DÜŞMANA KARŞI ZAFERİ KAZANMIŞ DURUMDAYIZ


Osmanlı, en büyük düşman olarak aydınlanmayı gördüğü için üç yüz yıl sonra matbaayla tanıştı ve tanışınca da artık ipi çekilmişti!
Çünkü dünya Matba sayesinde geçmişi ve geleceği tahlil etmiş, binlerce buluşa imza atmıştı!
Bizimkiler ise sadece her mevsimin güneşine sırtını dönerek duvar diplerinde abdesti nelerin bozup bozmadığını tartışıyorlardı ve ilginçtir o tartışma hala tüm hızıyla devam ediyor!
Osmanlı mirası diye yeni bir devlet kurulduğunda adına hiç alakası olmamakla birlikte “ Cumhuriyet” denildi ve o dönemin başında kitap yazma ve okuma gibi bir heves belirdiyse de bunun tehlikeli bir yol olduğu kanısına varıldı ve yazanlar ya suikastlerle ortadan kaldırıldı, ya da uzun yıllar hapislere tıkıldı!
Evinde kitap olanlar onu en tehlikeli suçmuş gibi saklıyor ve gizli okuyorlardı! Evleri basıldığında da sonuç malumdu!
Şu gün olmuş hala değişen bir şey yok! Arkadaşı almışlar ve basına yansıyan resmine baktım “ çok sayıda yasak ve örgütsel yayın” denilerek benim kitaplarımı da koymuşlar!
Yani melemen tarifi tarzında yazdığım roman, hikaye ve şiir kitapları örgütsel yayın oluyor!
Hal böyle olunca okuduğu ile korkutulan ülkemin vatandaşı kitap okumuyor ve bugün düşen bir habere göre yurdum insanı gün yirmi dört saatte sadece yedi dakika kitap okuyormuş!
Yurdum insanı öyledir!
Faydalı hiç bir işe zaman ayırmaz ve her işi yangından mal kaçırır gibidir!
Giderek katmerleşen bir cehalet iklimine kapılmış gidiyoruz. Vatandaşı kitap okumayan bir ülkenin mafya lideri çıkmış psikoloji ve dünya klasiklerinden dem vuruyor ve okuduğu da belli ki tespitler cuk diye yerine oturuyor!
Kısacası Osmanlı’dan beri en büyük düşmanımız olan kitaba karşı olan savaşı kazandık!
Üstelik bu işi taçlandırarak!
Yirmi birinci asır olmuş, dünyada en çok tutuklu gazeteci, yazar bizde!
Hala “ yasak yayın” diyerek sıradan kitaplar derdest ediliyor!
Yazarken kılı kırk yarıyorsunuz ve kelime avcılığı yapılarak size suç istinadı olarak dönebiliyor!
Kısacası kendimize iyice benzedik ve böyledir orta doğululuk!
Din, iman, ırk...
Bir de bilmeden, her şeyi biliyormuş gibi ukalalık yapmak!