BU DURUMU NASIL OKUMAK GEREKİR
Hilkat garibesi bir durum ülkenin siyasi aklını allak, bulak etmiş durumda!
Bunun tek sebebi “ başkanlık sistemi” denilen ve dünyada hiç bir örneğe benzemeyen bir siyasi despotizmdir!
Öyle bir despotizm ki, parlamento atıl durumdadır ve her hangi bir parti, ya da ittifaklar dört yüz vekile ulaşmadıkları sürece hiç bir anlam ve karşılık ifade etmemektedir!
Bundandır ki siyasi partilerin adaylarına baktığınızda ortada dişe dokunur bir durumun olmadığı direkt göze batıyor!
Sadece sandalye doldurmaya yönelik bir etkisizliğin ülke sorunlarına neresinden sarılacağını kestirmek mümkün değil!
Bildiğimiz parlamento kavgaları ve ezberlenmiş sözcükler sadece fanatik taraftarlara hoş gelecektir ve bu durumda devasa sorunların halkın boğazına değirmen taşı gibi çökeceği gün gibi ortadadır!
Tarihi boyunca gerçekle yüzleşmeyen bir parlamento algısının, bundan sonra sorunlarla yüzleşeceğini beklemek tabi ki ham bir beklenti olur. Dahası Türkiye’nin kodları sorun çözmeye müsait değildir. Bilakis sorun yaratmak için o kadar çok bahanesi var ki, yaptıkları ve yapacakları en kolay iş budur, çünkü siyasi etik açısından getirisi çoktur!
Bu anlamsız getiri, Türkiye’yi dünya liginin dibine itmiştir ve buna bindirilen hukuksuzluk yükü daha da acı bir şekilde her yerde yüzümüze çarpmıştır ve çarpmaya devam edeceğe de benzer!
İdeolojileri olan partilerin mihenk taşı kadrolarıdır. Eğer buradan sapmış, bir toplama zemine kaymışsanız buradan sorunlara çare olmayı unuttun!
Bu durum bazen emek ve büyük bedellere korkunç acılar verir. Sonucu da ideolojik sapmaya kadar gider ki, buradan hiç bir şeyi toparlayamazsınız!
İnsan, duygusal bir varlıktır. Bazen güçlü iradesi ile bunu ayakta tutmaya çalışır ama çok kırılmaları göz ardı ederseniz bunun vebali de büyük olur!
Sonuçta aynı siyasi yelpazede olanlar biri birini iyi tanır. Bazen elekten geçmeyen tanımalar karşınıza çıkar ki izahsız kalırsınız!
Siyasetin en ahlaklı yanı Atilla’nın dediği gibi olmalıdır; “ yerinize gelecek diye hiç kimsenin önünü kesmeyin!”
Büyük bir sözdür. Siyasi yaşamımda başucumda tuttuğum bir sözdür. Evet, yerinize birileri mutlaka gelmeli ama zahmet edip donanımlı olacak, siyasetle içinde ki boş insanı karıştırmayacak. Bunları aştığı zaman meyve veren bir ağacın güzelliğine baktığınız gibi bakarsınız!
Dal mutlu, ağaç mutlu, meyve tadında ve kıvamında...özellikle bizim siyasetin çok ama çok büyük donanıma gereksinimi var. Üstelik elde bu kadar çok varken, neden azla yetinme mecburiyetinde kalınıyor, o da çok ayrı bir açmaz!
Hasan ŞAHİN