DÜNYA MI YIKILIR


Birkaç gündür şehirden, kalabalıklardan uzağım. Memlekette ne olmuş, ne bitmiş inanın hiç haberim yok. İyiki de yok! En son Kılıçdaroğlunun “ ülkücü kardeşlerim” diyerek üç oy uğruna deri değiştirdiğine şahit oldum, gerisini hiç hatırlamıyorum!
Akdeniz’e uzanan bir ormanlık alandayım ve bal arılarının herkesten önce güne başlamalarında ki telaşıyla uyanıyorum!
Ayaklarında türlü çiçeklerden topladıkları rengarenk polenlerle dönüyorlar! Kimi kendimi onların arasına karışmış gibi his ediyorum! Müthiş bir düzen, herkes işini yapıyor ve kısacık ömürlerine inat çiçeklerle olan aşkını görmeniz lazım! Bunun adı aşkı yaşatmaktır ve ömrünün her dakikasını anlamlandırmaktır!
Bir arı kadar, bir kuş kadar olamayan biz insanlara ne demeli?
Bakıyorum da yok etmeye proğramlanmış canlı gibi donatılmasa da yok etmenin tüm proğramlarına kendini kaptırmış ve canavarca hislerini ortaya çıkarmış bir insan çağı ile karşı karşıyayız!
Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor ve etrafında ne varsa yutup gidiyor!
Yanıbaşımda alabildiğine sıralı çam ağaçları el ele, kol kola vermişler ama insanın olduğu yerde çoğunlukla elleri ve kolları kesilmiş! Olmamış toplu cinayet gibi öbek, öbek yakılıp yok edilmişler! Milyon dönüm tarım arazisi atıl durumda olan ülkem insanı ormanları yakarak kendine alan açıyor ve bir de beton binalar dikiyor!
Küçücük çalı kuşları üreme telaşında! Erkekler dişileri etkileme yarışında ve bu yarışın tatlı şarkılarından nasibimi alıyorum ve kaybeden centilmence çekilip gidiyor! Kimse dişisini öldürmüyor, hatta kendi aralarındaki rekabette ona zarar veren de yok!
Ya insan?
Yer yüzüne ayak bastığı günden beri yok ederek geliyor ve bu çağın en tehlikeli döneminde!
Galiba azdı!