BU CESARETLİ BİR SÖYLEMDİR


     İttihat ve terakki cemiyeti kuruluş itibari ile bir denetleme kuruludur ve iyice çöken bir imparatorluğun son nefesindeki çaresizliği olsada saldığı köklerle günümüz Türkiye’sinin
derinlerinde hala varlığını kesintisiz sürdürmektedir!
       Bin dokuz yüz on sekiz yılında bu cemiyet kapanarak faaliyetlerine son verse de, yerine kurulan Teşkilat-ı Mahsusa, Enver Paşa’ya bağlı derin yapı olarak faaliyetlerine başladı ve amacı Türk-İslam hayallerini Turan ülküsü ile örtüştürerek yayılmacı Türklüğü dünyaya hakim kılmaktı!
      Enver paşanın hayalleri bu toprağın yüz bin askerini karda kırmakla son bulmadı! Belki kendisinin sonu oldu ama onun zihniyetini devr alanlar, Cumhuriyetin temelini o düşüncelerle atınca, bu ülke hiç bir zaman bir cumhuriyetle tanışmadı!
       Irk; Türk, inancı Sünni islam üzerine bina edilen bir devlet anlayışı ilk başlangıçta Cumhuriyeti red etmişti ve sadece söylem olarak devlete “ cumhuriyet “ kılıfı uyduruldu!
Zaten yüz yıllık cumhuriyet tarihindeki inkâr, asimilasyon ve sıralı darbeler sinsilesi ile hiç bir zaman buluşmadığı bir demokrasi ile hangi cumhuriyete inanacaktınız?
      Yüz yıllık cumhuriyet dedikleri tarih vahim travmalar ve insanlık ayıbı ile doludur!
Şimdi bu ayıbı kaldırmak için, Kılıçdaroğlu
bir söylemde bulundu! Toplum o kadar can bezginliğini yaşıyor ki, bu söylem bile yüzlerde tebessüm havası yarattı!
Kolay bir iş mi?
Asla!
Zor, hem de çok zor ama doğru oturtulursa neden olmasın?
Neden bu ülkenin tüm bir arada yaşayanları el ele, kol kola halaya durmasın ve amasız, fakatsız bir demokrasi ile herkes kendini bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı görmesin?
      Tüm bunların olması için o derindeki karanlığa projektör tutmak lazım ve orada gün yüzü görmemiş karanlıkta kimlerin olduğunu ve yüz yıldır bu ülkenin can damarlarını nasıl kuruttuklarını görmek lazım ve enselerinden tutup atmak gerekir!
       Bunu başarabilirsek; alın size cennet ve bu ülkenin tüm güzellikleri hepimize yeter!
Başka cennet aramaya da gerek yok!