BİR MALATYA VARDI


Yukarı Mezopotamya’nın fırat nehrine yan vermiş kaddim bir şehirdi. Medeniyetler görmüş, uzak diyarların kervanlarına yol gösteren olmuş, Evliya Çelebi’nin Kayısısını, elmasını hak ettiği övgüde betimlediği yerdi!
Bu bereketin adı ova, zamanla istilaya uğradı ve o güzelim tarım alanları hançerlenerek işgal edildi; şehir özellikle varoş tipi yapılarla görüntü kirliliğine gömüldü.
Gençliğimin bütün bağ bahçeleri hızar makineleri ile doğrandı, oranın sahibi garibanların elinden bir iki daire karşılığında alınarak yüksekçe beton binalar dikildi, kum nerden geldi, betonun kalitesi neydi, soran, eden olmadı ve bu ranta iştahı kabaranlar durmadan imar alanlarını genişlettiler ve öyle oldu ki Malatya’nın akciğeri ve su deposu olan Yeşilyurt ilçesi de nasibini aldı, her tarafına beton döküp, yeşilin canına okudular!
Bu kaddim şehrin bir yaşayanı olarak defalarca yazdık, çizdik ama kime, nereye anlatacaksın?
Yönetime geçen boynu kravatlı cahillere atomu anlatmanın bir yararı olur muydu!
Olmayacağını bile, bile yazıyorduk ve ta ki koca şehir başımıza yıkılana kadar!
Beydağı’nın eteği ve sürüp giden boyu sağlam zemindi. Bilim insanları burada ısrarcıydı, gel gör ki bilim insanını dinleyen kimdi?
Ne kadar anlatırsan anlat, yanıt tekti “ kimse Allah’ın taktirine karşı koyamaz” diyerek kabaran iştahlarını doyurmanın yollarını arıyorlardı!
“Fahri Kayhan” denilen yer, türlü meyvelerin yetiştiği bağlık, bahçe bir yerdi, altı su, üstü bire bin veren kıymetli topraktı. Tamamını kesip, doğradılar ve yerine dikilen binaların halini bu son depremde gördünüz!
Kadere, yobazlığa ve doymaz kar hırsına heba ettiğimiz bir Malatya şimdi kırık kolu kanadıyla yerde yatıyor!
Öleni gömmek lazım ama nereye?
Başında ağlayanlar yine bu şehrin kaddim sevdalıları. Keselerini doldurup kaçanlar zaten ortada yok. Arasan bulamasın da; kim bilir hangi yaban elde keyif çatıyorlardır?
Ders alır mıyız?
Ders almak bir kültür işidir, biz zaten hazır olan kültürü öldürmüşüz; şimdi kime şu saatten sonra “ tarım arazilerine bina yapılmayacağını” anlatacaksın?
Hiç bir şey değişmeyecek; yıkılan mezarın içi tekrar deşilerek beton direkler yükselecek; ta ki bir başka felakete kadar!
Çocuklarımıza, torunlarımıza gelecek bir felaketi devrederek..!
Hasan ŞAHİN