ANKARA -ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Zînî Wertê ve Kuzey-Doğu Suriye’deki gelişmelere işaret ederek, “Önümüzdeki süreçte bambaşka bir Ortadoğu ile karşılaşacağız” diyen Dr. Mustafa Peköz, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürt birliği” mesajını, Ortadoğu’yu bekleyen değişim temelinde verdiğini söyledi.


MA / Selman Güzelyüz'un haberine göre;  Koronavirüs salgın süreci özellikle Ortadoğu’da gündemi değiştirmedi. Bölgede yeni gelişmeler yaşanıyor. Ortadoğu uzmanı Dr. Mustafa Peköz, bölgede dengelerin yavaş yavaş şekillendiğini ve yeni bir sürecin başlayacağına işaret etti.


ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin, Rusya’yı dışında tutarak, “2011’den önce bulunmayan tüm yabancı güçler (İran, Türkiye ve ABD) Suriye’den çekilmeli” açıklamasının önemine dikkat çeken Peköz, “ABD dış politikacıları zaman zaman bu yönlü söylemler dile getirdi. Ancak ilk defa çok açık ve net şekilde ifade edildi. Türkiye ve İran’ın ismi zikredildi. Eğer bu iki güç buradan çıkarsa, sorunların daha kolay çözüleceğini söyledi. Bu sadece Jeffrey’in kendi kişisel görüşü değil. ABD siyasetinin önemli bir unsurunun görüşü ve Ortadoğu’daki güç dengesinin yeniden şekillenmesi olarak görüyorum. Çünkü sadece Suriye’den çıkma meselesi değil, aynı zamanda İran’ın Irak topraklarından çıkmasıdır. Türkiye’nin özellikle Güney Kürdistan ilişkilerinde kendisine yeni bir dizayn vermesi anlamındadır. Bu bakımda Jeffrey’nin söylemleri, önümüzdeki Temmuz-Ağustos aylarında Ortadoğu’da yeni bir şekillenmenin ilk mesajı olarak okuyabiliriz” değerlendirmesi yaptı.


Peköz, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin ise Rusya ile yapılacak görüşmeler sonrasında belirleneceğini söyledi.


YENİ ASKERİ MERKEZ ÜSSÜ


Peköz, ABD’nin Federe Kürdistan Bölgesi ve Kuzey-Doğu Suriye’deki pozisyonunda değişikliğe gittiğini ifade etti. İranlı general Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından Washington, Tahran ve Bağdat arasındaki karşılıklı ilişkilerin karmaşık bir sürece girdiğini dile getiren Peköz, “Özellikle Bağdat Parlamentosu’nda alınan ABD üslerinin kapatılması ve ABD askerlerinin geri çekilmesi kararları, ABD’yi askeri merkez üssünü kaydırmaya itti. Yeni askeri merkez üssü Güney Kürdistan olacak” dedi.


ABD’NİN KARARI 


Peköz, ABD’nin Irak’ı tamamen terk etme gibi bir planının olmadığının altını çizerek, “ABD’nin Irak’ı tamamen terk etmesi, Ortadoğu siyasetinde ciddi bir yenilgi anlamına gelir ve dengelerin bozulmasına neden olur. Aynı zamanda İran’a müdahale planını terk etmesini gerektirir. Bunun için Güney Kürdistan, özellikle de Süleymaniye ve Hewler en güvenilir bölgedir” diye belirtti.


HAŞDİ ŞABİ’YE OPERASYON 


ABD’nin önemli askeri birliklerini ve Patriot füzelerini Güney Kürdistan’a çektiğini ifade eden Peköz, bunun siyasal sonuçlarını şöyle açıkladı: “Birincisi; ABD önümüzdeki birkaç ay içinde Haşdi Şabi’ye karşı bir operasyon başlatabilir. Bu olasılık yüksektir ancak kapsamlı da olmaz. Haşdi Şabi’nin etkisinin zayıflatılacağı ve merkezi komutasının hedef alınacağı bir operasyon olabilir. İkincisi; Kerkük dahil olmak üzere ‘tartışmalı bölgeler’in denetimi Güney Kürdistan sağlamaya başlayacak ve Peşmerge bu bölgelere geçecek. Sonuç olarak; Güney Kürdistan’ın stratejik konumunu geçmişten daha güçlü bir pozisyona gelecek. Fiilen devletleşen pozisyonundan resmileşen pozisyona geçilecek. Dikkat edilirse, korona nedeniyle göze çarpmasa da uluslararası koalisyon Peşmerge eğitimine tekrar başladı. ABD buradaki askeri gücünü teknik bakımından güçlendirecek. Önümüzdeki süreçlerde uluslararası alanda tanınan Güney Kürdistan’da bir devletleşme sürecine girildiğini görebiliriz.”


ZÎNÎ WERTÊ


Peköz, ABD’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde askeri üs güvenliği amacıyla 100 kilometrelik bir alanı güvenlik şeridine dönüştürmek ve güvenliğinin kendisinde olmasını, bu noktada Zînî Wertê’ye de peşmerge güçlerinin kaydırıldığını söyleyen Peköz, “Güç kaydırmak, KDP, YNK ve PKK arasında bir krize yol açtı, ama esas mesele tansiyonun nasıl düşürüleceğidir. KDP güçlerinin bölgeye yerleşmesi ve kontrol altına alması, bana göre, YNK ve Kandil’e karşı biz pozisyon almasından daha çok, ABD’nin belirlediği güvenlik stratejisiyle ilişkilidir. Zînî Wertê’nin kontrol altına alınmasını ABD istiyor. Bölgede, önümüzdeki süreçte ABD’nin askeri güçlerinin gelmesi sürpriz olmaz. Esas mesele orada ABD’nin istediği güvenlik şeridinin oluşturulması ve hava savunma sisteminin korunması. Meseleyi böyle değerlendirmediğimiz zaman, ABD, Kandil ve Federal Kürdistan Bölgesi güçleri arasında ilişkilerin mantığı daha iyi kurulabilir” diye konuştu.


Federe Bölgesi’nin Türkiye ile ekonomik ve siyasal ilişkilerinin akıllara ilk olarak, “Türkiye, Zînî Wertê’ye yerleşir mi?” sorusunu getirdiğini söyleyen Peköz, bu fikrin ABD tarafından kabul görmeyeceğinin altını çizdi.


BAMBAŞKA BİR ORTADOĞU


Peköz, “Süreç iyi okunmazsa, Güney Kürdistan, Kandil ve Rojava’ya yansımaları olumsuz olacaktır. Güney Kürdistan’ın fiili devlet pozisyonu resmi sürece girecektir. Buna en fazla İran ve Türkiye direnecektir. Sınır değişimi gündeme gelecektir. Belki Türkiye’nin batı ülkeleriyle ve ABD ile ilişkilerinden dolayı, Kürt sorunun çözümünün demokratik siyasetle tanınması tekrar gündeme gelebilir. Ama jeopolitik ilişkiler ve coğrafyada sınırların tanımlanması tekrar gündeme gelmeye başlayacaktır. Önümüzdeki dönemde bambaşka bir Ortadoğu’yla karşılaşmış olacağız” değerlendirmesinde bulundu.


ÖCALAN’IN MESAJI


PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Zînî Wertê’deki gelişmelere ilişkin 1982 Protokolü’nü hatırlatması, diyalog çağrısı yapması ve “Kürtlerin savaşa ve kana değil, barış ve birliğe ihtiyacı var”, “Kürt’ü Kürt’e kırdırma politikası” mesajlarına değinen Peköz, şöyle konuştu: “Öcalan, Ortadoğu’da yeni bir şekillenmenin olduğu ve bunun merkezinin Rojava ve Güney Kürdistan olduğunu görüyor. Dışarıdakilerin de bunu yeterince okuyamadığının farkında. Öcalan bir fırsat olduğunu ve Kürtler arasında bir çatışma olursa, fırsatın kaçacağını söylüyor. Ben öyle okuyorum. Onun için ‘Zînî Wertê meselesini bu tarzda ele almayın. Meseleyi oturun çözün’ diyor. Yani ‘uluslararası güçlerin karşısına güçlü bir şekilde çıkın’ diyor.”


SURİYE’DE YENİ ADIMLAR 


Öcalan’ın yaşanan gelişmeleri gördüğünü ve okuduğunu dile getiren Peköz, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dair “benim olsun küçük olsun” anlayışı üzerinden yaptığı eleştiriyi anımsatarak, şunları söyledi: “Önce kendi içinizde zenginleşin, ENKS ile diyalog başlatın, onu bu sürece politik olarak katılması gerektiğini söylüyor. Yani sadece masa üzerinde oturup görüşmekle değil. Onun için Öcalan’ın yaptığı eleştiri sadece askeri güç tartışması değildir. Tam tersine, Öcalan politik ve diplomatik bakımdan güçlendirilmesi için bir öneri sunuyor. Uluslararası güçler Suriye’deki pozisyonları yeniden belirlemek için, yeni adımlar için Güneylilere ve Kandil’e verdiği kadar Rojava’ya da mesaj veriyor. Onun için Öcalan ‘büyük düşünün, çözümünüz de büyük olsun’ diyor. Benim okuduğum kadarıyla Öcalan, Ortadoğu’da yeni bir sürecin gelişeceğini ve Kürtlerin de bu dönemde tek vücut hareket etmesini istiyor. Bunun Türkiye’de pozitif yansımaları olduğunu da söylüyor. Satır aralarında yine demokratik siyaset çözümünü vurguluyor.”

Editör: Haber Merkezi