DİZİK-KERPİÇ
Siyasetin genç nesiller üzerinde bir isyan havası yarattığı dönemlerdi.
Babalar oğullarını anlamakta güçlük çekse de farkında olmadıkları bir değişimle yüz yüze olduklarının da farkındaydılar!
Arkadaşım Ömer, bir anısını anlattı; “ ikişer grup halinde ev yapması için babama kerpiç kesiyoruz. Biz sekiz kişiden oluşan sendikalı ve devrimci olan gurubuz, sayımız beş kişi; diğer grup namazında, niyazında olan gurup ve sayıları sekiz. Babam, sabahın köründe gelir, ‘ vay lo lo, dana, gitti, koyun gitti siz hala yatıyorsunuz, kalkın işinizin başına dediğinde; ben, baba biz DİSK üyesiyiz ve de devrimciyiz, günde sekiz saatten fazla çalışmayız ve saat sekizde iş başı yaparız”diyerek ciddi bir tavır koyunca babam; “ ulan bu dizik nedir, çabuk kalkın işinize..!”
“ Babama DİSK’i ne kadar anlattıysam, o sadece “ Dizik “ olarak anlamaktan öteye gitmedi. Dizik, bizim yörede içimde yemek pişirilen çömlek tenceredir! Sonra biz beş kişi sekiz saatin sonunda bin yüz kırkbeş kerpiç kesip, işi paydos edince, sekiz kişilik karşı gurup ancak sekiz yüz adet kesmişti!”
Ba açık araya anlam veremeyen babam, nedenini sorduğunda; “ ee, baba biz çalışırken onlar, abdest ve namaza zaman ayırıyorlardı ve hal böyle olunca bu fark senden gitti, sevapta onlara yazıldı, yani biz devrimciler olarak, hakkını vererek çalışıyoruz, bak üstelik yarın ki kerpiç çamurunu da kardık, bak köşede duruyor!”
Ömer, hala çalışkan, hala üretken ve dahası hala emekten yana, hala devrimci, ama şu Dizik meselesi sanırım mazi de ve tarihe not edilmiş bir anıdır. Bir babaya emek ve devrimci duruşu somutu ile net anlatma zekasıdır!
Çeneyi çok yormadan etkili bir yöntemdir. Görünen üzerinden gerçeği anlatmak!
Yaşamın her alanında geçerli ve gerçekçi yöntemdir.
Hasan ŞAHİN