Köhne bir baskı rejimine dönüşmüş olan İran’da yeni bir sayfa açılıyor. Önceki yıllarda da birçok direnişe sahne olan Humeyni’nin kurduğu 40 yıllık molla rejiminde kadınlar açtı bu yeni sayfayı. 

Rüzgarda savrulan kadın saçları bayrak olup ülkenin dört bir yanında dalgalanıyor aylardır. Tutsaklık göstergesi saydıkları başörtülerini fırlatıp atıyor kadınlar. Cesaretle ilerliyorlar ve yayılarak büyüyor İran’daki kadın direnişi. 

Dahası rüzgarda savrulan kadın saçları din, dil, inanç, sınır tanımadan, farklı ülkelerdeki kadınların elinde yükseliyor. Kadının saçından doğan direniş bayrağı insanlığın geleceğine doğru dalgalanırken, baskıcı rejimlerin ve köhne erkek zihniyetinin duvarları çatlıyor her gün biraz daha.  

On yıllardır kadınlara kan kusturan, işkenceden tecavüze, cinayetlere kadar adı kanla ve katliamlarla anılan “İrşad Devriyeleri” denilen “ahlak polisi”nin 13 Eylül’de işkence ederek gözaltına alması ve Jina Mahsa Emini’nin 16 Eylül’de hayatını kaybetmesi biriken öfkenin taşmasına neden oldu. Şah rejiminin işkenceleriyle ünlü Savak’ını aratmayan Savama’nın uzantısı olan “Devrim Muhafızları” büyüyen direnişi boğmak için sokak ortasında katliamlar gerçekleştiriyor. Jina Emini’nin katlinden sonra başlayan ve katlanarak büyüyen direnişte yüzlerce direnişçi katledildi.  

Direniş sınırları aşarak büyüdü. El ele tutuşan genç kadınlar ateşin içinde dolaşıyor yalın ayaklarıyla. Her türlü hukuksuzluğu, insanlık dışı tüm uygulamaları kendinde hak gören molla rejimi sarsılıyor kadınların rejimi eriten öfkeli nefesiyle. Cesaretin bulaşıcılığı evleri sardı, sokaklarda dolaşıyor; caddeleri aştı ve rejimin saraylarına dayandı kadınların jin jiyan azadî haykırışları. 

Ve mollaların yıkılmaz sanılan kaleleri her gün biraz daha sarsılıyor kadınların özgürlük dinmeyen güçlü direnişiyle. Baskıcı molla rejiminin mitleri, heykeller kırılıyor kadının dalgalanan saçlarının telleriyle. Kadının saç teli bir kırbaç etkisi yaratıyor mollaların yüzünde. Yaralar açıyor, derin izler bırakıyor rejimin bedeninde o günah sayarak gizlenmesini istedikleri kadınların saç telleri. 

Korku duvar aşıldı; baskıcı molla rejiminden ve ölümden korkmuyor kadınlar. Yıkmak için baskıcı rejimi, bedenleriyle, yürekleriyle birbirlerine siper oluyor kölelik sembolü haline getirilmiş başörtülerini fırlatıp atarak ve saçlarını rüzgara savurup dalgalandırarak. 

Ve özgürlük çığlıklarıyla sokakları özgürleştirme çabasındaki kadınlar, İran’ın kan gölüne dönen sokaklarında en önde başlarındaki paçavraları fırlatıp atarken, on yıllardır rejimin dokunulmazlık kalkanı haline getirilmiş molla sarıkları sallanıyor. O ihtişamlı, düzenin sembolü görüntü yıkılıyor. Başlarındaki rejimin simgesi sarıklarını korumak için çaba gösteriyorlar artık. Bir elleri sarıklarında dolaşıyor mollalar. Dalgalanan saçları kadınların korkulu rüyası oluyor molla rejiminin. Kadınlardan korkuyorlar kendilerini kollayarak yürüyorlar İran’ın kadın gösterileriyle özgürleşen sokaklarında. Onlarca şehrin sokakları kadınların özgürlük çığlıklarıyla çınlıyor günlerdir.  

Direniş toplumsal bir mücadele yoluna doğru evrilme sancıları çekiyor şimdi. 

Kadına dayatılan kölelik statüsünün yaşam bulmaması karşısında çılgına dönenler sadece İran’da değil. Jin, jiyan, azadî söylemi tüm rejimleri rahatsız ediyor. İzmir Barosu seçimlerinde haykıran kadın avukatın, Aryen Turan’ın gözaltına alınması da bunu gösteriyor. Egemenlerin elinde birer erkek hegemonyasıdır bu rejimler. 20 yıllık AKP yönetimi de kadınların eşit ve özgür yaşamından korkuyor.  

İran’daki kadınlar Ortadoğu’daki tüm köhne rejimleri korkutuyor. Makam sahipleri, mevkilerinden, kürsülerinden, ta yüzyılların kurulu düzenlerinden olmaktan korkuyorlar bağırırken. 

Ancak bir kez daha görülüyor ki; kadının dalgalanan saçından korkan rejimler yıkılmaya mahkumdur. Kadını ikinci sınıf insan düzeyine indirme çabasındaki her yönetim köhnemiş zihniyetiyle birlikte yok olup gidecektir. Kadını yok sayan, geriye atmaya yönelik her çaba doğaya, yaşama, geleceğe karşı bir direniştir. Onların kendi karanlık mahzenlerini korumak için aydınlığa karşı kılıç sallamaları boşuna. Hiçbir çaba güneşin yüce dağların ardından baş gösterip, yükselerek ışınlarını yeryüzüne salmasına engel olamaz. 

Evrensel Susmaz

YAZARIN DİĞER YAZILARI