DEJENERASYON

Dejenere terimi, fizik ve kimya dilinde bozulmuş ya da bozunmuş olarak da kullanılır. (Sosyolojik terimde soysuz ya da yozlaşmış).

Maddeler kimyasal değişime uğrayarak bozulmaya başlar ve buna bozunma denir. Bozunan madde tekrar eski haline dönmez, maddenin yapısında ve özelliklerinde değişiklik olur. Lise yıllarında okul laboratuarlarında bozunmaya örnek deneyler yapılırdı. Aklımda kalanlar, pamuk ve şekerin ispirto ocağında yakılmasıydı. Yanmadan sonra madde asla eski haline dönmüyor, farklı bir maddeye ve şekle dönüşüyor. Maddedeki bozunmayı sağlayan etken; ispirto ocağıyla sağlanan ısı…

Toplumların da bozunmuş olması kader değil, tesadüf değil. Kapitalist sistemde devlet, laboratuardaki cam fanuslu ispirto ocağına benzer. Devletin haznesindeki kavramları ise (dil, din, ırk, milliyet, vatan, bayrak) fanusun içindeki yanmayı gerçekleştiren ispirtoya benzer. Ekonomi politikalarına göre şekillenen siyasal sistemler, toplumdaki değişim ve dönüşümlerin nasıl gerçekleşebileceğini iyi analiz eder. Devleti inşa ederken haznesine doldurduğu bu kavram ve olguları zamana ve şartlara uygun olarak, topluma empoze etmeye başlarlar. Bunun için araçlar, aygıtlar çeşitlidir. Yazılı ve görsel basın kullanılarak toplum ön ısınmaya tabi tutulur. Ardından değişim ve dönüşüm( ısıyı artırmak )için devlet kurumlarına müdahalelerde bulunulur. Çıkarılan kanun ve yasalar kamu kurumlarında işleme konulur. Ani tepkimeler ve parlamalara karşı yargı; o yanmanın oksijenini kesmek için kullanılır.

  1. normal ve doğal bir süreçmiş gibi topluma gösterebilecek, algı süreçlerini yönetebilecek basın ele geçirilip bolca dezenformasyon uygulanır. Paralelinde toplumun şekillendirilmesinde en etkili yol olan eğitim de unutulmamıştır. İçinden çıkılamayacak kadar bir karmaşa; bilgi, bilimsellik, laik, çağdaş ve modernlikten uzak eğitim-öğretim faaliyetleriyle zihinsel ve bilişsel çürütme başlatılır. Çürüyen bu eğitim sistemini, gübre niyetine kullanarak, paralı özel okullar, dini eğitim veren okullar, vakıflar ve dernekleri yeşertirseniz. Üstelik öyle yeşerir ki bu kurumlarda çocuklara, taciz, tecavüz, şiddet ve ölümler bile sıradanlaşmıştır. Bu şekilde uzun süreç değil, yirmi -otuz senede istediğiniz kıvamda dejenere bir jenerasyon elde edersiniz.

Sorgulamayan, tüm algılarını yitirmiş, ayıp, ahlak, vicdan, sorumluluk, sevgi duyarlılık... Yani insana ait tüm değerlerden uzak sosyal yaratıklara dönüşmüştür. Ve artık öyle böyle değil, dejenere olmuş koca bir ülkede yaşam savaşı verirken bulursunuz kendinizi.

Kadınlarını, çocuklarını döven ve öldürenlere cezasızlık... Uyuşturucu kullanıp kadınları öldürenlere bir de bunu sosyal medya üzerinden aleni biçimde sergileyene cezasızlık yetmezmiş gibi ödüllendirmeler. İnsanların kaderi ve yaşamıyla ilgili karar vericilerin akıl almaz düşünce ve çirkin eylemleri ve haklarındaki iddiaların sessizce izlenişi. Bir ağacın çeyrek ömrü kadar olmayan yaşamı ve hırsları için acımasız ve vahşice doğayı katledenler. Tüm bu olanlar artık hastalıktan öte bir durum...

Tekrar insanlığa dönüş yapılabilir mi? Hayır! Bozunan madde eski haline dönmez… Yanan ormanlarda bir süre sonra o küllerlin arasından filiz veren ağaç misalidir umut. Büyük usta Nazım Hikmet’in de dediği gibi,

“…

Ben yanmasam,

sen yanmasan,

biz yanmasak,

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…

… “

İnsanlığın yaşayabilmesi, yaşanabilir bir dünya ve ülke olabilmenin belki de tek koşuludur hepten yanmak!

Umut; bu büyük yangından sonra filiz verecek, kendini küllerin içinden yeniden var edecek yeni jenerasyonda.