Her geçen gün daha fazla güç ve destek kaybeden Erdoğan Diyarbakır’a gidip Kürtlere şirin gözükmek istese de Kürtçe selamlamayla, Kürtçe pankartlarla karşılansa da, “Kürtler kardeşimizdir” dese de gerçek başka türlü cereyan ediyor. Kürtler, Türkiye’nin farklı köşelerinde her gün yeni bir saldırganlıkla yüz yüze kalıyor. Kürtler, Kürtçe türkü söylediğinden, anadiliyle konuştuğundan dolayı hedef oluyor.

AKP-MHP politikaları bu tür saldırıları zemin yaratıyor. Kürt sorunun, eşit haklara dayalı demokratik çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini ısrarla gündemde tutan, halkların barış içinde kardeşçe yaşamasını savunan HDP’ye kapatma davası açılması, “barış” diyen Kürt politikacılara siyaset yasağı getirme hesapları, mağduru oldukları halde Kobanê Davası ile yargılanmaları, onlarca yıl cezayla tehdit edilmeleri, hapse doldurulmaları aşağıda nefreti besleyip büyütmeye devam ediyor. Irkçı ve faşist propaganda bu tür saldırıları besleyip yaygınlaştırıyor.

Çarşıda, pazarda, sokakta… İnşaat işçileri, mevsimlik tarım işçileri… Her yerde ayrımcılığa ve ırkçı saldırganlığa maruz kalıyor Kürt yurttaşlar. Her yıl bir değil birçok defa bu tür saldırılar yaşanıyor.  Karadeniz’de, Ege’de, İç Anadolu’da…

Kürt mevsimlik tarım işçilerine yönelik ırkçı saldırıların bir bölümü ölümlerle sonuçlanıyor. Ancak bu saldırıların, ırkçı faşist kalkışmaların sorumlularını bulmak, arkasındaki güçleri açığa çıkarmak yerine devlet her defasında gelişmelerin gerçek nedenlerini karartma çabasına giriyor. Valiler, kaymakamlar, Emniyet saldırganları kolluyor. Irkçı saldırganlık, “adli vakalar” olarak kayda geçiyor. Şu veya bu nedenle çıkmış kavgalar olarak gösteriliyor. Böyle olunca her defasında yeni saldırılara zemin hazırlamış oluyorlar.

Son günlerde Afyon’da mevsimlik tarım işçilerine yönelik saldırının ardından Konya’nın Meram ilçesine bağlı Çarıklıköy Mahallesi’ndeki ırkçı saldırı da sürmekte olan AKP-MHP politikalarından bağımsız düşünülemez.

Yıllardır Meram’da yaşayan, bölgede hayvancılık yapan Kürt yurttaşların defalarca saldırılara maruz kaldığı bilinmesine rağmen bir şey yapmayan makamlar, bir kişinin ölümü karşısında bile gerçeği karartmanın yollarını arıyor.

İçinde muhtarın da bulunduğu, bir bölüm ırkçı faşist çevrenin halktan insanları da kışkırtarak gerçekleştirdiği olayın tanıkları ve ifadeleri gelişmeleri detaylarıyla anlatıyor olmasına rağmen Konya Valiliği ısrarla, olayın adli vaka olduğunu açıkladı.

15 kadar arabayla gelen 60 kişilik bıçaklı, silahlı ırkçı grubun saldırısında 43 yaşındaki Hakim Dal öldürüldü. “Saldırı jandarmanın gözü önünde oldu” diyenler var. Kürt ailenin bir linç girişimiyle karşılaştığı aktarılıyor. Çarıklıköy’de yirmi yıldır ikamet eden, hayvancılıkla uğraşan Diyarbakırlı Kürt aile defalarca tehdit edilmiş, saldırıya maruz kalmış, hedef gösterilmiş, ancak anlaşılıyor ki devlet bu saldırlar karşısında kılını bile kıpırdatmamış. Evrensel’in Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berna Kişin’in haberinden aktardığına göre, Hamdi Dal, Kürt oldukları için saldırının gerçekleştiğini ifade etti. Dal, “Biz Kürt olduğumuz için bizi istemiyorlardı. Bize ‘Buraları satıp gideceksiniz’ diyorlardı. Çevre köylerde yaşayan insanlar da bize baskı yapıyor, buradan gitmemizi istiyorlardı. Daha önce de zaman zaman bizi tehdit ettikleri oldu.”

Peki geliyorum diyen bu saldırı karşısında o güne kadar ne yapılmış? Saldırganlar devletin hangi engeliyle karşılaşmış? Bir tweet atanın evine baskın düzenleyip hakkında dava açanlar, ceza yağdıranlar, bu tür ırkçı saldırılar, faşist kalkışmalar, silahlı baskınlar, cinayetler, katliam girişimleri karşısında neden sessiz ve suskun kalıyor!

Tüm bu saldırganlığın tek sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. Günün yirmi dört saati Erdoğan’dır, Bahçelidir, Soylu’dur. AKP-MHP hükümetidir. Hükümet cenahının Kürtlere karşı kullandığı dile, Kürt politikacılara yaklaşıma, HDP’ye yönelik söylemlerine bakılırsa bu tür saldırıların nereden beslendiğini anlamak zor olmaz. Yandaş medya düşmanlaştırıcı dilini sürdürüyor. Bu zehirli dili kullanan ve her gün televizyon kanallarında boy gösterenler tüm bu olup bitenlerin gerçek sorumluları değil midir?

Her defasında serbest kalan saldırganlar her defasında yeni saldırılar için güç buluyor destek alıyorlar.

Konya’daki son ırkçı saldırıdan ve Hakim Dal’ın öldürülmesinden sonra 40 kişi gözaltına alınmış olsa da soruşturmanın nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek hiç de zor değil.

İzmir’de HDP İl Örgütü binasında yapılan saldırının ve Deniz Poyraz’ın öldürülmesinin arkasındaki AKP-MHP ortaklığının tavrı bu tür saldırılara zemin hazırlıyor, saldırganları cesaretlendiriyor. Son olarak Marmaris HDP Marmaris ilçe binası kurşunlandı. Saldırgan “psikolojik rahatsızlığı olan biri” olarak lanse edildi.

AKP-MHP’nin bu politikalardan vazgeçmesi olası görünmediğine göre, iş halkların örgütlenmesine, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine kalıyor…