AMED - HDP Amed Kriz Koordinasyon Merkezi, deprem sonrası ortaya çıkan yıkıma çözüm bulmak istemeyen iktidarın demografik yapıyı değiştirecek bir şekilde halkı Antalya ve Muğla gibi illere göçertmeye çalıştığına dikkati çekerek, buna karşı dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Kriz Koordinasyon Merkezi, depremde yapılan çalışmalarla ilgili Peyas (Kayapınar) ilçe binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDP Amed İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy ve Zeyyat Ceylan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun ile Yeşil Sol Parti Amed İl Eş Sözcüsü Abbas Şahin katıldı. 

‘KOLEKTİF DAYANIŞMA CEVAP OLDU’

Açıklama öncesi konuşan HDP İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy, depremin 14’üncü gününe dikkati çekerek, “11 ili etkileyen depremde on binlerce insanımızı kaybettik, yüzbinlerce insanımız ise yaralı. Evi yıkılan, sokakta kalan çok sayıda insanın olduğu gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Dayanışma ile bu yaralarımızı saracağımızın sözünü veriyoruz. Depremin ilk gününden itibaren çok sayıda eksiklik yaşandı, bunlar iktidarın merkeziyetçi ve tekçi anlayışından kaynaklandı. Ama halkın dayanışması umut vadetti. Devletçi militarist anlayışa karşı kolektif dayanışmanın temel ihtiyaç olduğu anlaşıldı. Amed’te sadece 6 enkaz olmasına rağmen eksikliklerden kaynaklı 13 günde 409 cana mal oldu. HDP Kriz Koordinasyonu olarak ilk andan itibaren kayyumlara rağmen kurumlarımızla çalışmalar yürüttük. Olabildiğince halkımızın yanında olmaya çalıştık. Sadece Amed’te değil diğer kentlerle de dayanışma içerisinde olduk” dedi. 

‘ON BİNLERCE İNSANIN KATİLİ’

Amed Kriz Koordinasyon Merkezi adına açıklama yapan Yeşil Sol Parti İl Eş Sözcüsü Abbas Şahin, “Bildiğiniz üzere AKP, 1999 yılında Marmara’da yaşanan deprem ve tedbirsizlik felaketinden sonra iktidar oldu. 23 yıllık AKP iktidarı 99’daki depremden hiçbir ders çıkarmadığı gibi daha da ileri giderek bütün doğayı ve halkın kaynaklarını ranta açtı, bir avuç müteahhitti zengin etmek pahasına binlerce insanın katliamına göz yumdu. Siyasal iktidar olayı asrın felaketi olarak tanımlayarak her zamanki politikası olan algı yönetimiyle sorumluluğunu atmaya çalışsa da halk her şeyi bütün gerçekliğiyle yaşayarak gördü. Günü birlik politikalarla miadını uzatmaya çalışan iktidar, on binlerce insanın katili oldu. Çıkarılan imar affıyla yapı denetimden uzak yüzbinlerce konuta ruhsat verip bunu da siyasi şova çevirdiğinde aslında bu günlerin planlaması yapılmıştı. Kısa süreli kar amacı güden politikalar bu toplum için felaket olmuş ve olmaya devam edecektir” diye belirtti. 

‘120 ALANDA GÖREVDEYDİK’

Amed’te yaşanan depremin ilk saatlerinde yetkililer yerine halkın ve yerel inisiyatiflerin enkaz alanlarına gittiğini kaydeden Şahin, “Enkazlara ulaşılıp kurtarmalar yapılmış, toplam 6 enkaza bile saatler sonra ve teknik eksiklerle yapılan müdahale, 13’ncü günün sonunda tamamlanan enkaz çalışmaları sonucunda 409 insanın yaşamına mal olmuştur. Depremin ilk anından itibaren toplanan partimiz hemen kriz koordinasyonunu oluşturup organize bir şekilde enkaz alanlarına ulaşmış, alınan bilgiler doğrultusunda hem enkaz alanlarında hem de depremden sonra hızlı bir şekilde zarar görenlerin imdadına yetişmeye çalışmıştır. Depremin hemen akabinde tespit ettiğimiz 180 toplanma alanının 120’sine arkadaşlarımız görevlendirilmiştir. Toplanma alanlarına acil olarak sıcak yemek, battaniye gibi ihtiyaçlar ulaştırılıp sonraki süreçte ihtiyaçların tespiti ve ivedilikle tedariki sağlanmıştır. İlk andan itibaren bu güne kadar on binlerce kap sıcak yemek, toplanma alanlarına ulaştırıldı ve ihtiyaç dahilinde bu çalışmalar devam etmektedir” diye konuştu. 

100 TIR DIŞ İLLERE GİTTİ

Amed halkı kendi yaralarını sararken aynı zamanda depremden etkilenen diğer 9 ile de eş zamanlı yardımlar ve gönüllü desteğinde bulunduğunu vurgulayan Şahin, şöyle devam etti: “Ucube bir sistem olan ve yetkilerin tek elden toplandığı krize müdahale yetisi olmayan tekçi sisteme yerel ve katılımcı sistemin nasıl olması gerektiğini göstermiştir. İlk günden itibaren yüzlerce gönüllü arkadaşımız, bu illere giderek organizasyonlar yapmış ve en ücra köylere kadar yardımları ulaştırmış ve ulaştırmaya devam etmektedir. Sadece Amed’te bu güne kadar temel ihtiyaçlar, giyecek, gıda ısınma ve barınma ihtiyaçları temelinde dış illere 100 TIR temel yaşam malzemesi gönderilmiştir.

GASPÇI ZİHNİYETE KARŞI DAYANIŞMAYA 

Şu bir gerçektir ki, kayyumcu zihniyet tarafından belediyelerimiz gasp edilmemiş olsaydı, bu kadar canımızı yitirmeyeceğimiz gibi yaralarımızın sarılması konusunda çok daha etkili ve yaygın bir çalışma yürütülürdü. Kayyumcu anlayışın halktan kopuk, halkın temel ihtiyaçlarını görmezden gelen anlayışı yüzünden yaşanan mağduriyetin boyutları yaşanan sürecin tümünde an be an hissedilmiştir. Deprem bölgelerine 3 gün kadar uğramayan devlet ve iktidar, deprem alanlarından kendine rant yaratmak için gönderilen yardımlara el koymaya başlamıştır. Bu gaspçı zihniyeti yakından tanıyan halkımız ve kentin sivil kurumları, sivil inisiyatifleri baskılara rağmen dayanışmasını devam ettirmekten vazgeçmeyerek yaralarını sarmaya devam etmektedir.”

HALK ÇADIRLARA VE GÖÇE ZORLANIYOR

Dün itibariyle şehrin yüzde 40’ında yapılan taramada 38 bin 226 binanın hasar tespiti yapıldığını belirten Şahin, “Hasarlı olan 655 bina, 838 orta hasarlı bina, 8 bin 831 az hasarlı ve 27 bin 902 hasarsız bina kaydı sunulmuştur. Acil yıkılması gereken bina sayısı ise 50 olarak hesaplanmıştır. Bu veriler on binlerce nüfusa tekabül eden yurttaşın acil barınma sorunu ile karşı karşıya kalması anlamına gelmektedir. Bu durum karşısında iktidarın tavrı Amed için Antalya’yı adres göstermek olmuştur. Barınma sorununu Antalya’ya taşımak gibi göç politikasıyla çözmeye çalışmaları aslında cumhuriyetin kuruluşundan beri uygulanmak istenen iskan politikalarıyla ilintili olduğunu aklımıza getirmektedir. Devlet kalıcı çözümler yerine halkımızı çadırlara mahkum ederek bilinçli bir şekilde bıktırıp göç ettirme politikalarının bir parçası haline getirmeye çalışmaktadır” ifadelerini kullandı. 

Depremzedelerin kent dışında kurulacak 20 bin kişilik çadır kente yerleştirilmesinin de beraberinde sorunlar getireceğine vurgu yapan Şahin, şunları dile getirdi: “Tedbirsizliğin açıkta bıraktığı insanları başka bir yıkıma sebep olacak şekilde Dicle Nehri’nin kenarında her an bir taşkınla ve hastalıkla karşı karşıya bırakmak, yanlışı yanlışla çözmekten başa bir şey değildir. Kentin dışında izole bir şekilde toplumsal yaşamdan kopararak olası risklere açık hale getirmek depremden canını zor kurtaran insanların hangi derdine derman olacaktır diye soruyoruz.” 

‘HESABI SORULACAK’

“Yerelin güçlendirilip inisiyatif alması elzem bir ihtiyaçtır” diye devam eden Şahin, sözlerini şöyle tamamladı: “Her şeyin tek elden ve tek merkezden yönetilmeye çalışılması halkımızı sürekli doğal ve sosyal krizlere maruz bırakıyor. Ülkemizde çok ciddi tedbirler alınıp yaşamı ona göre şekillendirmek gerekirken, insan hayatını hiçe sayan bir politikayla sadece yandaş müteahhitlerin ve yandaş sermayenin sınırsız bir şekilde büyümesine neden olmuş, iyice pervasızlaşan denetimden kopuk, halkın hayatı hiçe sayan anlayışların sonucunda on binlerce hayatı yok edilmiştir. Elbette ki bunların hesabının sorulacağı zamanlar yakındır. Bir avuç insanın rant uğruna bütün toplumu boyunduruk altına alma çabası uygulanan gaspçı ve savaş politikalarının bir sonucudur. Savaş ekonomisine ve ranta dayalı büyüme anlayışının bedelini tüm halkların nasıl ödediğini bu deprem felaketiyle bir kez daha gördük. 

BİZ’LER DAYANIŞMAYA

Gelinen aşamada; bir yandan yaralarımızı sarmaya çalışırken bir yandan da bizi mecbur kılmaya çalıştıkları tekçi ve rantçı sisteme karşı mücadeleyi büyütmek durumundayız. Afetten ve mağduriyetten fayda sağlamaya çalışan fırsatçılara karşı halkımızı ‘evimiz evimizdir’ (mala me, mala te ye) demeye davet ediyoruz. Fahiş fiyat artışlarına karşı ev sahiplerini duyarlı olmaya, taşıma ve nakliyecileri de gönüllülük esasıyla halkımızla dayanışmaya çağırıyoruz. BİZ’ler dayanışmaya.”

‘DAYANIŞMAYI DEVAM ETTİRMELİYİZ’

HDP İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan ise, halkların acısını paylaştıklarını belirterek, “Depremin ilk gününden itibaren devlet yetkilileri yoktu, halkımız vardı. Halkımıza minnettarız. Kentteki sivil toplum örgütleri, demokrasi güçleri acil bir şekilde enkaz alanlarına ulaştı. Bu şekilde acil müdahale olsaydı, insanlarımız canlı kurtarılabilirdi. Amed ve diğer kentlerde evsiz kalan dışarda yaşam sürdüren insanlarımız için demokrasi güçleri yardımcı oluyor. Şartlar çok ağır ve dayanışmayı en üst seviyede devam ettirmeliyiz” dedi. 

‘DEMOGRAFİK YAPIYLA OYNAMAYIN’ 

Amed’te yıkılan binalara da değinen Ceylan, şunları ifade etti: “Çok sayıda insanımız evsiz kaldı, evsiz kalan insanlarımıza elimizi uzatmalıyız. İnsanlarımızı göçe zorluyorlar. ‘Amed’ten Muğla’ya gidin’ diyorlar. Ne alakası var. Çağrımız vardır, coğrafyanın demografik yapısıyla oynamayın. Ne olursa olsun kendi topraklarımızda yaşamımızı sürdürmeliyiz. Önceden tespiti yapılmadığı için bu kadar mağduriyet yaşandı. Halkı savunmasız bıraktılar. Her zaman yerinde yaşamı savunacağız. Kayyumlar olmasaydı bu kadar eksiklikler olmazdı. Kayyumların elinde olan belediyeler yardımları ulaştıramadı. Halkın hepsi biliyor ki devlet rol ve misyonunu yerine getirmedi. Amed 50 yıllık mücadelenin getirdiğiyle bu dayanışmayı ördü. Dermanımız halkımızdır, halkımızın organize olmasıdır. Halen yüzlerce insanımız enkaz altında, dışarıda, evsizler, birbirimize sahip çıkalım. Dayanışma elimizi halkımıza uzatalım.” 

( Kaynak: MA )

Editör: Haber Merkezi