ANKARA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:  İçişleri Bakanı Soylu’nun istifasının kabul edilmemesini “aklama” olarak değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Türkiye’yi yönetemediklerini, iç çatışmaları ve iç çelişkilerinin git gide arttığını ortaya koymuştur” dedi.


MA'nın haberine göre; Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te görüşülmekte olan İnfaz Yasa Teklifi’ne ve gündemdeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Meclis bahçesinde yapılan açıklamaya katılan HDP’li vekiller, ellerinde “İnfazda Eşitlik Adalet” dövizleri ile tutuklu siyasetçilerin fotoğraflarını taşıdı.


Beştaş, sözlerine koronavirüs salgını nedeniyle yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı. Önlemlerin yetersiz olduğunu dile getiren Beştaş, “Bu ölümlerin artmaması için daha iyi bir yönetime ve daha güçlü tedbirlere ihtiyaç olduğunu söylemeden bu konuyu geçemeyeceğiz. Önlemler yetersiz sokağa çıkma yasağı gibi önlemler de zamansız, plansız ve yöntemsiz olduğu için milyonlarca insanın virüsü kapmasında neden olmuştur. Bunu da dün ve ondan önceki gün ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile bir kez daha gördük. Bütün dünyaya Türkiye’nin nasıl bir basiretsiz yönetimle idare edildiğini maalesef göstermiş olduk. Virüs kendi gündemine devam ediyor virüsün işi yayılmak, bulaşmak daha çok insana bulaşmak virüs kendi gündemine devam ederken AKP’de fırsatçı kendi gündemini değiştirmiyor” dedi


VİRÜSTEN Mİ FAŞİZMDEN Mİ?


“İnsanlar insanlar virüsten mi korunsun yoksa devam ettirilen faşizminden mi korunsun?” diye soran Beştaş, “Kovid-19 can alma derdinde ama iktidar rant derdinde olduğunu her aldığı kararla tekrar tekrar ilan ediyor. İnsanlar can derdinde iken İçişleri Bakanı ne kadar basiretsiz, öngörüz ve yönetildiğini Cuma akşamı gösterdi. Görevini yerine getirmek yerine her işle meşgul olan bir İçişleri Bakanı var. Şu anda bir birim kurmuş, tweet atan, söz söyleyen, video yayınlayan insanların peşine düşmüş bir ortam. Can pazarında İçişleri Bakanı bir panik içerisinde insanlara soruşturma açıyor. Buda görevini yapamadığını bir kez daha gösterdi” diye konuştu.


SOYLU’NUN İSTİFASI 


Beştaş, Bakan Soylu’nun istifasının yönetemem krizinin kanıtı olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanlığı tarafından kabul edilmemesine şöyle yorumladı: “Bütün insanların hayatını sokağa çıkma yasağı ile tehlikeye atan bir İçişleri Bakanı’yla karşı karşıyayız. İstifa etmeden önce sokağa çıkma yasağının Cumhurbaşkanı ile aldığını ve onunla birlikte kararı aldığını söylemişti. Dün ise bunun kendi sorumluluğunda olduğunu söyledi. Kendisiyle açıkça çelişen bir beyan içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Ne yaptı; kendisi Cumhurbaşkanını temize çekmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı da İçişleri Bakanını temize çekmeye çalışıyor, karşılıklı birbirini aklama yönetimine dönüşmüştür. Bütün bunlar onların krizi ve Türkiye’yi yönetemediklerini, iç çatışmaları ve iç çelişkilerinin git gide arttığını ortaya koymuştur.”


Soylu’nun istifasında bile iktidara laf getirmemeye çalışıldığını ancak bunun başarılamadığını dile getiren Beştaş, “Halk sağlığı darbe almaya devam ediyor. Bu yönetememe krizinin takipçisi olduğumuzu Türkiye halklarının böyle bir yönetimi hak etmediğini ısrarla söylemeye devam edeceğiz” diye belirtti.


SALGIN İÇİN GETİRİLMEDİ


İnfaz düzenlemesine değinerek, görüşmelerin 7’inci gününde  devam ettiğini hatırlatan Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu infaz yasası Kovid -19 ile hazırlanmadı. İktidarın küçük ortağının iki yıldır hazırlık yaptığını biliyoruz. Zaten Genel Kurul’da da bunu iktidar partisi yetkilileri itiraf ettiler. Dediler ki bizim paketimiz 6 aydır hazır. Bu 6 ay değil, yıllardır hazır olan bir paket ve anlaşmanın bir parçasıdır. Her koşullarda, her zeminde, her ölüm tehlikesinde kendi önceliklerini ortaya koyduğu için Kovid-19 ile birlikte normal zamanlarda kabul edilemeyecek bir teklifi Meclis gündemine bomba gibi getirmişlerdir. 70 maddeden söz ediyoruz. Bunu kamuoyuna açıkladıklarında, bunu korana salgını nedeniyle olduğunu iddia ettiler. 70 maddede sadece tek bir madde var. O da 13’üncü madde, bu kadar can pazarı yaşanırken, her gün 100’e yakın ölüm yaşanırken, dünya korona ile mücadele ederken, AKP ve MHP’nin derdi 70 maddelerini geçirmek. Peki, bu 70 madde ne içeriyor? Esaslı değişiklikler içeriyor. Kalıcı değişiklikler içeriyor.”


11 AYRI KANUNDA DEĞİŞİKLİK 


İnfaz düzenleme kanunuyla 11 ayrı yasada, kanunda değişiklik öngörüldüğüne dikkati çeken Beştaş, şunları söyledi: “Şimdi Kovid’in bu kadar yüksek oranda seyrettiği bir dönemde, 70 maddeyi geçirmeye çalışmak ne anlama geliyor? Bize diyorlar ki HDP süreci uzatıyor, hayır biz süreci uzatmıyoruz. Biz diyoruz ki; korona salgını sebebiyle 2 maddeyle, 1 maddeyle maksimum 3 maddeyle biz içeride tutulan, cezaevlerinde tutulan 295 bin mahpusun yaşam hakkını güvenceye alabiliriz. Bunu söylüyoruz. 70 maddeye ihtiyacımız yok. Bu konuda kadın ve çocuğa yönelik suçlar olmak üzere hepsinin mutlak suretle cezaevi dışına çıkması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda şu anda bütün Türkiye ev hapsindeyken, bütün Türkiye'nin yurt dışı bağlantıları koparılmış iken, insanlar kendi evinden çıkmazken ve bu çağrılar yapılırken; içeride tutulan hiçbir tutuklunun, hükümlünün kaçma durumu söz konusu değildir. İzinli olabilir, ev hapsi olabilir, kısa sürelerle uzatılacak başka düzenlemeler olabilir. Ceza yasaları, ceza mahkemesi usul yasası buna el veriyor.”


CENAZELER ÇIKMAYA BAŞLADI


Taleplerinin hiçbirinin kabul edilmediğini aktaran Beştaş, HDP’nin cezaevindeki diğer tutukluların bırakılmasını engellediği safsatasının yayıldığını söyledi. Beştaş, şöyle devam etti: “Hayır biz içeridekilerin tahliyesini istiyoruz, serbest bırakılmasını istiyoruz ve onların ‘yaşam hakkı’ her şeyin üstündedir, diyoruz. Bunu bu vesile ile sizinle de paylaşmak istiyorum. Bu pakette ne oluyor? Bir yandan içeride tutulan 90 bin insanı çıkarmak telaşındalarken, diğer yandan da aslında 200 bin insanın hayatını büyük bir şekilde tehlikeye atıyorlar ve herkesten de bu ölüme giden süreci izlemelerini bekliyorlar. Hayır, bunu izlemeyeceğiz. Çünkü şu ana kadar iki tane kesin olmak üzere başka iddialar da var cezaevlerinden cenazeler çıktı, hastalar var, yaşlılar, engelliler var, çocuklu kadınlar, çocuklar var. Burada ciddi bir ayrım ve fırsatçılıkla onlar ölüme terk ediliyor. Diğer yandan bunlar ölüme terk edilirken burada da yasama organı, milletvekilleri de büyük bir tehlikeye atılıyor. Neden çünkü 70 madde görüşüyoruz. Ve önceliklerimiz yok.”


BİR MADDEYLE ÇÖZÜLÜR


Var olan sorunun tek maddeyle çözülebileceğini ancak iktidarın tutumu nedeniyle bir haftadır tartışıldığını dile getiren Beştaş, şöyle konuştu: “Tutuklularla ilgili hiçbir düzenleme yok pakette. Hükümlülerle ilgili var ve hükümlüler ayrımcı bir politikaya tabi tutuluyor. Burada bir kez daha kamuoyuna söylüyorum, yaralama sonucu iyileşmesi imkansız olan hastalığa sebep olanlar serbest bırakılıyor ama diğer yandan gazeteciler içeride kalmaya devam ediyorlar. Bu yaralama sonucu bitkisel hayata sokma fiili sanıkları yine serbest bırakılıyor. Belediye eş başkanlarımız içeride tutulmaya devam edilecek. Çocuk ve konuşma yeteneğini kaybettirme filli serbest bırakılıyor ama Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Eş Genel Başkanlarımız içerde tutulmaya devam ediyor. Gebe kadının çocuğunu düşürtme fiili sanığı, şüphelisi serbest bırakılıyor ama Facebook’da paylaşım yapan içeride kalmaya devam ediyor. Yaralama sonucu ölümüne neden olsan bile yine serbest kalıyor bu düzenlemeyle ama söz söyleyenler içeride kalmaya devam ediyor.


OY VERENLER SORUMLU


Bu liste çok uzun, hatta bu yaralamalar sonucunda mağdurun ölmesi gibi ağır sonuçlarda da bir affetme söz konusu. Ve burada özel af olduğunu ısrarla tekrar tekrar vurgulamak istiyoruz. Bu paket bugün geçse bile Anayasa’ya aykırıdır, tamamen keyfi, Anayasa ve ilgili tüm mevzuatı çiğnedikleri bir paket olacaktır. Meşru olmayacaktır. Son söz olarak şunu söylüyorum: Bu özel af yasasında söze af yok, düşünceye af yok, örgütlenme özgürlüğüne, siyaset yapma hakkına yok. Hiçbir söze af yok ama fiile af var. Yani birinin ölümüne sebep olmak, bir mafya lideri olan, bazen baronlar af edilebilir, ev hapsine çıkarılabilir. Ama bununla ilgili iktidarı tek bir cümle ile eleştiren, ona muhalefet eden herkes bu af düzenlemesinin dışındadır. Çünkü tek bir kıbleleri var; kendimizi koruyalım, iktidarımıza laf söyletmeyelim. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bundan sonrada biz meşru, haklı muhalefetimize her yerde devam edeceğiz. Cezaevinden çıkan her bir cenazenin müsebbibi, bu pakete oy veren herkestir diyoruz.”
Editör: Haber Merkezi