DERSİM-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  Araştırmacı Netice Altun, Kırmançki’nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, “Anadilde eğitim olmadan sadece çocuklarımıza dil öğreterek dili kurtaramayız. Bir nebze ölümünü yavaşlatabiliriz. Bir an önce adilde eğitimin olması gerekiyor” dedi.


JINNEWS'te Rengin Azizoğlu'unun haberine göre; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) daha önce yayımladığı dil raporlarına göre Kırmançki’nin, yok olma tehdidi altında olan diller arasında olduğu ve bu lehçeyi konuşacak insan sayısının giderek azaldığı belirtildi. Milyonlarca insanın anadili olan bu dilin yok olmasının önüne geçmek için dilbilimcilerin çalışmaları ise sürüyor. Araştırmacı Netice Altun, Kürtçe’nin Kirmanci ve Kirmançki lehçelerinin karşı karşıya olduğu tehlikeler konusunda değerlendirmelerde bulundu. Zazaca olarak da bilinen Kırmançki’nin yok olma tehlikesi altında olduğunu hatırlatan Netice, bir an önce bu durumun önünün alınması gerektiğini ifade etti. Yeni nesillerin ana dillerini konuşmadığını söyleyen Netice, “İsimleri Kürtçe olan çocuklar Kürtçe bilmiyor. Bir köye gittiğinizde kendi aralarında Zazaca konuşan çocuklar görmüyorsunuz. Eğer bir dili yalnızca yaşlılar konuşuyorsa o dil tehlikededir. Yaşlılar öldüğünde o dil de gidecek demektir” dedi.


‘Dilimizin kurtarılması için bir statü lazım’


Kürtlerin içerisinde Kırmançki konuşanların Kirmanci konuşanlara göre sayıca az olduğunu kaydeden Netice, bu nedenle, Kırmançki konuşurken, yaşanan sorunlara dikkat çekti. Netice, bu sorunları şu şekilde özetledi: “Birbirimizi anlamamamız Türkçeden devam etmemize ve asimilasyonun hızlanmasına sebep oluyor. Bir diğer sorun da Zazaların kendi aralarında birbirini anlayamama ve dildeki dağınıklık. Bununla ilgili Vate çalışma grubunun standardizasyon çalışmaları var. Bu sayede biraz aşama katledildi. Okullarda belli bir standart versiyonun kullanıldığı ve öğrencilerin birbirini anladığı bir aşamaya gelindi. Onun dışında dilimizin kurtarılması için bir statü lazım. Kürtçenin genel anlamda ve aynı zamanda her iki lehçenin de saygın bir statüye kavuşması lazım. Bununla beraber de anadilde eğitim olması gerekiyor. Anadilde eğitim olmadan sadece çocuklarımıza dil öğreterek dili kurtaramayız, bir nebze ölümünü yavaşlatabiliriz. Anadilde eğitim olmazsa olmazımızdır. Olmadığı takdirde bizim çocuğumuz okula başlayana kadar emekle öğrettiğimiz Kürtçeyi okula gidip bırakmak zorunda kalırsa dominant dil Türkçeye evirilecektir. Daha sonra gençlerin arasındaki dil kullanılamaz hale gelecektir.”


‘Dilimiz bizim beynimizi kontrol etmek için kullanılıyor’


Şehirlerde, köylerde hızla bir Türkçeleşme olduğunu kaydeden Netice, “Asimilasyonun etkisi çok yüksek. Aileler çocuklarına dillerini öğretmeye korkuyor ve çekiniyor. Devletin bu dili kurtarmak için dilin ne kadar güzel olduğunu göstermeli, gerekirse reklamlar yapıp çocukların gözünde bile sahip olduğu güzelliği yansıtmalı. Bunun için örgütlü bir güç lazım. Biz vergiyi bunun için veriyoruz zaten. Başka bir kimlikle başka bir şekilde yaşayalım diye vermiyoruz. Devletler ne için var? Dilbilimci Tove Skutnabb-Kangas diyor ki; ‘Eskiden sömürgeciler insanların sularını, topraklarını ve bedenlerini sömürürlerdi şimdi dil yoluyla insanların beynini etkileyerek bilgisayarlar, teknolojik araçlarla insanları sömürüyorlar.’ Dilimiz bizim beynimizi kontrol etmek için kullanılıyor. TRT Şeş’de dil bir ideoloji çerçevesinde veriliyor. Onu izleyen çocuk bazı şeyleri yanlış ve kötü bir şekilde öğreniyor. Belli bir ideolojiyi veriyor çünkü. Belki de Kürtçe konuşularak Kürtçenin ne kadar kötü bir dil olduğu öğretiliyor. Orada Kürtçe yalnızca bir araçtır. Biz bunu istemiyoruz. Dilimiz kültürümüzün bir parçasıdır ve yaşamımızı o şekilde sürdürmek istiyoruz. Biz onu bir devlet alsın ve kendi ideolojisini bize karşı kullansın, kültürümüzü yok ederek bize versin istemiyoruz. O zaman Kürtçe ile Türkçenin ne farkı kalır” ifadelerini kullandı.


‘Bu dil benim halkımla, kültürümle bağımdır’


Devletlerden bağımsız olarak dili yaşatma çabasını da sivil bir direniş olarak gördüğünü dile getiren Netice, kendimizle savaşmamız gerektiğini vurguladı. Netice, şunları dile getirdi: “Türkçe bir roman okumak yerine çok zorlansak da uzun zamanımızı da alsa kendi dilimizde bir roman okumaya çalışmalıyız. Çocuklarımızla muhakkak çocukların tüm dil kaydırmalarına rağmen onlarla kendi dillerinde konuşmalıyız. Bunlar bireysel çabalardır ve bir yere kadar işe yarar. Kürtçeyi günlük yaşama katmanın da dili kurtarmakta ciddi etkisi var. Kürt belediyelerin farkında olarak, bilerek, farklı yerlerden de esinlenerek yaptıkları Kürtçe tabelaların, uyarı işaretlerinin, kurum isimlerinin vb dile kazanımları vardı. Ben çocuğuma Kirmançki öğreterek onun bu dili sadece evde kullanmasını istemiyorum. Okulda, hastanede ve her yerde bu dili kullanmasını istiyorum. Bu dil benim halkımla, kültürümle bağımdır, çocuğumun kendisi gibi çocuklarla kurduğu bağdır. Bizim dilimiz okumamışların, bir şeyi bilmeyenlerin konuştuğu bir dil değil. Eğitimli, kendini ifade edebilenlerin de dili aynı zamanda. Çocuk bunu görürse kendi dilinin ne kadar prestijli olduğunu anlayacak ve ona göre davranacak” dedi.


‘Çocuklar aynı anda birden fazla dil öğrenebilir’


Diller noktasında dünyada sunulan çözüm önerilerini de paylaşan Netice, “İngilizceyi ikinci dil olarak kabul etmek yerine komşu halklarımızın dillerini ikinci dil olarak kabul etmeliyiz. Yani bizim komşu halkımız Araplar o zaman Arapça ikinci İngilizce üçüncü dil olmalı. O şekilde çocuklara eğitim verilmeli. Çünkü bütün diller kıymetlidir ve öğrenilmesi gerekir. Böylece bütün diller birlikte kardeşçe yaşayabilir. Dünyada şöyle bir sistem daha var. Fransız baba ile İngiliz bir anne çocuklarına ikisi de kendi dillerini öğretmek istiyor. Kendi aralarında hangi dille konuşurlarsa konuşsunlar çocuklarıyla sahip oldukları dille konuşuyorlar. Başka bir dilde bir bakıcı alıp Almanca öğretiyorlar aynı zamanda. Çocuk diyor ki bu bakıcının dili Almancadır, anneminki Fransızca, babamınki İngilizce. Her bir bireyi o şekilde kodlayıp dilleri öyle öğreniyor. Üç dili de aynı anda öğrenebilir. Dünyada velilerin devletten bağımsız çocuklarına dil öğretme yöntemi bu. Ben çocuğumla başka dillere geçmeden Kirmançki konuşursam çocuğum konuştuğum dili kodlayıp benimle başka bir dilde konuşmuyor. Ben şimdi çocuğuma Türkçe bir soru sorduğumda benimle Türkçe konuşmuyor çünkü dalga geçtiğimizi zannediyor. Benim onunla iletişime geçtiğim dil o değil başka bir dil” diye belirtti.


‘Anadilde eğitim en temel insan hakkıdır’


Netice son olarak şunları kaydetti: “Bir araştırmacı olarak yazı yazmaya, okumaya, çocuğuma öğretmeye, yaşamda kullanmaya, bu standardizasyon çalışmalarında yer almaya çalışıyorum. Dille ilgili kurslar açıldığında bilmeme rağmen daha iyi olmak için kursa gittim.  Yaşamımı dille sürdürmeye çalışıyorum. Yalnızca karşıdaki insanın benim dilimi bilmediğini düşündüğüm zaman Türkçe ve İngilizce konuşuyorum. Ben normalde istiyorum ki etrafımdaki herkes Kürtçe konuşsun. Kesinlikle ve kesinlikle bir an önce anadilde eğitim olması gerekiyor. Bunun için savaşılması ve mücadele edilmesi gereksizdir. Bu en temel insan hakkıdır. Dünyadaki her birey bunu hak eder. Çocuğum benim dilimde eğitim görsün diye mücadele etmek zorunda olmamalıyım.”
Editör: Haber Merkezi