JINNEWS- Derya Ceylan

HABER MERKEZİ - Ulusların kendi çıkarları doğrultusunda yaklaştığı ve iç savaşın on yıllarca sürdüğü ülkelerden biri olan Güney Sudan’da en fazla çocuk ve kadını etkileyen insani krizin hiçbir boyutuna karşı şimdiye kadar bir çözüm bulun(a)madı, uluslararası örgütlerin çağrılarının ise çözüm konusunda ne kadar etkili olduğu koca bir muamma. 

Dünya genelinde son 40 yıldır az gelişmiş ülke ya da topluluklar arasında iç savaşlar yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Özellikle Afrika kıtasındaki ülkelerde iç savaşlar sonucunda birçok insanın yaşamını yitirmesi, ülkesini terk etmek zorunda kalması, ekonomik kriz, gıda güvensizliği ve açlık gibi birçok soruna da neden oluyor. Çatışmalar ise hayatın her alanı gibi her kuşaktan yurttaşın da yaşamını birçok yönden etkiliyor.

Bağımsızlık ilanı endişelere yol açıyor

İç savaşın yaşandığı ülkelerden biri olan Güney Sudan, Yukarı Nil Nehri havzasında yer alan, ayrıca kıtanın en genç nüfusuna sahip bir Orta Afrika ülkesidir. 2005 yılında referandum ile Sudan’dan ayrılan Güney Sudan’da on yıllarca süren iç savaş, ülkenin alt yapısını ve sosyal sistemlerini yok ederken, diğer yandan iki milyondan fazla insan yerinden edildi. Bunların çoğu çocuk. 9 Temmuz 2011’de bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan halkı, bu süreçte birçok hakka erişim imkanını elde ediyor. 

Etnik temelli iç savaşa dönüşüm 

Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir’in, yardımcısı Riek Macher’i Temmuz 2013’te görevden almasıyla birlikte Riek ve ona bağlı kuvvetler, bir darbe girişiminde bulunuyor. Riek’e bağlı kuvvetlerin özellikle petrol açısından oldukça zengin olan Unity ve Jonglei gibi kuzeyde yer alan eyaletlerde kontrolü ele geçirmeleri, siyasi bir mücadele olarak başlayan kişisel sorunların, ülkedeki iç dinamiklerin de etkisiyle birlikte iki büyük kabile olan Dinka ve Nuerler arasında etnik temelli bir iç savaşa dönüşmesine sebep oluyor. 

Ateşkes de iç savaşı durdurmaya yetmez 

Taraflar arasında 2015 yılında bir barış anlaşması imzalanıyor. 2016 yılının sonlarında ise Geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin (TGNU) kurulması ve 2017 yılı Aralık ayında ateşkes anlaşması yapılması dahi, ülkedeki iç savaşı durdurmaya yetmiyor. Çatışmaların 2016 yılının ikinci yarısında yoğunlaşması üzerine Birleşmiş Milletler, çatışmanın bir soykırım haline gelme riski taşıdığı uyarısında bulunuyor. İç savaşın ilk üç yılındaki silahlı çatışmalar Kuzeydoğu Yukarı Nil, Jonglei ve Birlik eyaletlerinde yoğunlaşıyor.

İnsani acil durum seviyesi

2015 yılı sonlarında çatışma, ülkenin güneyindeki Büyük Ekvator bölgesine ve batıda Bahr el Ghazal bölgesine yayılıyor. İç savaşta on binlerce insan yaşamını yitirirken, milyonlarca insan ise göç etmek zorunda bırakılıyor. BM, iç savaş sırasında insani acil durum seviyesini, “Seviye 3” (dünyadaki en üst seviye) olarak sınıflandırıyor. 

Öte yandan Afrika kıtasında acil durum seviyesi en üst seviye olan tek ülke Güney Sudan’dır. 

Ekonomik kriz derinleşiyor 

Savaş ve bunun sonucunda oluşan zorunlu göç durumu, hali hazırda dünyanın en düşük insani kalkınma göstergelerine sahip olan ülkede, insani ihtiyaçların şiddetli bir şekilde artmasına yol açıyor. Gıda fiyatları, iç savaşın başlangıcından itibaren hızla yükseldiğinden birçok insan temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. 2016 yılının Ağustos ayında yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 730’a yükseliyor, gıda maliyetleri yaklaşık yüzde 850 oranında artıyor. Dünya Gıda Programı’nın Cuba’daki ana deposunun, savaş sırasında hükümet askerleri tarafından yağmalanması, 220 bin kişiyi bir ay boyunca besleyebilecek gıda kaybına neden oluyor. Ülkenin yarısından fazlası insani yardıma muhtaç. Nüfusun neredeyse yüzde 40’ı hayatı tehdit eden seviyede açlıkla karşı karşıya. Açlık on binlerce kişiyi Sudan’ın Darfur bölgesine mülteci olmaya itiyor. 

‘2017’de bin 200 çocuk cinsel saldırıya uğruyor’

BM’ye bağlı Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), savaşın çocukları daha fazla etkilediğini, çatışmalarda on binlerce çocuğun katledildiğini, 2 milyona yakın Güney Sudanlı çocuğun evlerinden kaçmak zorunda kaldığını bildiriyor. 2 bin 300’den fazla çocuk katlediliyor ya da yaralanıyor. Diğer yandan yaklaşık 19 bin çocuk istismar edilerek, silahlı gruplara alınıyor. İç savaşta toplumsal cinsiyete dayalı şiddet meydana gelir ve hükümet güçleri ile milisler “tecavüzü”, kadınlara ve çocuklara karşı etnik bir silah olarak kullanıyor. 2017 yılına kadar bin 200 çocuk cinsel saldırıya uğruyor, bunların yüzde 99’u kız çocuğu.

İç savaş diğer ülkeleri de etkiliyor

Öte yandan komşu ülkelerin de Güney Sudan’da yaşanan iç savaşa dolaylı da olsa müdahil olması, bölgede yaşanan siyasi sorunları da etkiliyor. Çünkü yaşanan iç savaş ve istikrarsızlık bölge ülkelerinde de kimi sorunların yaşanmasına yol açıyor. 

Kıta ülkeleri harekete geçiyor 

Kıta ülkeleri ise Güney Sudan’da yaşanan sorunları çözebilmek için harekete geçerek inisiyatif kullanıyor ve kendileri yeni çözümler üretiyor. Sudan, Etiyopya, Kenya ve Uganda gibi komşu ülkelerin belli oranda katkılar sağladığı barış sürecinin başlatılmasından sonra Temmuz 2018’de ateşkes yapılır. Salva Kiir ve Riek Macher, iç savaşın sonlandırılması konusunda anlaşmaya varılıyor. Etnik gruplar ve kabileler arasında ortak bir uzlaşıya varılması, tarafların koşulsuz bir şekilde silah bırakması ve devlet otoritesinin tam anlamıyla tesis edilerek çıkar çatışmalarına son verilmesi amacıyla yürütülen faaliyetlerin tamamen çözüme kavuşturulması noktasında, kimi Sivil Toplum Örgütleri de (STÖ) destek veriyor. 

Barış süreci kesintiye uğrasa da devam ettirilir 

Sudan Cumhurbaşkanı Hasan Ahmed el-Beşir ve Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni’nin ev sahipliğinde, 2018 yılının Eylül ayında başlayan görüşmeler, Etiyopya’nın başkenti Addis Abeba’da çözüme kavuşturuluyor. 33. Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı’nda bir araya gelen Salva Kiir ve Riek Macher, 12 Eylül 2018’de bir barış antlaşması imzalayarak, şiddetli bir şekilde devam eden Güney Sudan iç savaşını sona erdirdiklerini ilan ediyor. Son süreçte Kenya, Etiyopya üzerinden açılacak boru hatları vasıtasıyla Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz’e taşınacak petrolden pay almak için istikrarsızlık ve iç savaşı Afrika Boynuzu’na da taşımak isteyen ülkelerin hiçbir şey elde edemediği bir sürece giriliyor. İç savaşın sonlandırılması ile başlayan barış süreci dönem dönem kesintiye uğrasa da özellikle bölge ülkelerinin de desteğiyle devam ettirilir. 

Sorunların çözümü için buluşma

Söz konusu süreç, yalnızca Güney Sudan’a değil bölgenin neredeyse tamamına barışın gelmesine neden oluyor. Aralarında çeşitli anlaşmazlıklar bulunan Sudan, Uganda ve Etiyopya gibi ülkeler barış anlaşması çerçevesinde bir araya geliyor. Hasan Ahmed el-Beşir, Yoweri Museveni ve Etiyopya Devlet Başkanı Abiy Ahmed’in barış anlaşmaları çerçevesinde iyi bir diyalog kurması bu diyaloğa, Kenya’nın da katkı sağlaması, Doğu Afrika ülkelerinin uluslararası güçlerin müdahalesine gerek kalmadan kendi aralarında sorunlarını çözmelerinin yolunu açıyor.  

İç savaş bitmedi

Ülkedeki güvenlik sorunu ve iç savaş, 2018 yılının Eylül ayı itibariyle sona ermiş görünse de iç istikrara ve ekonomik kalkınmaya ihtiyaç vardır. Güney Sudan, iç savaş ve bölünme tehlikesi sebebiyle, ekonomik olarak çeşitli sorunlar yaşıyor. Buna örnek olarak dünyanın en yoksul ülkeleri sıralamasında başı çeken Güney Sudan’daki askeri harcamalar ekonomik krize rağmen kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 7,4’ünü oluşturuyor.

En az 270 bin çocuk açlık riskiyle karşı karşıya

Öte yandan ülkede yaşanan yoksulluk ve açlık sorunları devam ediyor. Buna göre, en az 270 bin çocuk açlık riskiyle karşı karşıya. 20 bin çocuk yılsonundan önce yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybedebilir. Bu nedenle Güney Sudan’ın, bu konuyu öncelik yapması gerektiği vurgulanıyor. 

Savaş ortamında 2, 6 milyon çocuk doğdu

UNICEF de, 8 Temmuz 2018’de Güney Sudan’ın bağımsızlık günü arifesinde yaptığı açıklamada, 2011 yılında dünyanın en genç ülkesi olarak bağımsızlığını kazanmasından sonra ülkede dünyaya gelen 3,4 milyon çocuktan 2,6 milyonunun savaş ortamında doğduğunu duyurdu. 

‘Güney Sudan’ın çocukları daha iyisini hak ediyor’

Yıllarca süren çatışmaların ve az gelişmişliğin etkisi altında kalan ülkede çocukların okulsuz, gıdasız, hastalıklara, istismara ve sömürüye maruz kaldığına dikkat çeken UNICEF, 2011 yılında ülkenin bağımsızlığını kazanmasıyla ortaya çıkan daha iyi bir gelecek umudunun, 2013 yılında iç savaşın patlak vermesiyle kısa sürdüğünü hatırlatıyor. UNICEF Genel Direktörü Henrietta H. Fore yaptığı açıklamada, şöyle diyor: “Güney Sudan, yedi yaşına girerken, sonu gelmeyecek gibi görünen savaş, milyonlarca çocuğun yaşamına yıkım getirmeye devam ediyor. Savaşan taraflar barışı geri getirmek için çok daha fazla şey yapabilirler ve yapmalıdırlar. Güney Sudan’ın çocukları daha iyisini hak ediyor.”

En az 19 bin çocuk istismarın her boyutuna maruz kaldı 

UNICEF, 2018 yılı başında 800 çocuğun, silahlı gruplar tarafından serbest bırakılmış bile olsa, hala en az 19 bin çocuğun, bu gruplar tarafından istismarın tüm boyutlarına maruz kaldığına dikkat çekiyor. UNICEF, çatışmaların başladıktan sonra 2’nci yılda bu sayının 500 civarında olduğunu ifade ediyor. 

Açlık krizi yüzde 60 oranında

Ülkedeki açlık krizine de değinen UNICEF, bir sonraki öğününü nereden temin edeceğini bilmeyenlerin oranının 2014 yılında yüzde 35 iken, bugün hemen hemen yüzde 60’lara ulaşmış durumda olduğunu vurguluyor. Bu arada ülkenin kimi bölgeleri özellikle hasat mevsimi dışında kalan dönemlerde kıtlık riskiyle karşı karşıya geliyor.

Bir milyondan fazla çocuğun beslenme durumunun kritik düzeyde olduğuna dikkat çeken UNICEF, bunlardan 300 bininin durumunun ölüm riskini de beraberinde getirecek kadar ağır olduğu uyarısında bulunuyor.

UNICEF: 2 milyondan fazla çocuk eğitim sistemi dışında 

İç savaştan dolayı yüz binlerce çocuğun eğitim göremediği ülkede, 2013 yılından bu yana geçen süreç içerisinde her üç okuldan biri zarar görüyor, tahrip oluyor, işgal ediliyor ya da kapanıyor. UNICEF, bugün Güney Sudan’ın, dünyada okula gitmeyen çocuk oranının en yüksek olduğu ülke konumunda olduğunu kaydediyor. UNICEF, 2 milyondan fazla çocuk ya da okul çağındaki çocukların yüzde 70’inden fazlasının eğitim sisteminin dışında olduğuna işaret ediyor.  

En muhtaç durumda olanlara yardım çabaları da engellenen ülkede, 2013 yılından bu yana 100’den fazla yardım görevlisi de şiddet olaylarında öldürülüyor. 

Yedi yıl önce dünyanın en genç ülkesinin ortaya çıkmasıyla halkın kitlesel olarak bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerine geri döndüğünü anımsatan UNICEF, ancak 2013 yılında çatışmaların başlamasıyla beraber, 1 milyonu çocuk olmak üzere 2, 5 milyon kadar insanın ülkedeki çatışmalardan dolayı komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldığına değinir. Henrietta, bu konudan şunları belirtiyor: “Savaş halindeki iki ana tarafın geçtiğimiz ay Hartum’da kalıcı bir ateşkes anlaşması imzalamaları yalpalamakta olan barış süreci açısından olumlu bir adımdı. Şimdi, yardım görevlilerinin muhtaç durumda olanlara engelsiz ulaşabilmeleri için liderlerin ve komutanların bu anlaşmaya bağlı kalacaklarını umuyoruz. Güney Sudan, Genel Direktör olarak UNICEF’te görev aldıktan sonra ziyaret ettiğim ilk ülkeydi ve oradaki çocukların savaştan nasıl zarar gördüklerine bizzat tanık olmuştum. Bu duruma daha fazla dayanmaları mümkün değildi.”

UNICEF, 2018 yılı açıklamasında yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: 

“*İleri derecede akut beslenme yetersizliğine maruz 200 binden fazla çocuğun belirlenip tedavi edilmesi; beş yaşından küçük çocuk annesi ve bakıcısı 1 milyonu aşkın kişiye önleyici beslenme hizmetleri verilmesi.

*800 bin kişinin temiz su ve sanitasyona erişiminin sağlanması.

*3 milyon çocuğa çocuk felci aşısı yapılması; 700 bin çocukta sıtma, zatürre ve ishal tedavisi; 20 bin hamile kadın için doğumda gerekli vasıflı bakımın sağlanması.

*Bin kadar çocuğun silahlı gruplar tarafından serbest bırakılması için görüşmeler yapılması; serbest kalan bu çocukların topluluklarıyla yeniden bütünleşebilmeleri için kapsamlı bir hizmetler paketi uygulanması.

*500 bin çocuğun örgün ve yaygın temel eğitime erişiminin sağlanması; 400 geçici eğitim merkezi kurulması, 15 bin kişinin öğretmen, okul-aile birliği üyesi olarak eğitilmesi.” 

BM’den 81 sayfalık rapor

İç savaş ve kıtlık sonucu yaşanacaklara karşı çağrılar ise devam ediyor. BM 2021 yılında Güney Sudan’da dair 81 sayfalık bir rapor hazırlıyor. Raporda, Cumhurbaşkanı Salva Kiir liderliğindeki hükümet güçleri ile Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Riek Macher liderliğindeki muhalefet güçleri arasında Şubat 2020’de imzalanan ateşkesin uygulanmasına dair görüş ayrılıkları ve çıkar çatışmalarının olduğuna yer veriliyor.

İnsani kriz riski 

Raporda, 2011’de Sudan’dan bağımsızlığını kazanmasının ardından 2013 yılının Aralık ayında başlayan iç savaşın tarafları arasındaki ihtilafların, ülkeyi yeni bir iç savaşa sürükleyebileceği uyarısı yapılarak, bunun ülke nüfusunun üçte ikisini etkileyecek insani krize yol açabileceği vurgulanıyor. 

Nüfusun yarısı gıda güvenliği tehdidi altında 

Hükümete ve muhalefete bağlı silahlı güçlerin, doğal kaynakları ve diğer kamu kaynaklarını bağımsız gelir üreten şirketler eliyle yönetmeye başladığına dikkat çekilen raporda, bu kaynakların “izlenemediği, denetlenemediği ve hükümetçe kullanılamadığı” kaydediliyor. Raporda, ülkenin yarısına yakınının akut gıda güvenliği tehdidi altında olduğu ifade edilerek, "Büyük Pibor İdare Bölgesi ile Bahr el Ghazal ve Warrap eyaletlerinde marttan bu yana kıtlığa yakın koşulların hüküm sürdüğü" belirtiliyor. 

Uluslararası topluma çağrı

Hükümetin, silahlı güçlerin işlediği hak ihlallerine karşı halkı koruyamadığının altı çizilen raporda, tüm bu gelişmelerin, ülkenin istikrarını tehlikeye attığı belirtiliyor. Raporda son olarak, uluslararası topluma, “büyük ölçekli bir çatışmanın” ortaya çıkmaması için devreye girilmesi çağrısı yapılıyor. 

Son olarak dünya çapında uluslararası örgütlerin Güney Sudan halkı için yaptığı çağrılar dönem dönem devam etse de son 10 yılda yaşanan iç savaşın neden olduğu sonuçlar ile kadın ve çocuklar karşı karşıya kalıyor. 

Editör: Haber Merkezi