İSTANBUL - Şafak Şule Kemancı’nın, Sınır/sız işbirliği ile sunduğu “Bütün kuşlar benim bahçeme gelir” isimli ilk kişisel sergisinin açılışı Depo’da yapıldı. Şule’nin sergisi, kadınların ekosistem ile olan ilişkilerini anlatıyor.

JINNEWS'ten Marta Sömek'in haberine göre; Kuir/feminist sanatçı Şafak Şule Kemancı, kendi hikayesinden yola çıkarak tüm kuir ve feminist kadınların ekosistem, doğa ve fobikliğe karşı özsavunma ile olan ilişkilerini sergilediği sergisi 17 Haziran’da İstanbul Depo Sanat Merkezi’nde sevenleriyle buluştu. Depo’da açılışı yapılan “Bütün kuşlar benim bahçeme gelir” isimli sergi yoğun ilgi görüyor.  Şule’nin, Küçük İskender’e ait bir mısra ile “Sınır/sız” ekibinin küratörlüğünde gerçekleştirdiği sergi, bütün kuşları etrafına toplamak isteyen davetkar ve oyuncu bir bahçe kuir ve feminist bir ekosistem yaratıyor.

‘Mültecileri, oluşları, geleceği, şimdiyi buyur ediyoruz’

Şule, politik ve toplumsal olarak yalnızlaştırılmış, izole edilmiş ve sınırlanmış bedenlerin aşkın bir ifade alanı bulduğu bu bahçede zamanı, mekanı, bedeni, ikiliği ve normu aşan bir yapı kurguluyor. Sergi, misafirleri Alok Vaid-Menon’un, “Biz başka yerin nesilleriyiz, yıldız tozuyuz, deri hücreleriyiz, başıboş rüyalarız. Bizi süzgeçten geçirdikleri kaplara sığmıyoruz, yola gelmiyoruz, bozuğuz, bal gibi de kirlenmişiz. Geçirgeniz+ tüm geçişleri, mültecileri, oluşları, geleceği, şimdiyi buyur ediyoruz” sözleriyle karşılıyor.

‘Feminenlik barındıran imgeler normatif dünyanın sınırlarını aşıyor’

İlk solo sergisinde, bedenin ve cinselliğin dayatılmış sınırlarının aşılmasını ve buradan doğan sonsuz ihtimalleri vurgulayan Şule, polimer kilden heykeller, cam altı resimleri ve duvar kağıdının yanı sıra lateks, suni deri ve suni kürk gibi fetiş malzemeleri kullanılarak yapılmış heykelleri sergiliyor. Kendi kuir hikayesinden yola çıkarak tüm kuir kadınlara ve bireylere atfettiği sergisinde, hem zanaat teknikleri kullanarak oluşturduğu eserleriyle zanaatı sanatın daha düşük bir formu gibi gören ana akım sanat algısını, hem de açık bir cinsellik, kuir arzu ve feminenlik barındıran imgeler dünyasıyla normatif dünyanın sınırlarını da aynı anda aşıyor.

Ekosistem inşası

Şule, yarı insan yarı bitki hibrit (iki farklı hayvanın veya bitkinin birleşmesinden ortaya çıkan tür) canlılar ve insan bedeniyle bitkilerin iç içe geçtiği heykeller, insan bedeninin, insan dışı dünyanın bir parçası olduğunu ve tıpkı insan dışı varlıklar gibi sürekli bir akış, devinim ve dönüşüm içinde olduğunu hatırlatan çalışmaları da sunuyor.

Bitki çalışması: Yola Gelmiyoruz

Şule, kuir bir birey olmakla ilgili hazırladığı “Yola Gelmiyoruz” isimli bitki çalışmasında, aileleri için renklilikleri kadar biraz da ‘korkutucu’ olduklarını fakat arkadaşları arasında çok sevildiklerini ve beğenildiklerini bu bitki ile yansıttığını söylüyor. “Kendi güzelliğimiz ve içimizdeki saldırganlığımızla beraber karanlık yanımız da var” diyen Şule, bitki çalışmasının ‘yola gelmediklerinin’ mesajını taşıdığını dile getiriyor. 

‘Biz buyuz!’

“Gay erkeklerden şakacı ve tatlı olmaları bekleniyor, kuir kadınlardan da sanki topluma bir borcumuz varmış gibi bir beklentiye bürünülüyor” yorumunu yapan Şule, “Yola Gelmiyoruz” isimli bitki çalışmasıyla kimseye bir borçlarının olmadığını, yola gelmeyeceklerini, kuir kadınlar olarak kendi güzellikleri, saldırganlıkları ve parlaklıklarıyla, “biz buyuz” dediklerini aktarıyor. Sanatçı, “Ayol Elleri” çalışmasında da kuir kadınların “Yola Gelmiyoruz” bitkisinde olduğu gibi tüm saldırılara ve fobikliğe karşı bir özsavunma olarak, “Dikenlerimiz var ve saldırganız, ellerimizle tırmalarız” fikrini yansıttığını  ekliyor. 

‘Doğa ile eşit bir ilişki kurdum’

Şule, kendi kuir hikayelerini anlatma fikriyle yola çıkarak hazırladığı sergisinin ortaya çıkış hikayesini şu sözlerle paylaşıyor: “Kuir bir kadın olarak kendi hikayemi ekoseksüellikle harmanlayarak anlatıyorum. Doğayı bir anne gibi görmek değil, doğayı sevgili gibi görmek, anne gibi hep bize veren değil, sevgili gibi eşit bir ilişki kurduğum bir sergi hazırladım. Bu yüzden bitkiler çok ön planda, bitkiler ve insanlar arasında hep bir ilişki var, bir ekosistem yarattım. ‘Bütün kuşlar benim bahçeme gelir.’ Kuir olan her şeyle ilgili, kendi hikayemi anlattığım için çoğunlukla kuir kadınlar ön planda.”

Depo’da, 1 Ağustos tarihine kadar gezilebilecek olan sergi süresince 23 Haziran Çarşamba günü İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında Sınır/sız ekibiyle, 2 Temmuz Cuma günü de sanatçıyla sergi turu olmak üzere iki farklı etkinlik gerçekleştirilecek.