Yazılarımı toparlıyorum bana ait her şeyi, ağır aksak gidiyor ama gidiyor işte. Çocukluğuma bakıyorum, ilk gençliğime dokunuyorum, erken yaşadıklarımdan pişmanlık toplamıyorum, geç kaldıklarımdan özür diliyor, selam gönderiyorum hayatın orta yerine.

 

 

Yazılarımı toparlıyorum bana ait her şeyi, ağır aksak gidiyor ama gidiyor işte. Çocukluğuma bakıyorum, ilk gençliğime dokunuyorum, erken yaşadıklarımdan pişmanlık toplamıyorum, geç kaldıklarımdan özür diliyor, selam gönderiyorum hayatın orta yerine.Bu selam bile bir yaşam belirtisi bana göre.

Canıma değen bir şeyler var sayfaların yüzünde. Aynı derdin dermanıyla hayata karışmışım hep. Bu ülkede yaşlanmanın gerçek yüzü bilmişim direnmeyi. Tanımayıp adını ezbere bildiklerim olmuş, yaşayıp asla bütünleşemediklerim.


Üşüyorum arada sırada bazıları var ki düşünüyor ısınıyorum, Onların varlığı bu
coğrafyada soluk alırken anne eliyle örülmüş hırka hissi veriyor bana.Onlar canım ciğerim, onlar özlenilen, onların yarası olan hikayeleri var.

Ülkemi düşünüyorum arkada bir ağıt sesi. Küflü yasaklar arasında varoluş arıyorum.
Didem Madak, onun kadın şiiri ve kısacık ömrü bu ara çok uğruyor odama.Kasımpatıları, zambakları, fesleğenleri, begonyaları davet ediyorum masama. Pulbiber Mahallesi'nde öyle bir ebruzen ediyor beni .Onun şiirleri de ütüsüz buruşuk gezdirdiği ruhunun diyeti.
Yok öyle kızma Didem, alametifarikalarından bahsetmeyeceğim, Ah' lar Ağacı'na emanet ediyorum seni.

Bitmesini istemediğim zamanlarda susuyorum.
Aşk'a susuyorum, umut'a susuyorum, yazdıklarıma susuyorum.
Sustum!