HABER MERKEZİ - İran’ın artık eski İran olmayacağını belirten KODAR Eşbaşkanı Fûad Berîtan, “İran halklarıyla birleşip demokrasi mücadelesi temelinde demokratik İran, federe ya da özerk demokratik Kurdistan hedefiyle mücadele geliştirilmelidir” dedi. 

MA'nın haberine göre;  Doğu Kürdistan Özgür ve Demokratik Toplum Kongresi (KODAR) Eşbaşkanı Fûad Berîtan, 16 Eylül’de İran’da başlayan ve halen devam eden protestolar ile rejimin geleceğine ilişkin bir yazı kaleme aldı. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) yayımladığı yazıda, İran’ın artık eski İran olmayacağı belirlemesi yapan Berîtan, “İran halklarıyla birleşip demokrasi mücadelesi temelinde demokratik İran, federe ya da özerk demokratik Kurdistan hedefiyle mücadele geliştirilmelidir” dedi. 

‘İRAN, ESKİ İRAN OLMAYACAK’

İran toplumunun, mevcut rejimden memnun olmadığı gibi 1980 öncesinin İran’ına benzer ya da yeni koşullardaki bir versiyonunu da istemediğini ifade eden Berîtan, “Meşru savunmasız bir mücadele düşünmek, özellikle de Ortadoğu’da kuzuyu kurda teslim etmektir. Bütün mücadeleyi gerillayla sürdürmek, vururum, parçalarım toprak parçası koparırım gibi yaklaşım yerine, meşru savunma gücünün varlığı koşullarında demokratik örgütlenmeyi geliştirerek, İran halklarıyla birleşip demokrasi mücadelesi temelinde demokratik İran, federe ya da özerk demokratik Kurdistan hedefiyle mücadele geliştirilmelidir. Ortadoğu ülkeleri içinde Kurdistan’dan ve Kürt toplum gerçeğinden sonra demokratik değerlere, demokratikleşmeye en yatkın toplum İran toplumudur. KODAR ve PJAK olarak, özgürlük ve demokrasi mücadelemiz, İran’ı demokratikleştirmek isteyenlerin, Kürt sorununu demokratik siyasal temelde çözüp demokratikleşme temelinde demokratik bir İran yaratmak isteyenlerin, İran’daki gelişmelere daha objektif, daha gerçekçi yaklaşması şarttır” dedi. 

KADIN 

Kadın gerçeğinin de İran’da küçümsenemeyeceğini, sorunu eşarp takıp takmamaya bağlamanın Batıcı ve modernist bir yaklaşım olduğuna vurgu yapan Berîtan, “Tabi ki zorla eşarp taktırmak, takmayanlara zoraki taktırmak yanlıştır. Ancak bu gerçekliğe rağmen İran’da kadın, toplum içinde etkilidir. İdari ve ekonomik alanda, hizmet sektöründe kadın çalışanların sayısı oldukça fazladır. İran’daki kadının erkek karşısındaki duruşu, toplum içindeki yeri küçümsenemez. Batılı birçok yazar, siyasetçi bile İran’da yaptığı araştırmalar sonucu, İran’ın anaerkil olduğunu söyleyecek kadar güçlü değerlendirmeler yapmışlardır… İran’da kadın konusunu da ele alırken daha doğru bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Batılılar da İran’da kadının önemli bir potansiyel olduğunu söylüyorlar ama onların İran için de düşündükleri kadın profili, Batı’nın modernist kadınıdır. Modernist ölçüler içindeki kadındır. Bunun da büyük bir yanılgı olduğu açıktır. İran’daki kadın etkili olacaktır, etkisini daha da arttıracaktır ama bu kapitalizmin modernist zihniyetinin belirli kalıplara soktuğu ve model olarak düşündüğü biçimindeki bir kadın olmayacaktır” diye yazdı. 

GENÇLİK

İran’ın çok genç bir nüfuslu bir ülke olduğunu ancak rejimin antidemokratik ve katı uygulamaları nedeniyle sosyal ve kültürel yaşamda etkin olamadıklarını yazan Berîtan, “Bu yönüyle belki de en az kadın kadar toplumda kendini ifade edemeyen bir pozisyonda yaşamaktadır. Bu açıdan gençlik de bir değişim istemektedir. Mevcut durumdan memnun değildir. Son seçimlerde de görüldüğü gibi gençlik potansiyeli çok yüksektir. Bu yönüyle dışarıdan, batı değerlerinden kimi etkilenmeler vardır. Daha doğrusu rejimin baskıcı karakteri gençliği böyle bir eğilime itmektedir. Özentili ve arayış içinde olan bir gençlik vardır. Bunun, batı kültürel değerlerini yaşamaktan çok, rejime karşı baskı ve tepki biçiminde ortaya çıktığını söylemek daha doğru olur. Bunun için de rejimin yumuşaması, demokratikleşmesi, baskıcı karakterini geriletmek açısından bu mücadelenin içinde aktif yerini almaktadır. Bundan sonra da muhalif hareketin en etkin gücü gençlik olacaktır. Bu mücadele inişli çıkışlı olsa da İran değişime uğrayana kadar durmayacaktır” dedi. 

‘İRAN’DA REFORM KAÇINILMAZDIR’

İran’ın artık eski İran olmayacağı belirlemesi yapan Berîtan, yazının devamında şunları sıraladı: “Ama bu ABD’nin, Avrupa’nın beklediği İran da olmayacaktır. Hatta denilebilir ki; Avrupa ve ABD’nin hoşuna gitmeyen bir İran gerçeği ortaya çıkacaktır. Artık günümüzde anti emperyalistlik, anti Amerikancılık ya da dış dünyaya karşı çıkmak Irak ve İran’da görüldüğü gibi bu baskıcı, otoriter rejimlerle, yönetimlerle olmamaktadır. Çünkü bunlar halkın gücünü, desteğini almadıklarından dolayı dışa karşı pozisyonları da zayıftır. Halkın gücünü alan, demokratikleşen, halkla barışık olan, halkın örgütlenmesine dayanan herhangi bir yönetim, ABD’ye karşı da, emperyalizme karşı da dışa karşı da daha rahat karşı koyuşlar gerçekleştirir. Yumuşama, reform ve demokratik adımlarla toplumsal tabanı genişleyen ve topluma örgütlenme ve ifade özgürlüğü tanıyan bir İran, ABD ve Batı karşısında daha güçlü bir pozisyona ulaşacaktır. ABD’nin istediği, iş birlikçi ve ekonomik olarak liberal bir değişimdir. Ancak İran’da böyle bir gelişimden çok, dışa karşı ama belirli düzeyde demokratik açılımları ifade eden reforma uğramış İran olacaktır.”

‘BASKI ALTINDAKİ TOPLUMLARI RAHATLATACAK’

İran’da gelişen bu hareketlenmenin İran’daki iç siyaset açısından önemli bir etkisinin olacağını söyleyen Berîtan, “Bu yönüyle bir defa bu çekişme Kürt halkı başta olmak üzere baskı altında olan toplumları rahatlatacaktır. Mevcut baskıcı rejimin önemli zorluklar ve sıkıntılar yaşadığı açıktır. İran’daki rejim çok sert davranarak bu süreci atlatamaz. İran toplumu öyle çok sertliğe pabuç bırakacak bir toplum da değildir. Tabii ki hareketler ilk başta olduğu gibi sürekli ve yoğun değildir. Gösteriler azalmıştır ama bu rejime karşı muhalefetin zayıfladığı anlamına gelmiyor. Bu biraz da İran toplumunun karakteriyle ilgilidir. Diğer yandan mevcut muhalif kesim de çok sert ve cepheden bir çatışma yürütmeyi uygun görmüyor. Bu bakımdan muhalefet toplumsal kesimleri arkasına alarak, çeşitli mücadele yöntemleriyle kendisini etkin kılmaya çalışacaktır. Zaman muhaliflerin değil, rejim aleyhine çalışmaktadır” belirlemesi yaptı. 

DEMOKRATİK İRAN, ÖZERK YA DA FEDERE KURDİSTAN

KODAR ve PJAK’ın, Kürt sorununun siyasal çözümü, İran’ın demokratikleşmesi biçiminde bir yaklaşım içinde olduğunu yazan Berîtan, “Demokratik İran, federe ya da özerk Kurdistan biçiminde bir politikaya da sahip olabiliriz. Kuşkusuz İran’ın demokratikleşmesi süreci, Kürt halkının özgürleşmesi açısından da önemli imkanlar sunar. Bu yönüyle KODAR, İran toplumunu ve muhalif kesimleri ile ilişki içeresinde olmaya devam edecektir. İran’da kadın öncülüğünde gelişen serhildanlar, Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin hem doğru politika üretme hem de İran’daki siyasal gelişmelere müdahil olma ve söz konusu hareketin içeriğini ve hedeflerini demokratikleşme boyutunda kapsamlılaştırma, derinleştirme potansiyeli ve gücü gösterdi. Kürt Özgürlük Hareketi’nin, Doğu Kurdistan’daki toplumsal desteği küçümsenemez. Esas olarak da Kürt toplumunun demokratik örgütlenmesini sağlamak, bu demokratik örgütleme temelinde İran ve Kurdistan’da demokratikleşmeyi geliştirmek doğru stratejidir.”

‘EN ÖNEMLİ AKTÖR KODAR VE PJAK’TIR’

İran’da gelişen durumlar karşısında seyreden, izleyen durumdan çıkılması gerektiğine işaret eden Berîtan, “Kesinlikle İran’ı demokratikleştirmede en temel güç olacak bir rol üstlenmek için yaratıcı politik taktikler, uygun söylemler, uygun mücadele yöntemlerini bulmak ve bu temelde Kürt sorununa çözüm bulmak çabası içinde olunmalıdır. Şu anda İran, tabii ki mevcut hareketlenmeye etkili mücadele edecek bu toplumsal hareketliliği örgütleyip mücadele gücü haline getirerek rejimi geriletecek aktörlere ihtiyaç duymaktadır. Kuşkusuz bu aktörlerin başında KODAR ve PJAK gelmektedir. KODAR’ın esas aldığı ideolojik ve teorik değerlendirmeler, örgüt ve örgütlenme anlayışı ve mücadele çizgisi, İran’da önemli bir siyasal ve toplumsal aktör olmasına imkan tanımaktadır. Zaten şimdiden KODAR ve PJAK, Doğu Kurdistan üzerinde en etkili olan hareket olarak İran’da bu rolü oynamaya aday ve hazırdır. Genel demokratikleşme talepleri yanında Kurdistan’la ilgili kendi programına uygun talepleri de olacaktır. İran’da her renkten demokratik eğilimli güçlerle mücadelesini ortaklaştırırken, bu mücadelede kendi tarzıyla etkin olma çabası içinde olacaktır” dedi. 

YENİ BİR USLÜP YENİ BİR SÖYLEM

Ya hep ya da hiç mantığıyla bir yerde mücadelenin olamayacağını söyleyen Berîtan, yazısını şöyle bitirdi: “İran koşullarında bu tür mücadelenin imkanları yok demek aslında sağcılıktır; mücadeleden kaçmanın, mücadele içine girmemenin teorisini yapmaktır. Bu yaklaşım mücadeleden kaçmak olduğu gibi sanki bir politikaymış, doğru bir yaklaşımmış gibi kendini kandıran, toplumu kandıran tutumlar da görülmektedir. Bu açıdan bu tür mücadeleyi geliştirmeyen, örgütü geliştirmeyen, Kurdistan’da ve İran’da demokratik siyaseti ve mücadeleyi geliştirmeyen kestirmeci yöntemlerle mücadelesiz bir şeyler elde edilirmiş yaklaşımları çok yanlıştır. İran’da demokratikleşmenin ve Özgürlük Mücadelesinin, İran koşullarında gelişeceğini görerek, yeni bir söylem, yeni bir politikayla, yeni bir üslupla demokratik mücadelenin geliştirilmesi gerekmektedir.”

Editör: Haber Merkezi