AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ülke ilişkilerine önem veriyor ve farklı yerlere gezileri seviyor. Daha önceleri AB ülkeleri ve ABD en önemsediği ülkelerdi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ülke ilişkilerine önem veriyor ve farklı yerlere gezileri seviyor.

Daha önceleri AB ülkeleri ve ABD en önemsediği ülkelerdi.

Özellikle referandum döneminde AB ülkeleri ile yaşanan krizden sonra şimdilik AB ülkelerinden davet ve ziyaretler pek gündemde değil.

ABD ile de arası pek iyi sayılmaz.

Rusya ve Putin ile iyi… Bakalım ne kadar sürecek.

Şimdilerde en gözde ülke Sudan…Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir ise darbeci, İslamcı bir asker…

1989’da iç savaş yaşanırken Tuğgeneral iken bir darbeyle iktidarı gasbetmiş olan el Beşir, göstermelik seçimlerle iktidarda kalmayı başaran bir diktatör...

Kalkıp oturup darbeleri konuşan, darbelere verip veriştiren, 15 Temmuz 2015 ‘darbe kalkışmasını “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendirip İslamcı Fethullah Gülen’e ve FETÖ dediği örgüte karşı operasyonlarıyla tam gaz nemalanmayı sürdüren Erdoğan’ın başka bir İslamcı diktatörle can ciğer kuzu sarması hali dikkatlerden kaçmıyor.

Çad ve Tunus’u da ziyaret eden Erdoğan, Tunus’ta “Biz Esed ile yürümeyiz. O devlet terörü uygulamış bir teröristtir” dedi.”Esed” demeyi sürdürdüğü ve halkını katleden birinin Suriye’nin başında kalmasına rıza gösteremeyeceğini açıkladığı günlerde, Sudan’da büyük katliam ve soykırım uygulamış olan bir diktatörün hazırladığı kürsülerde ders verebiliyor.

Türkiye’yi OHAL ve KHK ile yönetmenin gerekçesini “darbe” olarak izah ederken, Sudan’da bir diktatörle, bir eski darbeci askerle bir darbeciyle el ele kol kola olabiliyor.

Aslında birkaç gün önce yayımlanan ve polis ve ordunun dışında yeni çetelerin oluşturulmasına yol açan, yeni katliamlara kapı aralayan zihniyetin uygulayıcılarından biri Beşir’dir.

Tuğgeneral iken darbe yapan, ardından kendisini “Mareşal” ilan eden ve mitinglere mareşal elbisesiyle çıkmayı çok seven, Türkiye’ye davet edilen, gelip giden Beşir, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında tutuklama kararları verilmiş bir sanıktır.

O, bir soykırımcıdır. Batı Sudan’da, Darfur’da nelerin yaşandığını, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve ona danışmanlık yapanların ve iktidardaki partisinin yöneticileri, Başbakan Yıldırım bilmiyor olamaz.

Bu aralar kalkıp oturup Filistin halkının mazlumluğundan, İsrail devletinin zulmünden söz eden Erdoğan’ın, Beşir denen bu katil tarafından Sudan halklarına nelerin çektirildiğini bilmemesi düşünülemez.

Beşir, halklara karşı soykırım uygulayacak kadar zalimdir ve tüm insanlık dünyasınca lanetlenmiştir.

Soykırım suçları; Fur, Zaghawa, Fur etnik grupları katliamlarıdır.

İnsanlığa karşı işlediği suçlar; cinayet, tehcir, ırza geçme, işkencedir.

Aynı zamanda savaş suçları işlemiştir; Darfur katliamları, şehir ve köylerin yağmalanması…

Güney Sudan bağımsızlığını ilan ettikten ve Beşir de bunu kabul ettikten sonra iç savaş son buldu, ancak Batı Sudan da bu yolu izlemek isteyince Darfur’da 3 milyon insan katledildi. Beşir, Araplardan oluşturduğu Cancavit milisleri ile bu katliamların emrini verendir.

Başında kendi adamları, sığır ve deve çobanlarından oluşturulan çetelerin Sudan’ı nasıl bir cehenneme çevirdiklerini dünya alem biliyor da AKP ve onun başındakiler mi bilmiyor!

Beşir, UCM tarafından verilmiş tutuklama kararlarına rağmen Türkiye’ye gelip gidebilmektedir. Hatırlanacağı gibi bu soykırımcının Türkiye’de ağırlanmış olması da büyük tepkilere neden olmuştu. Son olarak İslam Ülkeleri Konferansı için bir kez daha İstanbul’a gelebilmiştir.

Bu katil ile girilen bu ilişkiler Türkiye halkları için bir övünç vesilesi değil, olsa olsa utanç vesilesidir.

Bir dönem IŞİD için “öfkeli çocuklar” diyen AKP iktidarı, katiller ve diktatörler cihatçı, selefi, “İslamcı” kimlikli olunca müsamaha gösterilecek bir hal alıyor…

Acı verenin ise, Türkiye başta olmak üzere dünya Müslümanlarının, mazlumlarının daha yüksek sesle bu ilişkiye yüksek sesle itiraz etmemiş olmalarıdır.

Erdoğan’ın, Hartum Üniversitesinde tekbir sesleri eşliğinde “Hukuk Doktorası” cübbesi giyip taltif edilmesi ise başka bir hal…

Bir de Sevakin Adası alış-veriş hikayesi var ki, insan neresinden tutacağını bilemiyor.

Bu pazarlığın sadece rant, talan ve turistik amaçlar için olmadığı Mısır’ın hemen sonrasında gösterdiği tepki, bu ada meselesinin daha çok su kaldıracağını gösteriyor.

İktidarın uygulamalarına, gelişmelere ve gidişata bakınca, insan “bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” demeden edemiyor.

Yeni yılın, işçi ve emekçiler, mazlumlar için, sömürücü iktidarları, zalimleri, diktatörleri def ettiğimiz bir yıl olması dileğiyle...