Bir HDP milletvekillinin AKP'yi övmesi hakikaten şaşırtıcıdır. Bolşevikler Çarı devirenlerdir.

Bir HDP milletvekillinin AKP'yi övmesi hakikaten şaşırtıcıdır. Bolşevikler Çarı devirenlerdir. Bolşevikler, insanlığı Nazi belasından kurtaranlardır. Bolşevikler, Mussolini'yi devirenlerdir. AKP'yi Çar'a, Nazilere, Mussolini'nin faşist partisine değil de bunları deviren, tarihten silen Bolşeviklere benzetmek ancak AKP'ye bir övgü olabilir!

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun AKP’yi Bolşeviklere benzeten açıklaması sosyal medyada gündem oldu.



Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nun tutanaklarına göre, Katırcıoğlu şöyle söylemiş:

“Sizler bu ülkede bir tür Sovyetler Birliği kurmaya çalışıyorsunuz gibi geliyor bana yani -gerçekten tuhaf ama- sizler Bolşevik’siniz, bizler de Menşevik gibi kendimi hissediyorum burada ve Bolşevikler de Duma’da çoğunluktaydı ve onların istediği oldu, onların isteği üzerinden sistem belirlendi ve sistem özü itibarıyla devletçiydi. Yani bir ‘gros plan’ vardı, her şeyi planlıyordu. Kimin ne giyeceğine, kimin ne yiyeceğine neredeyse karar veriyordu. Süreyya Bey (Süreyya Sadi Bilgiç kast ediliyor -bn.) siz de duyun, Adalet ve Kalkınma Partisini bir tür Sovyetler Birliği, Sovyetler Birliği Komünist Partisine benzettiğimi söylüyordum. Siz de duymuş olun.”

Bir HDP milletvekillinin AKP’yi övmesi hakikaten şaşırtıcıdır.

Bolşevikler Çarı devirenlerdir. Bolşevikler, insanlığı Nazi belasından kurtaranlardır. Bolşevikler, Mussolini’yi devirenlerdir.

AKP’yi Çar’a, Nazilere, Mussolini’nin faşist partisine değil de bunları deviren, tarihten silen Bolşeviklere benzetmek ancak AKP’ye bir övgü olabilir!

Erol Katırcıoğlu, kendisini Menşevik olarak tanımlıyor olabilir – ki bizce 1917 Rusyası’nda Katırcıoğlu’nun siyasi görüşüne denk düşen parti Kadetlerdir. Ama kendi çizgisini öyle ifade ediyorsa, kuşkusuz bu da dikkate alınmalıdır. Ufku piyasa ekonomisiyle sınırlı olan, özelleştirmeleri savunmuş bir iktisatçı olarak, bir Bolşevik olmadığı zaten besbellidir.

Ancak zulmün ve zorbalığın baş partisini, karşısında halen milyonların can bedeli direndiği bir iktidarı nasıl tanımladığı sadece kendisini bağlamaz. Bugün AKP zulmüne-zorbalığına direnenler arasında, keza HDP’yi emekleriyle var edenler arasında sosyalistler de yer alıyor. AKP’yi Bolşeviklere benzeterek Sayın Katırcıoğlu, HDP içinde ve dışında yer alan sosyalistlere hakaret ettiğinin farkında mıdır

Daha dün, zafer işaretleriyle, engin bir tevazu ve derin bir kararlılıkla, AKP faşizminin sözde yargı kararına meydan okuyarak hapishaneye giren Sırrı Süreyya Önder ne düşünmüştür acaba bu benzetmeyi okuyunca? 4 Kasım darbesine en önde göğüs gerenlerden, iki yıldır direnciyle demiri betonu eriten, her mahkemede faşizmi yargılayan Figen Yüksekdağ ne düşünmüştür?

AKP’ye karşı politik tutumun altını boşaltan bu tür liberal benzetmeler, hayatın gerçeklerinden ne kadar da kopuktur! AKP Sovyetler Birliği kurmak istemiyor. AKP bir kapitalist distopya sistemi kuruyor. AKP’li bakanların çoğunluğu özel sektörden gelen kapitalistlerden oluşuyor. Erdoğan, OHAL’i patronların çıkarları için kullanmakta, “işçi grevlerini OHAL’i kullanarak engelliyoruz” diye açıkça konuşmaktadır. 3. havalimanında işçiler, haklarını istedikleri için tutuklandılar. AKP iktidara geldiğinde nüfusun en zengin yüzde 1’lik kesiminin milli gelirden aldığı pay yüzde 40’tı, bugün yüzde 55’e çıktı. AKP döneminde yapılan özelleştirmeler, cumhuriyet tarihi boyunca yapılan özelleştirmelerin 7,5 katıdır. Kısacası AKP, Bolşeviklerin değil, bol paralıların partisidir. Katırcıoğlu’nun sözleri her şeyden önce gerçeklere karşıdır. Gerçeği bu şekilde eğip bükerek yapılan bir siyaset, olsa olsa iktidar partisinin hegemonyasını güçlendirir. AKP’nin soyağacı, Komünizmle Mücadele Dernekleri’ne uzanır. Ancak AKP’nin cemaziyelevvelini bilmeyen birisi bu şekilde konuşabilir.

Son olarak, Katırcıoğlu’nun açıklamaları, HDP’nin önüne bir soru koymuştur. Kapitalizmin ağır bir ekonomik bunalım yaşadığı şartlarda, HDP’nin rotası işçi sınıfı ve ezilenleri, kapitalizmin demir yumruğu AKP’ye karşı örgütlemek ve mücadeleye sevk etmek mi olacaktır? Yoksa, Katırcıoğlu’nun açıklamalarında olduğu gibi, AKP’yi serbest piyasa ekonomisini ihlal etmek ve Bolşeviklikle itham edip büyük sermayenin desteğini almaya çalışmak mı?