Bir Ağaçla Başlayan Baş Kaldırı

Yazıma başlamadan önce gezi direnişinde verdikleri mücadele de yitirdiklerimiz başta; Mehmet Ayvalıtaş’ı, Abdullah Cömert’i, Ethem Sarısülük’ü, Ahmet Atakan’ı, Ali İsmail Korkmaz’ı, Berkin Elvan’ı, sevgi ve saygıyla anmak istiyorum.

“Topçu Kışlası Projesi…”

Hatırlanacağı gibi Gezi’nin ilk kıvılcımı 27 Mayıs’ta bu projeye karşı tutuşturulmuştu.
Gezi parkındaki tarihi ağaçların kesilmesi ve gece yarısı duvarın yıkılmasıyla biriken toplumsal sorunların patlamasına vesile olmuştu.

Taksim Platformu ve ekolojistlerden oluşan 50 kişilik bir gurubun parka çadır kurarak, ağaç kesimine karşı nöbet başlatıldı. Ağaçların kesilmemesi için başlattıkları bu Eylem kısa sürede Türkiye’ye yayılarak milyonlarca insanın katılmasına vesile oldu.

Gezi direnişine katılan insanlara yönelik, iktidar partisi olan AKP’nin bu direnişçilere yönelik acımasızca oldu. Bu nedenle Türkiye tarihine geçen en büyük eylemler arasında yerini aldı diye bilirim.

Sonraki günler de bu eylem toplum tarafından sahiplenerek, parkta milyonlar buluştu.
Çadırlar kuruldu, kominler oluşturuldu. “Ütopya” denilen bu kolektif yaşam İstanbul’un göbeğinde, dünyanın gözlerin önünde yaşanmaya başlanıldı.

Bu direniş, salt çevreci ya da işsizlerden oluşmuyordu; Aydın, Demokrat, Sosyalist, LGBT ve Artılar, liberallerinde içinde olduğu yani, toplumun bütün katmanları ortak yaşamda buluşmuşlardı.

Bu havayı solmak her insanoğluna nasip olmazdı…

Tarihte önemli olayların yaşandığı Taksim, bu anlamıyla büyük bir direnişe ev sahipliğini yaptı.

Kitleler, kendi temel ihtiyaçları konusunda da mükemmel bir birlikteliği ve paylaşımı sergiliyordular. Böylece Gezi parkı, salt kuru bir direniş barikatı değil, aynı zamanda atölyeler ve okullar yerine dönmüştü.

Toplum okuyor, sorguluyor, irdeliyor ve en önemlisi tartışıyordu. Park forum merkezine dönmüştü.

Gezinin dikkat çeken noktalardan biride hatırlanacağı gibi diğer bir yanı tıpkı bu Türkiye toplumların çoklu kimlikli çoklu kültürlü olması gibi mozaik bir yapıya da sahip olmasıydı. Bu eylemlikler sırasında polisin sert müdahalesiyle de hafızalarımızda yer edinen ayrıca bir başka konudur.

Lobna Allami’nin gaz bombasıyla vurulduktan sonra ki hali geçirdiği beyin kanaması sonrası sağlığına kısmen kavuşması Everen Köse yine gaz kapsuliyle vurulması ve yine parçalanan kafası, Erdal Sarıkaya gözünü kaybetmesi, Aydın Aydoğan, yine ayağından vuruldu.

Kullanılan gazlarda yüzlerce insan yararlandı. Gezi mücadelesi sonrası onlarca insan hakkında yapılan suç duyurusuyla devam etti. Gezi, her şeye rağmen çok önemli dersler ve mücadele örneğidir. Aradan geçen dokuz yılın ardında toplumun bütün kesimin katıldığı gezi direnişi hafızalarda yerini koruyor.

Gezi davasında geçtiğimiz günlerde Osman Kavala, Mücella Yapıcı, bir çok isme cezalar yağdırıldı. Bu cezalar, gösteriyor ki; Gezi direnişinin yarattığı korku büyüyerek devam ediyor.

Günümüzde gerek sanata gerekse Kadına yönelik, basına ve ekoloji ye yönelen ve yaşamın her alanına yönelik anti demokratik uygulamaların yoğunlaştığı zorlu bir süreçten geçiyoruz. Gezi ruhuyla ortaklaşma umudu ve inancıyla ortak bir mücadele hattını örülmesi gelişmesinin faydası olacaktır.