışından uzaktır. Kurulduğu günden bu yana devrimci ve dönüştürücü siyaset tarzında ısrar eden ve bu perspektifle demokrasi ittifakını inşa etmeye çalışan partimizin egemenlerin hışmına uğramasının nedeni de budur.

DEMOKRATİK ANAYASA VE DEMOKRASİ İTTİFAKI 

Türkiye’de yaşayan her yurttaşın ekmek kadar su kadar temel talebinin demokratik Anayasa olduğu açıktır. Bu yüzden en geniş ittifak bizim için Demokratik Anayasa ittifakıdır ki bu çalışmayı geçtiğimiz yıl tüm toplumsal kesimlerle yürüttük, yürütmeye devam edeceğiz. Bu ittifak çalışması, iktidarın son günlerde içine düştüğü krizden çıkabilmek adına gündem saptırmak amacıyla toplumu aldatma temelinde dillendirdiği yeni Anayasa söyleminin de alternatifidir. Türkiye’nin ihtiyacı faşist değil, bütün toplumsal dinamiklerin dahil olduğu, herkesi kapsayan özgürlükçü ve demokratik bir Anayasadır.

Demokrasi ittifakı ise Anayasa ittifakından daha dar bir ittifakı ifade etmekle birlikte toplumun tüm demokrat kesimlerini kapsaması hasebiyle en geniş anti-faşist ittifak olarak tanımlanabilir. Bu toplumsal kesimler, özünde üçüncü yol siyasetimizi kapsayan kesimlerdir. Kadınlar, emekçiler, gençler, demokratlar, farklı etnik, dini, kültürel yapılar demokrasi blokunu oluştururlar. Esasen bu kesimler partimiz çatısı altında siyaset yapmakta, haklarını talep etmekteler ancak bu ittifakın daha da büyümesi gerektiği açıktır. Demek ki demokrasi ittifakı üçüncü yol siyasetimizin büyümesiyle doğrudan ilişkilidir, karşılıklı olarak birbirini besler, büyütür. Son yıllarda daha net bir şekilde görüldü ki, demokrasi güçleri parçalı oldukça faşizm kendisini daha pervasızca dayatabiliyor. O halde demokrasi ittifakını mutlaka büyütmek, demokratik siyaset alanını genişletmek gerekiyor. Tüm bu çalışmalarda temel amaç demokratik örgütlü toplumu yaratmak, bunu inşa etmektir. Bu kapsamda kuruluşunu ilan eden ve demokrasi ittifakını büyütmeye odaklanan Birleşik Mücadele Güçleri parçalı yapıyı birlik haline getirmeyi, faşizme karşı mücadeleyi ortaklaştırmayı amaçlıyor. Bu ortaklaşmalar büyüdükçe dayanışma artacak, halkın eli güçlenecek, iktidar da demokratik taleplere daha duyarlı hale gelecektir.

DEMOKRASİ İTTİFAKI VE RADİKAL DEMOKRASİ 

Demokrasi ittifakı örgütlü toplumsal dinamiklerin güç birliğini yarattığı için egemenlerin korkulu rüyasıdır. Egemenlerin en iyi bildiği şey, örgütlü bir toplumun ittifak kurması halinde sömürüsünün kolay olmayacağıdır. Halkın seçimden seçime kolayca manipüle edilemediği, bireylerin aktif toplumsal özneler olarak sadece sandıkta değil hayatın her alanında kendini özgürce ifade edebildiği ve yönetebildiği, yönetime bizzat ortak olduğu ve her alanda örgütlü olduğu bir siyasallaşmış toplum tahayyülümüz var.

Radikal demokrasi örgütlü toplum anlayışımızın ruhudur. Demokrasi anlayışını devlete dayandırmak kadar bireye dayandırmak da yanlı ve hatalıdır. Demokrasi toplumsallaştığı ölçüde değişim momentini yakalar. Devletçi sistemlerin tarzı ile gelişen salt temsili demokrasi anlayışından özgür birey çıkmaz. Bu yüzden radikal demokrasi kavrayışıyla özgür toplumla birlikte özgür bireyi açığa çıkarma gibi bir görev ve sorumluluğumuz vardır. Siyasetin toplumsallaşması, toplumun siyasallaşmasından kastımız budur. Radikal demokrasi temelinde geliştirmeye çalıştığımız bu siyasi ve toplumsal tahayyül egemenleri tedirgin etmektedir. Zira biliyorlar ki, örgütlü ve politik bir toplumun inşa edilmesi halinde kurmuş oldukları sömürü düzeni yerle bir olacaktır.

Temsili demokrasiye sıkıştırılmış, salt popülist siyaset tarzıyla yürütülen demokrasi anlayışı yanlış olduğu gibi bu tür bir anlayışa devletin kolayca yönelebildiği açıktır. Bu yüzden, Radikal demokrasi olarak tanımladığımız derin demokrasi tarzı, egemenlerin kolayca müdahale edemediği ve demokrasinin toplumun kılcal damarlarına kadar yayıldığı ve esasen halkın doğrudan söz sahibi olduğu örgütlü toplumu yaratma misyonu taşır.

Mevcut demokrasi anlayışında temsil edilen değerlerin kazanımı için seçim süreçlerinde ortaya konan stratejik akıl toplumsal refleksin örgütlenişi olarak açığa çıkabilmektedir. Geçtiğimiz yerel seçimler, bu stratejik aklın devreye konduğu ve iktidarın felç edildiği tarihi bir müdahale olarak kayıtlara geçmiştir. Devlet aklı kadar ezilenlerin de stratejik bir akla sahip olduğu görülmüştür. Bu denklemde halkın oyları ilkelerde katılık, politikada esneklik felsefesi temelinde herhangi bir partiye ya da adaya değil bu stratejiye verilmiştir.

İktidarın muhalefet partilerini kendi içinde ve birbirleri arasında parçalama stratejisine karşılık muhalefet partileriyle görüşme sürecine girmemiz, demokratik siyaset yapma isteğimizi açığa çıkarmaktadır. Bu partilerle aramızda uzlaşmaz temel çelişki ve görüş ayrılıklarının var olduğunu söylemeye bile gerek yok ancak demokratik siyaset alanını genişletmek ve adalet, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi bazı alanlarda ortak söylem birliğinde olmak iktidarı zorlamak açısından önem kazanmaktadır. Önemle ifade etmek gerekir ki, bu görüşmelerde amaçlanan ne seçim ittifakı ne de stratejik ittifak arayışıdır.

HDP NEYİ HEDEFLİYOR? NİYE HEDEFTE?

Türkiye’nin demokratikleşmesi ile kadim bir mesele olan Kürt sorununu çözmenin aynı anda ve eş güdümlü bir mücadeleyle yürütülmesi gerektiği fikriyatı, devrimci bir paradigma olarak HDP de cisimleşmiştir. Egemenler tarafından iktidar ve sömürü aracı olarak kullanılan devlet aygıtının kendisini de demokratikleştirmeyi ve küçültmeyi, toplumsalı büyütmeyi hedefleyen bu demokratik paradigma, bilindiği üzere özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra devlet bileşenlerinin saldırısı altındadır. Türkiye halklarına yıllarca mahkûm oldukları iktidar bloklarına karşı demokratik bir seçenek sunan, Türkiyelileşme perspektifi ile demokratik bir seçeneği tüm Türkiye sathına yayabilme başarısını gösteren HDP devlet güçlerinin boyunu aşan bir paradigma üzerinde şekillenmiştir. HDP bu yüzden tüm saldırılara rağmen yok edilmek bir yana hem büyüyor hem de her seferinde denklem bozarak iktidarı felç etmeyi başarıyor.

Bu bağlamda, Türkiyelileşmek sistem partisi olmak anlamına gelmiyor. Başta Kürt sorunu olmak üzere temel sorunlara sistem partilerinin refleksleriyle karşılık vermek anlamına da gelmiyor. HDP, bu adı konulmamış devlet sözleşmesinin dışındadır. Partimiz, sistem partilerinden umduğunu bulamayan, kendisini bu bloklarda ifade edemeyen yurttaşları örgütlemeyi, yönetime ortak etmeyi, halkların ve inançların mücadelesini eşit kılarak demokratik ulus perspektifiyle demokratik Türkiye’yi inşa etmeyi amaçlar. Bir müzakere partisi olarak HDP, toplumsal ittifakları kalıcı hale getirerek demokratik ilkeler çerçevesinde ortak çıkarları ve dayanışmayı büyütür.

SONUÇ

Pandemi süreci başlamadan hemen önce yaptığımız büyük kongrenin coşkusu, pandemiyi fırsata çevirmeye çalışan iktidar blokunun tüm engellemelerine rağmen demokratik mücadelemize meşale olmaya devam etmektedir. HDP’nin kuruluş gerekçelerini hayata geçirecek, sokağı örgütleyecek ve demokrasi ittifakını ete kemiğe büründürmeye devam edeceğiz.

Demokrasi ittifakı toplumu savunmanın önemli araçlarından olarak önümüzde durmaktadır. HDP’nin öncü olduğu ancak HDP’yi de aşan, demokrasi güçlerinin tümünü kapsayan bir toplumsal ittifaktan söz ediyoruz. AKP-MHP Blokunun kutuplaştırdığı ve kamplara böldüğü bir toplum gerçekliğine karşı iktidardan rahatsız olan tüm toplumsal kesimlerin birlikteliği, varlık gerekçesi toplumu savunmak olan partimizin kaçınılmaz olarak sorumluluğundadır. Toplumsal meşruiyeti kalmamış, en son Boğaziçi direnişi örneğinde görüldüğü gibi sadece zor aygıtlarıyla ayakta durmaya çalışan ve aslında her geçen gün daha da çürüyen bu iktidara karşı en iyi yanıt demokrasi ittifakının genişletilmesi olacaktır. Alternatif bir yönetim ve demokratik Türkiye inşası için gerekli olan da budur.

 * HDP Eş Başkan Yardımcısı

(Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/hdp-ve-ittifak-siyaseti-haber-1512878

Editör: Haber Merkezi