İSTANBUL - ABD’nin yeni adresinin Asya Pasifik Bölgesi olduğunu belirten Ortadoğu Uzmanı Musa Özuğurlu, Pasifik'te de Çin ile ABD arasında ciddi bir rekabet olduğunu söyledi. 

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından 2021 yılı sonuna kadar Irak’taki askeri savaş misyonlarını çekeceğine dair Başbakan Mustafa el-Kazımi ile anlaşma imzalamasının yankıları sürüyor. Afganistan’dan çekilmenin ardından harekete geçen Taliban güçleri pek çok bölgeyi ele geçirirken, Irak’ta yerel, bölgesel ve uluslararası güçler arasında nasıl bir denklem kurulacağı, ülkedeki krizin nasıl bir seyir izleyeceği ise merak konusu. ABD, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Ürdün gibi bazı ülkelerden de hava savunma gücünü geri çekmişti. 

ABD’nin Ortadoğu'daki amaçlarını ve olası sonuçlarını değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Musa Özuğurlu, ABD’nin yeni hegemonya mücadelesinin merkezlerinden biri haline gelen Asya Pasifik Bölgesi’ne yöneldiğini ifade etti.

HAKİMİYET SAVAŞI

Özuğurlu, ABD’nin Barack Obama döneminden bu yana mücadele alanının Asya Pasifik Bölgesi’ne kaydırmak isteğini ifade ederek, dünya ekonomisi için motor güç bölgelerinden biri olan Asya Pasifik’te ABD ile Çin arasında ciddi bir rekabet olduğunu söyledi. Çin’in yükselen bir güç olarak ABD açısından ciddi bir tehlike oluşturduğuna işaret eden Özuğurlu, “Çin, Japonya, Tayvan’ın yanı sıra biraz daha geride olmasına rağmen Hindistan da Pasifiğin içinde görülmesi gereken bir ülke. Aynı bölgede Endonezya, Filipinler ve bir takım ülkeler de bu işin için içerisinde. Pasifik’te bir hakimiyet savaşı söz konusu. ABD, Obama döneminden bu yana odak noktasını çevirmek istiyor” diye konuştu.

ASLAN PAYI İÇİN YENİ HEDEF

Obama döneminde başlayan yönelimin Trump döneminde de devam ettiğini belirten Özuğurlu, “Trump meseleyi biraz da Çin ile Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde bir savaş olarak gördü. Gümrük duvarları ile ilgili kararlarını hatırlayalım. Fakat ortada daha geniş, daha stratejik bir mesele var. Koskoca bir bölgeyi ilgilendiren, askeri strateji de dahil olmak üzere daha komplike bir mesele” dedi. Biden, döneminde Obama anlayışına geri dönüldüğüne dikkat çeken Özuğurlu, ABD’nin Ortadoğu’da bir takım taşları yerine oturttuğunu düşündüğünü öte yandan bir takım taşları da asla oturtamayacağını düşünerek bölgeyi pasifize etmeye çalıştığını belirtti. Özuğurlu, ABD’nin bu nedenle Ortadoğu’da gereksiz gördüğü ve gelecekte faydasının olmayacağını düşündüğü yerlerden çekilerek, küresel mücadelede aslan payını kapabileceği Asya Pasifik bölgesine yöneldiği değerlendirmelerinde bulundu.

BÖLGESEL GÜÇ

Ortadoğu’dan çekilme kararlarının toptan bir çekilme olmadığını belirten Özuğurlu, ABD’nin sadece gereksiz, angarya ve gelecek beklentilerini karşılamayacağını düşündüğü yerlerden ve işlerden çekildiğini vurguladı. Özuğurlu, asıl hedefin Asya Pasifik bölgesine kayması nedeniyle ABD’nin Ortadoğu’da sadece vurucu güç bırakmaya çalıştığının altını çizerek, “Irak’taki muharip güçlerini neden çekiyor da sadece eğitmenleri bırakıyor. Yeni askeri konseptte artık sadece kara birlikleriyle ya da yerel birliklerle yetinmiyorlar. Katar’daki El Udeid gibi kocaman bir üssü var. Zaten uluslararası koalisyon hala iş birliğini devam ettiriyor ve dolayısıyla Ortadoğu’daki hava vurucu gücü olduğu gibi yerinde duruyor” diye belirtti.

Irak’tan savaş misyonlarını çekme kararının yanı sıra daha önce Suudi Arabistan’da bulunan askeri üssünü boşaltarak Katar’da bulunan El Udeid Üssü’ne taşıdığını hatırlatan Özuğurlu, öte yandan ABD’nin Türkiye’yle yaşadığı problemlerden dolayı Yunanistan’a, özellikle Dedeağaç bölgesine ağırlık verdiğine dikkat çekti.

KÜRTLERLE İŞBİRLİĞİ

ABD Ortadoğu’dan askerlerin çekmesine karşın gücünün azalmadığına işaret eden Özuğurlu, “El Udeid Üssü orada, çok büyük bir güç. Diğer yandan Rojava bölgesiyle ilişkiler ABD’nin Irak’tan daha verimli bir bölgesel güç ile işbirliği yaptığını gösteriyor. İleride ABD bundan vazgeçer mi, vazgeçmez mi bilmiyorum. Fakat şu ana kadar ortaya koyduğu politika bundan vazgeçmeyeceği yönünde. Kaldı ki çekilme kararı sonrasında yapılan bir takım açıklamalarda  ‘IŞİD’le mücadeleye devam edeceğiz, ya da IŞİD, ABD ve Avrupa için tehlike olmayı sürdürürse tabi ki bunu da gözden geçireceğiz’ gibi ifadeler var. Her an geri dönebileceği sinyalini de vermiş oluyor. Ama bu dönüşün Ortadoğu’ya özel bir dönüş değil de daha çok önem verdiği Rojava bölgesiyle ilgili olabileceğini düşünüyorum. Kürtlerle işbirliği devam ettiği sürece, toptan bir çekilme ya da Ortadoğu’yu boş bırakma gibi bir düşüncenin oturacağını düşünmüyorum” diye anlattı.

ABD’nin genelde Suriye’den özelde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden çekilebilme ihtimalini değerlendiren Özuğurlu, “ABD, Suriye gibi bir alanını boş bırakmak istemez. Çünkü çıktığı anda Rusya’nın gerek Kürtler üzerinde gerek Suriye’de daha etkin bir politika sürdüreceğini biliyor. ABD bundan Rusya’ya böyle bir boşluk imkanı vermez” dedi.

IRAK’TAN ÇEKİLME

ABD’nin varılan anlaşmaya göre yıl sonuna kadar çekilmeyi tamamlayacağı Irak’ta oluşacak boşluk nedeniyle yeni sorunların ortaya çıkacağını dile getiren Özuğurlu, şöyle devam etti: “Çekilme ABD’ye karşı direnecek yerel güçler tarafından farklı değerlendirecektir. Bu yerel güçlerle savaşmak herhangi bir düzenli orduyla savaşmaktan daha zordur. ABD’nin çekilmesinin bir nedeni de yerel güçlerin devam eden saldırıları. Angarya dediğimiz o bölgede ABD’nin anlayışında artık o bölgede durmanın bir anlamı yok. Ama vurucu gücün bir takım üslerde ya da körfezlerde bulunduruyor. Rojava’da üsleri var. Irak’taki bu kararı bazı örgütler kendi zaferleri olarak görüyorlar ve bundan dolayı Suriye’ye yönelebilirler. Bu sefer Rojava bölgesinde ya da genel itibariyle Suriye içinde böyle saldırılardan bahsediyor olabiliriz.”  

RUSYA’NIN ÖNÜ KAPALI

Ortadoğu’da ABD’nin asker çekmesinin Rusya’ya müdahale alanı açıp açmayacağına ilişkin ise Özuğurlu, “ABD aslında Rusya’yı Ortadoğu için çok büyük bir tehlike olarak görmüyor. Şu ülkeleri bir düşünelim; Suudi Arabistan, Birleşmiş Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt gibi ülkelerde, körfez ülkelerinin tamamı ABD ile hareket ediyorlar. Mısır denge politikası sürdürüyor ama hiçbir zaman ABD’yi dışlayacak bir pozisyonda değil. Libya da şuan durum kaotik bir durum var. Ürdün’e, İsrail’e baktığımız zaman tamamen batı yanlısı ülkeler olduğunu görüyoruz. Rusya’nın bu ülkelerle teknik olsun, ekonomik olsun işbirliği söz konusu ama ABD’nin yaptığı tarzda yönetimlerine müdahale edecek,  bunları hegemonyası altına alacak bir pozisyonu yok” ifadelerini kullandı.

TALİBAN MUAMMASI

Özuğurlu, ABD’nin savaş misyonlarını çektiği bir diğer ülke olan Afganistan’da Taliban’ın parçalı ama geniş alanlara hakim olduğunu vurgulayarak, “Afganistan hükümeti güçsüz, Taliban her halükarda burayı ele geçirecek diye bir durum söz konusu değil. Taliban’a yönelik Afgan halkının desteğinin yüzde 20’ye kadar düştüğü gözüküyor. Taliban yönetimi ele geçirse bile sürdüremez. ABD’nin çekilmesi bir boşluk yarattı ama bu Afgan hükümetinin Taliban’a tamamen teslim olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü başka bir takım dinamikler de var. Halk içerisinde Taliban’ın bir karşılığı yok. Dolayısıyla Taliban bu boşluğu değerlendirmiş olacak ama arkasından tamamen Afganistan’a hakim olması durumu söz konusu olmaz bence. Olduğu anda ben bunun sürdürülebilir olacağını sanmadığımı düşünmüyorum” diye konuştu.

MA / İdris Sayılğan

Editör: Haber Merkezi