ANADİL
Her canlı diliyle doğar ve insan hariç, hiç bir canlı anadilini unutmaz!!
Kimi canlılarda bu sessizdir ve bu uygulamayı davranışları ile yaparlar!
Bir bülbülden kesinlikle karga sesi çıkaramazsınız ve öyle olduğu içindir ki ikisini görmeseniz de verdiği sesten tanırsınız!
İşte bu sesten, karganın karga, bülbülün bülbül olduğunu bilir, anlarsınız!
İnsan, yer yüzündeki macerasıyla tanışırken, başta garip sesler çıkararak kendini ifade ediyordu ve zamanla toplu sosyal yaşama geçiş, bu sesleri anlamlandırdı ve her topluluk kendi dilince var olmaya başlayarak günümüze kadar geldi!
Semavi dinlerin ortaya çıkışıyla, Tanrı varlığı kimi zaman kan ve kılıçla, kimi zamanda telkinle toplumlara mutlak inanç olarak dayatıldı!
Bu dayatmanın kati kuralları da vardı!
Tanrı her şeyi yaratan ve bilendi. İnsanları farklı, farklı yaratarak onlara farklı bir dil veren de oydu!
Buraya kadar her şey güzeldi ancak, ulus devletlerin ortaya çıkışıyla kutsal devlet anlayışı toplumlara dayatıldı ve bu anlayışta Tanrı’nın buyrukları da kutsal devlete emanetti!
İşte bu emanete ekleme ve çıkarma yapmak, yaşaması gereken devlet için elzemdi!
Tanrı’nın yarattıklarına verdiği dil, ancak devletin onayı ile muteber olabilirdi ve aksini düşünmek devlete baş kaldırıydı!
Bu anlayışta toplumu iki seçenekten birine zorladığınızda, karşınıza devletin tarafı çıkar ve “ bizi afetsin” diye Tanrı kenara atılır!
Bundan çıkarılacak şudur:
Devlet anlayışı bir çok şey bilinmesin istemez!
Çok dil konuşmak, çok şey bilmektir ve beyin denilen mekanizmayı daha çok çalışmaktır!
Böyle olunca aklın sınırları size fazladan ufuklar açar ama tüm bu ufuklar zaptı, rapt altına alınan toplumlar için tehlikelidir!
Devlet anlayışı çok konuşmayı değil, az konuşmayı ve sessiz olmayı yeğler!
Bir zamanlar okullarımızda konuşkan ve aktif öğrenciler azarlanırken, sessiz ve içine kapanık çocuklara “ çok terbiyeli” diye “ onur belgesi” verilirdi!
Bu örneği şimdi toplumsal anlamda tüm gerçekleri ile yaşıyoruz!
“ Aman ha!” denilerek herkes ağzına kilit vurmuş ve ağızdaki her diş diğerini kontrol etmekle görevlendirilmiş!
Dil ise etrafındaki bu kemik zincirinin içinde kıpırdamaz durumdadır!
Ne diyeyim?
Şikayetim Tanrı’yadır!