ANTEP-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; Antep Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Celal Doğan, rakiplerinin kendisini "yolsuzluk", "adam kayırma" gibi şeylerle suçlayamadığı için sürekli HDP’de siyaset yapmasını gündeme getirdiklerini belirtti. Doğan, "Ankara Belediyesi yılda 172 trilyon faiz ödüyor, Fatma hanım yılda 170 trilyon faiz veriyor. Tefecilerin eline düşmüş bir belediye" dedi.


31 Mart yerel seçimlerine sayılı günler kala Antep’te adaylar kıran kırana bir yarış içerisinde. Cumhur İttifakının Fatma Şahin’i, Millet İttifakının ise Ejder Demir’i Antep Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdiği kentte, kendisini halk ittifakının adayı olarak tanımlayan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) de desteklediği Demokratik Sol Parti’nin (DSP) Antep Büyükşehir Belediye Başkan adayı Celal Doğan mevcut tabloya göre yarışın favorisi olarak gösteriliyor. Seçim çalışmaları esnasında gittiği her yerde halktan yoğun ilgi gören Celal Doğan, adaylığını en son açıklayan isim olmasına ve arkasında örgütlü bir parti olmamasına rağmen kentte esen seçim rüzgârını arkasına almış.


Yerel seçime ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtlayan Doğan, rakiplerinin kendisini "yolsuzluk", "adam kayırma" gibi şeylerle suçlayamadığı için HDP’de siyaset yapmasını sürekli gündeme getirdiğini belirterek, “Ben barış için HDP’ye gittim. Cumhurbaşkanı barış için çabalayınca sevap da, ben yapınca mı günah oluyor” diye sordu.


Ülke genelinde olduğu gibi Antep’te de ciddi bir ekonomik kriz var. Ekonomik krizin seçime etkisi  olacak mı?


Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde ekonomi birçok meselenin önüne geçer. Her zaman ilk sıradadır. İstisnalar hariç ekonominin kötü olduğu yerlerde seçim sonuçlarının değişmesi düşünülür. Türkiye'de şu anda geldiğimiz noktada ekonominin boyutu seçimi etkileyecek gibi görünüyor, ancak ölçüsü ne olacak, ne derece etkileyici olduğu konusu seçime yansıyacak sonuçlarda belli olacak. Ben 2 aydır Antep'i dolaşıyorum. Gaziantep sanayisinde üretimin düştüğü kesin, doğru düzgün siftah yapmayan esnaf sayısı çok fazla. Hem faizlerin yüksekliği hem satılan malların bedelinin geri dönmemesi Antep'teki ekonomiyi yavaş yavaş çıkmaz sokağa doğru taşıyor. Bu nedenle ekonomi hem esnafa, hem sanayiye, hem de vatandaşın satın alma gücüne çok büyük bir etki yaptığı için mutlaka sonuçları olacaktır.


Kentte 427 bin Suriyeli yaşıyor. Birçok kesim Suriyelilerden şikâyetçi, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Suriye meselesi bir devlet politikasıdır. Başından sonuna kadar yanlış olan bu politikanın sonucu hem Suriye'ye, hem kendi ülkemize zarar vermiş durumda. Suriye politikasında devletin yapması gereken başka bir ülkenin içişlerine karışmamış olmaktı. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanıyla bir görüşmem olmuştu. Suriye'ye girilmemesi gerektiğini kendisine uzun uzun anlatmaya çalışmıştım. O Suriye'ye girmeyi tercih etti ve geldiğimiz noktada tarih maalesef bizim girmememiz gerektiğinin daha doğru olduğunu ortaya koydu. Ben göreve gelirsem Suriyeliler kendi vatandaşlarımızdan daha imtiyazlı olmayacaktır.


Rakipleriniz neden sürekli HDP’de siyaset yapmanızı gündeme getiriyor? 



Benim için suiistimal yaptı, şehre hizmet etmedi diyemiyorlar. Ancak şimdilerde, Celal Doğan iyidir hoştur ama HDP’de siyaset yaptı diyorlar. Ben HDP’ye barış elçisi olarak gittim. Barışın Türkiye'de ikamesine bir damla katkım olsun diye gittim. Yarın da aynı şartlar olsa yine barışa katkı için bütün hayatımı ortaya koyarak riskleri üzerime alır, yine gider barışı savunurum.


Bana oy vermek istemeyenlere bir gerekçe lazım. Benim için “suiistimal yaptı, şehre hizmet etmedi” diyemiyorlar. Ancak şimdilerde, “Celal Doğan iyidir hoştur ama HDP’de siyaset yaptı” diyorlar. HDP benim gittiğim zaman legal bir partiydi, şimdi de legal bir partidir. Ben oraya barış elçisi olarak gittim. Barışın Türkiye'de ikamesine bir damla katkım olsun diye gittim. Yarın da aynı şartlar olsa yine barışa katkı için bütün hayatımı ortaya koyarak riskleri üzerime alır, yine gider barışı savunurum. Çünkü benim yaşam felsefemde şiddet yoktur. Ben her zaman için barışı, şiddete tercih ederim. Şiddetin elde edeceği sonuç barıştan daha güzel olamaz. Barışın elde edeceği zaferler kalıcıdır. O dönem Cumhurbaşkanı da barışı savunuyordu. Diyarbakır’daki konuşması herkesin belleğindedir. Cumhurbaşkanı 'Dağlardan kurşun sesi değil kuş sesi gelsin' diyordu. Şiwan Perwer’le türkü söyledi. Barzani’nin koluna girdi. O yaptığı zaman sevap oluyor da ben yaptığım zaman mı günah oluyor? Böyle bir anlayış doğru değildir. Mezarımda ot bitene kadar da savaşı değil, barışı tercih edecek bir siyasi çizgide devam edeceğim.


Hükümet yetkilileri sık sık beka sorununu gündeme getiriyor. Siz bu söylemlere nasıl bakıyorsunuz?


Beka sorunu meselesi ters yürüyor aslında. Beka sorununu daha çok Devlet Bahçeli’nin gündeme getirmesi gerekir. Cumhur İttifakının halka vadettiği bir şey kalmadığı için beka konusuyla süreci götürmeye çalışıyorlar. Beka dediğiniz zaman bir ülkenin merkezinde çıkmış başka ülkenin yabancı askerlerinden bahsetmek gerekir. Yoksa ülkede işgal var da biz mi görmüyoruz. Diğer bir faktör, Türkiye’deki halklar 15 yıl önce ülkeyi bir partiye teslim etti. O parti göreve başlarken ülkede beka sorunu yoksa mevcut beka sorununu bu partinin yaratmış olması gerekmektedir. Sen geldiğinde beka sorunu yoktu ama sen bugün beka sorunu var diyorsan senin siyasi kusurundan kaynaklanan bir beka sorunu vardır. Kaldı ki o beka sorununa da inanmıyorum. Olmayan beka sorununu halka var olarak lanse etmekte hiç hoş bir şey değildir.


DBP’li 96 belediyeye kayyum atandı. Belediyelerin tekrar kazanılması durumunda kayyum atanabileceği söyleniyor. Antep Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanmanız halinde kayyum atanma endişesi taşır mısınız?



 Kayyum atamaları resmen ve açıkça yasal hiç bir prosedüre uyulmaksızın, bütün kanunlar çiğnenerek gerçekleştirildi. Prosedür bellidir. Safhaların tümü atlanarak milli irade ile gelmiş insanların yerine zilli iradeyi getirip koyuyorsunuz. Benim kazanmam durumunda belediyeye kayyum atanmasını aklından geçirenin aklına şaşarım.


Kayyum atamaları resmen ve açıkça yasal hiç bir prosedüre uyulmaksızın, bütün kanunlar çiğnenerek gerçekleştirildi. Tepeden inme bir şekilde insanların görevine son verildi. Suçlu olanlar için yapılacak prosedür bellidir. Gerçekten bir belediye başkanı suç işlemişse yapılacak iş bellidir. Önce İçişleri Bakanlığı'nın müfettişleri o belediyeye gider rapor tanzim ederler. Bu fezleke haline gelir. Kendisine tebliğ edilirdi. Bu raporla daha sonra Danıştay'a dava açılırdı. Biz de bunları 15 yıl boyunca yaptık zaten. Danıştay'dan eğer karar çıkarsa belediye başkanı gider mahkemede yargılanır.  Bu safhalarının tümü atlanarak milli irade ile gelmiş insanların yerine zilli iradeyi getirip koyuyorsunuz oraya. Benim kazanmam durumunda belediyeye kayyum atanmasını aklından geçirenin aklına şaşarım.


 AKP’nin belediyecilik anlayışı Antep’e 15 yılda ne kattı?


Fatma Şahin'in yaptıkları ile benim yaptıklarımı terazinin iki kefesine koyarsanız eğer, benim yaptıklarımı Antep'ten çıkarırsanız burada bir şehir değil kasaba, köy bile kalmaz. Yani benden sonra bu kente bir şey katılmadı. Biliyoruz ki Türkiye'nin en borçlu ikinci belediyesi Antep. Öyle bir hale gelmiş ki, belediye tefecilerin eline düşmüş. Ankara'nın nüfusu 6 milyon, Gaziantep'in nüfusu 2 milyon. Ankara Belediyesi yılda 172 trilyon faiz ödüyor, Fatma hanım yılda 170 trilyon faiz veriyor. Tefecilerin eline düşmüş bir belediyenin bilançosunu tartışmaya bile gerek yok. Yerel yöneticilerin beceriksizliği ve basiretsizliği de söz konusu. Yerel yöneticiler Antep'te bizim gösterdiğimiz performansı gösteremedi. O nedenle 15 yıl sonra benim aranmış olmam, yaptığım hizmetler ile ilgilidir. Ben hizmette eşitsizlik, partizanlık, adaletsizlik yapmadım. Bu kentte toplum bunu arar hale geldi. Dolayısıyla bana toplumsal teveccüh olduğu için, partilerin istekleriyle değil toplumun isteği ile gelip aday oldum.



Ankara'nın nüfusu 6 milyon, Antep'in nüfusu 2 milyon. Ankara Belediyesi yılda 172 trilyon faiz ödüyor, Fatma hanım yılda 170 trilyon faiz veriyor. Tefecilerin eline düşmüş bir belediyenin bilançosunu tartışmaya bile gerek yok.


Seçimi kazanmanız durumunda DSP ile yola devam eder misiniz? 


Siyasi parti bir adrestir. Ben zaten seçimden seçime rozet taşırım. Ondan sonra da halkın belediye başkanı olarak hiç bir rozet taşımam. Yani nerede olursam olayım, ben halkın belediye başkanıyım.


 Siz “halk ittifakının adayıyım” diyorsunuz. Fatma Şahin de “halkın adayıyım” diyor. Peki sizce Şahin kimin adayıdır?


O halkın adayı değildir. Ben halkın isteğiyle aday oldum. O birilerinin demesiyle aday oldu. Onun ağzından da halk kelimesi çıkmıyor. Belediyecilik anlayışında da halkçı bir belediyecilik anlayışı yok. Onun yaptığı belediyecilik aile belediyeciliğidir. Kendisi halkın değil, bir ailenin, bir holdingin adına belediye başkanlığını yapıyor. Bizde asla öyle bir şey yok. Benim hayata geçirdiğim tüm projeler ortadadır. Ben yaptığım işlerin tamamını halk için yaptım. Başkalarının menfaatini değil, halkın menfaatini gözettim. AKP’li belediyenin 15 yıl boyunca yaptığı tüm projelere bakın 2 aileye ihale, bir aileye rant sağlamak amacıyla yapılan projelerdir. Yapılan projelerde halkın menfaati yok. Onun halkı holding patronlarından ibaret, onların da halka benzer tarafları yok.


 Kentte son durum nasıl anket yaptırdınız mı?


 Ben hiç anket yaptırmadım, bizim anketimiz halkın kendisidir. Zaten ittifakımızın adı da halk ittifakıdır. Biz hedeflediğimiz sonucu kazanacağımıza inanarak yola çıktık ve başaracağımıza da inanıyorum.


MA / Muhammed Abdulkadir Esen
Editör: Haber Merkezi