BATMAN- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ SÖYLEŞİ; Batman Eğitim Sen Şube başkanı Nureddin ŞİMŞEK Gazeteci Hamza ÖZKAN’ a Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi, sınavlar ve uzakta eğitimi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. EĞİTİM-SEN  bilimsel eğitim mücadelesi uygulamasıyla sadece Türkiye’de değil, dünyada örnek olmuş sendikalardan biridir.

 

BATMAN- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ SÖYLEŞİ; Batman Eğitim Sen Şube başkanı Nureddin ŞİMŞEK Gazeteci Hamza ÖZKAN’ a Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi, sınavlar ve uzakta eğitimi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. EĞİTİM-SEN  bilimsel eğitim mücadelesi uygulamasıyla sadece Türkiye’de değil, dünyada örnek olmuş sendikalardan biridir. "2020 yılının ilk günlerinden bu yana yaşanan Covid-19 salgın süreci, tüm dünyada etkisini gösterdiği gibi, ülkemizde de buna bağlı olarak birçok gelişmenin yaşanmasına ve bu bağlamda önlemler alınmasına neden olmuştur. Bu süreçten eğitim sistemimiz de pek çok farklı açıdan etkilenmiştir. Malumunuz örgün eğitimde yerini FATİH projesi kapsamında 2012 yılında geliştirilen EBA (Eğitim Biliğim Ağı) destekli uzaktan eğitim almıştır. Beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan bu değişiklikler pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Peki eğitim sistemimiz Covid-19 salgınından önce nasıldı?  diye belirten Şimşek, "AKP iktidarı 18 yılda  Eğitimde Dönüşüm adı adlında inanılmaz tahribatlar yaptı. Bu Tahribatlar dört ana başlık altında sıralanabilir. AKP iktidarının dönüşüm dediklerine bizler tahribat diyoruz. Çünkü dönüşüm olsaydı ,Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer almazdı. Bu tahribatları 4 ana başlık altında sıralayabiliriz dedi. Şimşek’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle;



ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Nureddin Şimşek herkes Batman Eğitim-Sen Şube Başkanı olarak tanıyor ama biz, bir de sizden dinlemek istiyoruz. Nureddin Şimşek Kimdir, hayata nasıl bakıyor, kendisini hayatın neresinde görüyor?

Nureddin ŞİMŞEK:  Nureddin Şimşek Eğitim emekçisidir,İnsan Hakları savunucusudur.,Sendikacıdır.her şeyden önce de Babadır.Demokrat duruşundan dolayı Şimdiye kadar dört defa  müdürlükten alınmış,sürgün edilmiş ancak Hak-Hukuk-adalet mücadelesinden asla geri kalmamış,Bu yolda yılmadan 26 yıldır mücadelesini sürdürmüş bir Biyoloji Öğretmendir.Geçen Dönem Batman Eğitim Sen Şube Hukuk Sekreteri ve KESK Genel  Meclisi Üyesi görevlerinde bulundum Ancak .Mart Ayında yapılan Eğitim Sen’in  11.Olağan Kongresi ile Eğitim Sen Batman şube Başkanlığına görevini devraldım.Ancak Her dönem bir Eğitim Sen aktivist ve çalışanı olmaktan gurur duyduğumu belirtmek isterim.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Eğitim sisteminin genel sorunları nelerdir? Pandemi süreci eğitimi nasıl etkilemiştir?

Nureddin ŞİMŞEK:  2020 yılının ilk günlerinden bu yana yaşanan Covid-19 salgın süreci, tüm dünyada etkisini gösterdiği gibi, ülkemizde de buna bağlı olarak birçok gelişmenin yaşanmasına ve bu bağlamda önlemler alınmasına neden olmuştur. Bu süreçten eğitim sistemimiz de pek çok farklı açıdan etkilenmiştir. Malumunuz örgün eğitimde yerini FATİH projesi kapsamında 2012 yılında geliştirilen EBA (Eğitim Biliğim Ağı) destekli uzaktan eğitim almıştır. Beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan bu değişiklikler pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Peki eğitim sistemimiz Covid-19 salgınından önce nasıldı? Üniversite sınavını kazanan ilk 1000 öğrencinin %70’inin yaşamsal becerilere sahip olmadığı bu zamana kadar göz önünde bulundurulmamıştır. İlkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki eğitim müfredatları maalesef çocuğun bahsettiğimiz bu becerilerini geliştiren, çocuğu düşündüren, sorgulatan bir yapıda değildi. Eğitim sistemi, yaparak yaşayarak sonuca ulaşabilme yeterliğine sahip, bilgiye ulaşma yöntemlerini bilen, bilişim ve teknolojiyi bu doğrultuda verimli kullanabilen, okuyan, el becerileri gelişmiş, spor ve sanatı yaşamının bir parçası haline getiren bir birey profili ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmemişti. Aksine ezberci ve hazıra alıştıran müfredatlar, çocukların düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, yeteneklerinin ve yeterliklerinin farkında olmayan, toplumsal ve evrensel değerlerden uzak, ortak yaşam becerileri edinmemiş, bireyci kişiler olarak yetişmesine neden oluyordu. Dolayısıyla bugün, örgün eğitim dönemlerinde yaşanan aksaklıkları görmezden gelerek uzaktan eğitim eleştirisi yapmak sorunun kaynağına inmeyen, yüzeysel bir yaklaşım olacaktır. Örgün eğitime ara verilmesiyle birlikte MEB,Mart ayı itibarıyla uzaktan eğitim yoluyla eğitim-öğretim faaliyetlerini EBA üzerinden yürütmeye başladı.Ancak EBA uygulamasının kullanılma(ma)sı ile birlikte Eğitime dair birçok sorunun daha ortaya çıktığını belirtmek isteriz..

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Buradan yola çıkarak EBA ve uzaktan eğitim sürecinde karşılaşılan sorunları maddeler halinde nasıl sıralayabiliriz?

Nureddin ŞİMŞEK: AKP iktidarı 18 yılda  Eğitimde Dönüşüm adı adlında inanılmaz tahribatlar yaptı. Bu Tahribatlar dört ana başlık altında sıralanabilir. AKP iktidarının dönüşüm dediklerine bizler tahribat diyoruz. Çünkü dönüşüm olsaydı, Türkiye 38 OECD üyesi ülke arasında, 35. sırada yer almazdı.Bu tahribatları 4 ana başlık altında sıralayabiliriz.Bunlar;1-

1-Eğitime Erişimde Yaşanan  Tahribatlar,

(Eğitimin piyasalaşması ve ticarileştirilmesine yönelik adımlar ve pratik uygulamalar…)

 2-Eğitimin İçeriğinde Yaşanan Tahribatlar,

(Eğitimin içeriğinin dinselleşmesi, öğretim programlarının farklılıkları yok sayarak “tekçi” olması, müfredatta ırkçı, gerici ve cins ayrımcı öğelerin varlığını arttırması…)

3-Eğitim Yönetiminde Yaşanan tahribatlar,

  (MEB’in örgütsel ve yönetsel yapısının değişerek şirketleşmesi, okullarda siyasal-sendikal kadrolaşma…)

4-Eğitim İstihdamında Yaşanan Tahribatlar,

(Esneklik, Güvencesizlik, Angarya, Rotasyon uygulamaları vb)

Bunların her biri başlı başına bir Akademik çalışma alanıdır.Siyasi iktidar istediği insan profilini oluşturmak adına Eğitim Öğretim alanını Parti siyasetinin arka bahçesi olarak kullandı.Onların deyimi ile ‘dindar ve kindar’ bir nesil yetiştirme çabası ile bu ülkenin Eğitimini temeline adeta dinamit soktular.Eğitim öğretim alanında bu kadar tahribat yapmasına rağmen istediği değişim ve dönüşü sağlayamadığını söyleyebilirim Tabi ki bu geriye doğru gidişatın yani  tersine evrimin önündeki en büyük engel Eğitim Sen li öğretmenler olmuştur.Bu yüzden iktidar 15 Temmuzu Darbe girişimi sonrası FETÖ mensupları ile birlikte  Eğitim Sen’li Öğretmenleri hedef tahtasına oturtulmasının bir nedeni de budur.İktidarın Ensar,Menzil ,İlim Yayma cemiyetleri gibi dinci ve gerici cemaat ve tarikatlar  ile yaptığı protokollerin hayata geçmesinin önlenmesinde Hep Eğitim Sen’in vermiş olduğu mücadele etkili olmuştur. Bu bilgileri verdikten sonra sorunuza cevap verecek olursak. EBA ve Uzaktan Eğitim ile birlikte yaşanan sorunları şu şekilde sıralayabiliriz.

1-Öğrencilerin uzaktan eğitime katılabilmesi için gerekli olan teknik donanıma erişim olanakları göz ardı edilmiştir. Bilgisayar, tablet, internet erişimi gibi teknik olanaklara sahip olmayan öğrenciler, uzaktan eğitim sürecine aktif olarak katılamamıştır. Bu hususta istatistikler ortadadır. EBA’nın teknik altyapısının yetersizliği nedeniyle öğretmenler ve öğrenciler EBA’ya giremediği gibi .EBA TV’yi de çok etkin kullanamadı.Bölgemizde ve ilimizde Öğrencilerin çoğu Sosyo-Ekonomik olarak Fakir yada orta halli ailelerin çocukları.kalabalık evlerde bir çok kişi aynı odada kalıyor ve TV de o herkesin oturduğu odada kalmaktadır..Herkes bir başka Program izlemek ister.hele evde küçük çocuk de varsa büsbütün TV izlenme imkanı kalmıyor.İnternet desen maalesef evde oda yok.Somut bir örnek vereyim.Sınıf öğretmenliğini yaptığım sınıfta, öğrencilerimize zaman zaman ulaşmak ve yayımlanan yazılar ve duyurular hakkında bilgilendirmek üzere kendilerini arardık.Ayrıca bu yazıları öğrencinin EBA sayfasına da atardık.Bir gün aradığım öğrencimin babası telefonu açtı.Duruma dair bilgilendirme yaptım.Teşekkür ettikten sonra evde çocuğunun ancak kendileri evde olduğunda İnternete girebildiğini.Tek Android telefonun kendisindeki telefon olduğunu söyledi.Kendisinin de tarlada mısır suladığını belirterek.Akşam küçük çocuklar izin verirse telefonu kıza vereceğini söyledi. Bundan dolayı canlı dersler aksadı. yapılan derslere yeterli katılım sağlamadığı istatistiki verilerle de ortadadır. EBA ve Uzaktan eğitimden verim alınamamıştır. Yine kendimden bir Örnek vereyim. Öğretmenliğini yaptığım okulda girdiğim saatlerde sınıflar düzeyinde giren öğrenci sayısı 3’ü 5’i geçmemiştir.EBA Üzerinden öğrencilere gönderilen sorular,ödevler yapılmamış,çözümleri yapıp geri dönüş yapan öğrenci nerede ise yok.Bu tablo sadece görev yaptığım okulda değil,diğer okullarda da aynıdır.Özel okullarda okuyan öğrenciler yada durumu iyi olan öğrenciler bu süreçte de eğitime erişimde pek zorlanmamış ama Fakir aile çocukları bu imkandan yeterince yararlanamamıştır.Bundan dolayı uzaktan eğitimden tüm öğrenciler eşit düzeyde yararlanamamıştır ve buda öğrencilerin eğitimde Eşitlik ve Fırsat eşitliğini de ortadan kardıran bir durumda ortaya çıkarmıştır.

2-EBA 2012’den bugüne, gerek teknik anlamda gerek içerik olarak yeterince geliştirilmemiştir. Sekiz yıldır var olan ancak kullanımı son derece kısıtlı olan, yeterli doküman barındırmayan EBA’daki eksikler ve problemler, yaşadığımız bu Covid-19 salgın sürecinde gözle görünür hale gelmiştir. Özellikle Mesleki ve Teknik Anadolu liseleri kapsamında okutulan meslek derslerine dair hiçbir içeriğin bulunmaması büyük bir eksiklikti.

3-Bilgisayar ve televizyonun başından ayrılmayan çocuk ve gençlerde dijital bağımlılığa yatkınlığın gözlemlendiği bilinen bir gerçekliktir. Eğitimin, bilgisayar ve televizyon üzerinden ilerlemesi çocukların ve gençlerin dijital bağımlılığa olan yatkınlığını tetiklemiştir. Bununla birlikte internet kullanımı artan ve bilgisayar başında saatlerini harcayan gelişme çağındaki öğrencilerimizin siber zorbalığa da maruz kaldığını Psikologlar belirtmiştir Bu durumda öğrencilerimizin psikolojisinin olumsuz etkilenmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır.

4-Uzaktan eğitim çocuklarımızı yalnızca psikolojik olarak değil bedensel sağlıkları açısından da olumsuz etki yapacak niteliktedir. Uzun süre TV veya Bilgisayar başında kalan Çocuklar bir müddet sonra duruş ve görme bozuklukları, obezite gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacakları kaçınılmazdır.

5-EBA’ya giren öğretmenlerin puan alması öğretmenler arasında rekabete neden olmuştur. İl, ilçe ve okul müdürlüklerince öğretmenlere yapılan dayatmalar neticesinde öğretmenlerin EBA’ya girip puan toplamak veya amirlerinin isteklerini yerine getirmek amacıyla zaman zaman gereksiz de olsa paylaşımlar yaptığı tarafımızca gözlemlenmiştir. Bu durumların öğretmenlik mesleğinin itibarını zedelediği, öğretmenleri meslektaşlarıyla karşı karşıya getirdiği, gereksiz paylaşımların EBA ortamında ve öğrencilerin zihinlerinde bilgi kirliliğine neden olduğu açıktır.Bazı Veliler Öğretmenlerin çocuklara fazla ve gereksiz bilgi aktarımını olumlu görürken,bu uygulamanın yarattığı uygulamanın olumsuz etkilerinin bilincinde olan öğretmenler ise EBA üzerinde fazla bilgi yüklemesini gerekli görmediler.Bu durum Veli ile Öğretmenler arasında sorunların yaşanmasına sebebiyet verdi.öğretmen ile velinin karşı karşıya gelmesi ve aksaklıkların sorumluğunun öğretmene yüklenmesi öğretmenlik meslek itibarının yara almasına da yol açtığını belirtmek isterim..

6-Esnek çalışma koşulları ,öğretmenlik mesleği için mesai kavramını bitirmekte, öğretmeni yedi gün yirmi dört saat işbaşında tutacak koşulları ortaya çıkarmaktadır. Gece yarısı gelen mesajlar, uyku vaktinde gelen talep ve istekler öğretmenin mesleki anlamda yıpranmasına neden olmuştur.

7-Covid-19 salgın koşullarının işsizliği ve dolayısıyla aile içi şiddeti de beraberinde getirdiği basın yayın organlarında çokça yazıldı. Ekonomik sorunlar ve aile içi şiddet çokça görünür olmaya başlandı ve çocuğun ev içinde fazlaca kalması ve bu durumu daha fazla izleme imkânını buldu. Bu da evdeki çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkiledi, çocuğun eğitim motivasyonunu düşürdü ve onu eğitim sürecinden uzaklaştırmıştır.

8-EBA’da yapılan canlı derslerin kayıt altına alınması hem hukuki hem de etik açıdan doğru olmayıp kişilik hakları, özel hayatın gizliliği gibi temel anayasal hakları ihlal niteliği taşımaktadır.

  ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Bütün bu sorunların üstesinden gelebilmek için yıllardır Eğitim-Öğretim hizmeti veren bir Öğretmen ve Bu alanda her zaman söyleyecek sözü ve ilkeleri olan, Projeleri olan Bir Sendikanın başkanı olarak Çözüm önerileriniz var mıdır? Varsa nelerdir?

Nureddin ŞİMŞEK: Elbette çözüm önerilerimizi de vardı.Eğitim Sen Genel Merkez düzeyinde eğitime dair ülke geneli sorunları tespit ederek her gün Eğitim Günlükleri yayınlardı.Bu eğitim Günlüklerinde sadece sorunları tespit etmekle kalmadı aynı şekilde bunlara dair çözümleri de sundu.19 Mart-19 Haziran 2020 Tarihleri arasında 61 tane Eğitim Günlüğü yayımladı.Bu Eğitim Günlüklerinde.Sıraladığımız talepleri bir kez daha sizlerin vasıtasıyla Kamuoyunun bilgisine sunmak isterim.

https://egitimsen.org.tr/salgin-doneminde-egitim-egitim-gunlukleri-19-mart-19-haziran-2020/

Görüldüğü üzere bü ülkedeki eğitime dair her sorun tarafımızca tespit edilmiş ve çözümlerimiz de sunulmuştur. En son Öğretmenlerin Seminer dönemi ile ilgili çalışmaların EBA üzeri yapılması hususunda sendikamız Eğitim Sen’in çabasını eğitim Emekçilerin takdirine sunuyorum

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Pekli biraz daha somutlaştırırsak bu sorunları ve özele indirgersek, Batmana Dair ne demek istersiniz?

 Nureddin ŞİMŞEK:  1-Tüm öğrenci, öğretmen ve velilere gerekli bilişim olanakları ve teknolojik donanım sağlanmalıydı

2- EBA geliştirilmeli, ders içerikleri zenginleştirilmeli,Bu hususta İl MEM son dönemlerde içerik oluşturma hususunda bazı çalışmalar yaptıysa da bu konuda geç kalmıştır.Ama içerik oluşturma çabası olumdur. EBA’nın kullanımı ve ulaşım kolaylaştırılmalıdır.

3-Uzaktan eğitim yalnızca hayat bilgisi, matematik, tarih, edebiyat gibi temel derslerden ibaret olmamalı, öğrenciyi güzel sanatlara yönlendirmek için resim, müzik vb. sanat dersleri ve spor yapmayı alışkanlık haline getirmek için beden eğitimi dersleri eklenmeli, öğrencilerin el becerilerini geliştirecek etkinliklerin planlaması yapılmalı, çocukların bedensel sağlıklarını koruyacak temel bilgiler (beslenme, güneş ışınlarından yararlanma vb.) eğitime dahil edilmelidir. Bu yeterlikler çocuğu bağımlılıklardan uzak tutacak, yaşama hazırlayacak ve eğitimi istendik noktaya taşıyacaktır.

4-’EBA Puan Sistemi’ ilerde yıllardır iktidarın getirmek istediği ‘performans Sistemi’ için bir basamak olarak kullanılacağı ve bu vesile ile bu konun tekrar Eğitim Gündemine taşınacağı Tüm Eğitim Emekçilerin kaygısını oluşturmaktadır. Öğretmenlik Mesleğinde ‘performans sistemi’ kabul edilemez. Bun yerine öğretmenleri rekabete değil dayanışmaya teşvik edilecek düzenlemelere ihtiyaç vardır.

5-İl, ilçe ve okul müdürlüklerinin keyfi uygulamaları, okul Müdürlerinin belirli belirsiz Eğitim Emekçilerinin cep telefonlarına attığı ‘TALİMATIMDIR’ şeklindeki uygulamalar Eğitim emekçisi Öğretmenleri üzmüştür.Çalışma performanslarını olumsuz etkilemiştir.



ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Tamda bu noktada şunu sormak isterim. Bir Okul Müdürünün ’TALİMATIMDIR’ diye öğretmenlerine gönderdiği bir yazı günlerce kamuoyunu meşgul etmişti. Bunun münferit bir olay olmadığı sonraki günlerde Sosyal medyada, yerel basında çokça dillendirildi. Bunu neye bağlıyorsunuz?

 Nureddin ŞİMŞEK:  Okul Müdürlerinin birçoğu ‘Bilimsel Yönetim ‘ ilkelerinden uzak bir şekilde okulları yönetmektedir. Okulu kendi şirketi sanmakta, Öğretmenleri ve diğer eğitim Emekçilerini de kendi çalışanı olarak görmektedirler..Bunun sebebi Yönetimde ‘LİYAKAT’ değil ’SADAKAT’ın esas alınmasıdır.Malumunuz MEB’in, 2014 yılında Teşkilatın Yapısında değişikliğe giderek, Sayıları 76 bini bulan eğitim yöneticilerinin  görevlerini değiştirmesi,üst düzey yöneticilerinin  ve görevlerinde 4 yılını dolduran okul müdürlerinin görevlerine son vermesi sonucu, beraberinde ciddi bir kadrolaşmayı de getirmiştir.Bu değişiklik sözüm ona FETÖ/PDY ile mücadele için yapılmıştı.Ancak Batman Özeline baktığımızda bu değişikli FETÖ ile mücadele için değil, Eğitim Sen üyesi Okul müdürlerinin tasfiyesi için kullanıldığı herkesin malumudur.o dönem Batmanda Eğitim Sen üyesi 46 Seçkim eğitim Yöneticisi bu Kanun değişikliği çerçevesinde Okul müdürlüğünden alındı.Ancak FETÖ’cu olduğu iddiası iddiasıyla okul yöneticiliğinden alınan bir tek okul yöneticisi yoktur. Okul Müdürlüğünden alınan Bazı eğitim Yöneticileri bu haksızlığa karşı açılan onlarca dava, ve kazanılan mahkeme kararları gereği gibi uygulanmadı.En son geri iade edilen 5-6 Eğitim yöneticisi daha önce görev yaptıkları okullara değil ,ilimizin en ücra yerlerindeki okullara adeta sürgün edildi.Buna rağmen,bir süre sonra buradaki okul yöneticilikleri de 29 Aralık 2016 Tarihinde katıldıkları ’Sendikal Faaliyet kapsamında 1 Gün Hizmet Üretmeme’ etkinliği gerekçe gösterilerek iptal edildi.Oysa Anayasa Mahkemesi yakın zamanda verdiği bir kararda KHK ile İhraç olmuş olsa dahi, geri dönmüş olanların bile eski makamlarına atanması gerektiğe hükmetmiştir.Ama FETÖ mensubiyetinden dolayı açığa alınmış bazı kişilerin şu an bile ilimizde okul müdürlüğü yapmaya devam etmektedir.Bu durumu da kamuoyun bilgisine sunuyorum ‘Fetö ile mücadele ediyoruz’ diyenlerin bu konudaki samimiyetsizliklerini görmek açısından bunu anlatmak istedim.

Batman Valiliği Eğitim Sen’in büyümesini önlemek, üyelerin iradesini kırmak ve yandaş Eğitim Bir Sen’e örgütleme alanı açmak adına 29 Aralık grevini adeta bizlere yönelik operasyon gerekçesi yapıldı. Binin üzerinde arkadaşımızın açığa alınması,6 arkadaşın sürgün edilmesi, yüzlerce üyemize Maaş kesim cezası ve ‘1 yıl Kademe ilerlemesinin durdurulması’( Bu cezaların tamamı yargıda iptal edildi).42 üyemizin ihraç edilmesi 15 Temmuzdan sonra Sendikamızın Batmanda karşılaştığı haksızlıklardan bazılardır. Yani Milli Eğitim’in yaklaşımı 'FETÖ bahane, hesaplarına gelmeyeni tasfiye etme şahane' anlayışı olmuştur. Bu keyfi uygulamalar neticesinde ilimiz Türkiye Geneli Merkezi sınavlarda her geçen biraz daha gerilere düşürmektedir. Ben bu hususta İl Milli Eğitim Müdürünün büyük siyasi bakılar ile karşı karşı olduğunu, bu Hukuk tanımaz uygulamaların da bundan kaynaklandığını tahmin ediyorum Bu yaklaşım eğitimin gerilemesinden başka bir şeye yaramıyor. Ama ne yazıktır ki eğitim kimsenin de umurunda değildir.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Yandaş Sendikanın Eğitim Kurumu Yöneticiliklerini örgütlemelerinin aracı olarak kullandığını söylüyorsunuz. Ayrıca Öğretmenlerin Mülakat ile atamaları ve Güvenlik soruşturmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuyu biraz daha açar mısın?

 Nureddin ŞİMŞEK: 2016 yılında öğretmen atamalarına getirilen mülakat şartı nedeniyle,öğretmen atamalarına gölge düşürmüştür.15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen KHK’lerle görevinden alınanların yakını olan öğretmen adayları dahi mülakatta sistemin dışına itildi. Mülakatta düşük puan verilerek tercih hakları ellerinden alınan adaylar tekrar elendi.Güvenlik soruşturmaları gerekçesi ile atandığı halde binlerce Öğretmen göreve başlatılmadı.Bu büyük bir zulümdür.Anayasa Mahkemesi Güvenlik Soruşturması ve Arşiv kaydı araştırmasını iptal etmesine rağmen bu aralar AKP-MHP iltidarı tekrar bu uygulamaları geri getirme çabasındadır.Mülakat sübjektif bir değerlendirme biçimi olup,atamalarda asla bir kriter olarak kullanılmamalıdır.Mülakat ile KPSS de Türkiye dereceleri elde eden kişiler bile tasfiye ediliyor.Bu ülkeyi birileri babalarının çiftliği gibi kullanma hakkını kendisinde görüyor ama buna izin vermiyeceğız.

Eğitim Kurumu Yöneticilikler için ;Okul müdür ve Müdür yardımcıları yazılı sınavın yanı sıra birde buna ek olarak mülakatla alacakları puan üzerinde yapılacak bir değerlendirme ile atanmaktadırlar.Yazılı sınavın objektifliğinden kuşku yok ama mülakatta siyasi güç ,sendikal taraftarlık ,kişiye yakınlık gibi liyakatten tamamen uzak atamalara şahit olunmaktayız .Örneğin Batmanda Eğitim Üyesi olduklarını bilmeden Mülakatta yüksek puan verdikleri öğretmenlerin puanları sonradan Pardon denilerek düşürülmüş ve Okul Yöneticisi olarak görevlendirilmeleri engellenmiştir..Bu tam bir ibretlik vakadır.Ülkenin hiç bir yerinde böyle bir uygulama yoktur. Dolayısıyla yöneticilikte hiç tecrübe yaşamayan kişiler  'Liyakat' ten ziyade malum Sendikanın üyeliği şartına ve 'sadakatine' bağlılık kriteri çerçevesinde Okul idarecisi yapılmakta, Bu tecrübesiz kişiler karmaşık okul yapısı ile karşı karşıya getirmekte ve okulun bir çok öznesi ve nesnesi ile okul müdürü çatışma yaşamaktadır.Buda beraberinde başarısızlığı getirmektedir.Yandaş Sendika Ulufe dağıtır gibi Okul Müdürlüklerini ve Müdür yardımcılıkları dağıtmaktadır.Bu da uzun vadede eğitim Öğretimi içinden çıkmaz bir kaosa sürükleyecektir.

Maalesef Türkiye’de bilimsel bir temele dayalı eğitim yöneticisi yetiştirme politikası hala geliştirilememiştir. MEB’in yönetici atama konusunda uzun soluklu ve sağlıklı adımlar atabilmesi için yönetici yetiştirme, seçme, istihdam etme ve geliştirme hususlarını birlikte ele alması gerekmektedir. Çünkü iyi öğretmenler için öncelikle iyi yöneticilerin olması lazımdır. Bunlar yapılırsa Eğitimde Başarı de kendiliğinden gelecektir. Ancak Şu An Eğitim Yöneticiliğini görünmeyen Tek kriteri yandaş Sendika üyesi olmaktır. Kişilerin başarısı Malum Sendikaya kazandırdığı üye sayısı ile doğrudan ilişkilidir.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: İktidarın Öğretmenlere bakış açısını özetler misin? Bu Konuda Öğretmenlik Mesleğinin itibarının korunması için görüş ve Önerileriniz nelerdir?

Nureddin ŞİMŞEK: Bu konu ile ilgili çok şey söylenebilir. Ben Sadece birkaç örnek bereyim gerisini öğretmenlerin takdirine bırakacağım.

Eğitimde Dönüşümün Mimarı Ömer Dinçer’in öğretmenlerin hafızasında kalan birkaç sözünü hatırlatmak isterim. “ Bizler öğretmen olma hayaliyle eğer vaktimizi kaybedeceksek, bu hayalin ihtimali düşük görünüyor… Özetle şunu söylemek lazım: kamuyu istihdam alanı olarak görmekten topyekün vazgeçmeliyiz… Ben öğretmen adaylarına şunu tavsiye ediyorum. Özel sektörde de çok geniş çalışma alanı var evet oraya bakalım.” (1 Kasım 2012, CNN Türk)

“İnanın, dünya öylesine değişmeye başladı ki bakın şu anda pek çok ülke bir çalışanının 30 yıllık veya 40 yıllık çalışma süresi içerisinde en az 10 kez iş değiştirebileceği, 11 kez iş değiştirebileceği ve yine bu kadar süre içerisinde 4 kez meslek değiştirebileceği bir alt yapı için çalışıyor. Ama biz hala üniversiteden bir adamı mezun etmeyi, sonra da onu devlette memur yapmayı veya öğretmen yapmayı ve ömrünün sonuna kadar o işte çalışmayı hayal eden bir toplumsak, dünyayla bizim aramızda çok ciddi bir mesafe açıldı demektir.” (30 Ocak 2012, CNN Türk, Enine Boyuna Programı)

“…Maalesef bizim ülkemizde özel sektörün genel eğitim içerisindeki payı çok düşük. … O yüzden bizim de özel sektörün eğitime girmesi konusunda ciddi teşviklerimiz olacak hazırlıkları bitmek üzere…” (15 Mart 2012, A Haber)

Yine bu konuda AKP'li Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan: 25 Mayıs 2012 Tarihinde yaptığı bir konuşmada Öğretmen maaşları memura haksızlık diyerek. Öğretmenlere bakışı net bir şekilde dile getirmiştir. Bu konuşmada; "Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili 20 gün. haksızlık değil mi?"(25 Mayıs 2012 )

Bu bakış açısına göre Öğretmenlik, “oturduğu yerden para kazanan” bir meslek olarak algılandığı ortada.Bu yaklaşım Öğretmenlik Mesleğine ciddi zarar vermekte,Mesleki itibarını ve onurunu kırmaktadır.öğretmenlere yönelik şiddet ve saldırıların da kaynağını oluşturmaktadır.İktidar nu mesleğe zarar verecek ve mesleği itibarsızlaştıracak tutum ve söylemlerden kaçınılmalıdır..

Bana sorarsan Öğretmene ilişkin olumsuz kamuoyu algısı sanıldığı gibi performansa bağımlı değildir. Öğretmene ilişkin algıda belirleyici olan sınıfsal bir durum var. Mesleğin kamusal alanda gördüğü/ göremediği muamele, prestij ,mesleğin ekonomik ederi /değeri ile ilişkilidir. Bu ülkede öğretmenlerin alamadıkları emeklerinin karşılığı ve itibarı için. ILO ve UNESCO tarafından 'Öğretmenlerin Statüsüne' İlişkin Tavsiye Kararı’nın gereklerinin İktidar tarafından yerine getirilmesi öğretmenlerin itibar ve status için şimdilik yeterli bir adım olacaktır..Ancak Bu tavsiye kadarının altında ülke olarak imzayı koymamıza rağmen maalesef bugüne kadar gereğini yerine getirmedik.Bakanlık Bir an evvel bu konuda adım atılmalıdır.yine Seçimler öncesinde vaad ettiği 3600 ek göstergeyi bir an evvel Eğitim emekçilerine vermelidir.

Ayrıca. Evden çıkamadığımız bu zaman diliminde, aile işi şiddet ve özellikle kadınlara yönelik şiddet ve mobbing’in arttığı,bu hususta her gün basın bültenlerine düşen haberlerden,yada Kadın Hakları alanlarında çalışma yürüten Sivil toplum örgütlerinin yaptığı çalışmalarda da görülmektedir. Devlet, işsizlik ve aile içi şiddeti önleyecek politikalar geliştirmeli, en kısa zamanda bu uygulamaları hayata geçirmelidir.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Eğitim Sen Salgın döneminde sınavların ertelenmesi yada askıya alınması için ciddi bir kampanya yürüttünüz. Ama Geçen hafta YGS sınavı yapıldı. Bu Hafta sonu da YKS ve AYT sınavları yapıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Nureddin ŞİMŞEK:  *Salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanları tarafından bilimsel verilerle açıklanmadan okulların açılması ve LGS ve YKS sınavların erken tarihe çekilmesinin hem sağlık açısından, hem de öğrencilerin motivasyonu açısından sorunlar doğuracağını aylardır söylüyoruz..Bu Hususta daha once defalarca MEB’i uyarmıştık.MEB’in bu süreci yürütürken en önemli eksikliği iş birliğine kapalı olması ve ifade edilen düşünce, öneri ve eleştirileri dikkate almaması olmuştur. Eğitim Sen, salgının başladığı ilk günden bu yana sürecin, sendikalar başta olmak üzere, tüm toplumsal kesimlerle birlikte yürütülmesi önerisinde bulunmuş ancak MEB anlaşılmaz bir şekilde bu öneriye olumlu karşılık vermemiştir. Bu nedenle de yaşanan pek çok sorunun öngörülemediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı, sınavların huzur ve güven içinde tamamlandığına dair açıklamalar yapsa da, alanda yaşanan gerçekliğin farklı olduğu, Kamuoyuna yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır.

Pandemi süreci ile kaygılı olan öğrencilerimizin YGS ve YKS sınavlarının erkene alınması ile kaygıları daha da artmıştır. Bu durum öğrencilerimizin başarısını olumsuz yönde etkileyeceği kaygısını taşıyoruz..Ancak iktidar başta turizm şirketlerinin, sermaye gruplarının, özel okul sahiplerinin talepleri doğrultusunda bu kararı almıştır.İktidar almış  olduğu bu kararın ağırlığının altından kalkamayacaktır., öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin, yurttaşların yaşam hakkını gözeten bir noktada bu süreci ele almalıydı, Velilerin, Öğrencilerin ve Eğitim Sendikalarının bu konuda yaptığı açıklamaları görmezden gelmemeliydi..

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:  Geçen hafta Türkiye YGS sınavı yapıldı. Bu hafta da YKS/AYT sınavları yapıldı. Yapılan bu sınavlarda gördüğünüz eksiklikler nelerdi? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Alınan tedbirler yeterli buluyor musunuz?

 Nureddin ŞİMŞEK: Milli Eğitim Bakanı, sınavların huzur ve güven içinde tamamlandığına dair açıklamalar yapsa da, alanda yaşanan gerçekliğin farklı olduğunu ifade etmek durumundayız. Sendikamıza ulaşan bilgiler ışığında yapılan değerlendirilmelerin sonucunu şu şekilde sizinle paylaşabilirim.

1-Alınan önlemlerin sadece okul içi ile sınırlı olması ciddi sorunlara neden olmuştur. Ailelerin öğrencilerle beraber okula gelmesi okul önlerinde kalabalıkların oluşmasına ve fiziksel mesafenin kaybolmasına neden olmuştur. Umuyoruz ki yaşananlar nedeniyle bir sağlık sorunu oluşmaz..

2-Öğrencilerin kendi okullarında sınava girmesi kararı bazı açılardan olumlu olsa da, oturum aralarında fiziki mesafenin kaybolmasına neden olmuştur. Sendikamıza ulaşan bilgiler oturum aralarında kontrolün sağlanmasında güçlük yaşandığına dairdir.

3-Sınavlarda kullanılan bina ve salon sayısının artırılmasına rağmen, öğrencilerin kendi okullarında sınava girmesinden dolayı, şehir merkezlerinde sınav salonlarında 20 öğrencinin bulunduğu gözlenmiştir. 20 öğrencinin bulunduğu bir derslikte fiziki mesafe sağlamak mümkün değildir.

4-Bütün önlemlere rağmen ilimizde bir öğrencinin sınava içeriye cep telefonu soktuğu ve YKS sınavı sonrasında kitapçığın resimlerini sosyal medyada paylaştığını hususunu bizlerde pasından öğrendik..Yıllarca bu ülkede Sınavlara Sorular sınavlardan önceden dışarı sızdırılarak emek hırsızlığı yapıldığı kamuoyunun malumudur..Hala emek hırsızlığı peşinde koşanların olması ve bu şahısların ilimizde olması tabi ki üzüntü vericidir.Bu geçmişteki alışkanlıkların devamıdır.Geçmişte yaşanılan sınav soruları hırsızlığı ile ilgili olarak, OSYM başkanının itirafları tam bir ibret vesikasıdır.2005-2013 yılları arasında neredeyse ÖSYM'nin yaptığı tüm sınavlarda,FETÖ/PDY’nin soruları önceden çalındığını söylüyor.Üzülerek belirtmeliyim ki o dönem biz bunların sınavlarda soruları çaldığını,öğrencilerimizin emeklerinin çalındığını söylediğimizde şimdiki iktidar mensupları onlara can siperane savunuyordu. Soru çalma ile ilgili siyasiler’ siz böyle saçmalıklara nasıl inanıyorsunuz’ diyorlardı.Bunlar her yerde yaptıkları gibi ilimizde de okulların en zeki öğrencilerini kandırarak kendi cemaat yapılanmalarına dahil etmek için çok uğraşıyorlardı.öğrencilere sana istediğin soruları veririz,istediğin yeri kazandırırız diyerek okullarına transfer ediyorlardı. .Örneğin 2006 yılında Ben İMKB lisesi müdürü iken benim birkaç öğrencimi almak istediler. Ben onları gitmemeleri için ikna ettim. Ancak bir kaç gün sonra aileleri ve o okulların öğretmenleri beraber okula gelerek o çocukları aldılar. Üzülerek belirteyim ki bir süre sonra benim müdürlüğümü de aldılar.8 yıl hukuk mücadelesi sonucu onları yargıda mahkum ettim. Ancak o gün FETÖ/PDY, bugün başka anlayışlar bizleri tasfiye etmek için var güçleri uğraşıyorlar.kim bunlar dersen;Demokratik,bilimsel, laik, anadilde eğitimden korkanlardır desem yeterlidir.Yani sistem bizim için aynı şekilde dönmeye devam ediyor.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Pandemi Sürecinin ne zaman sona ereceği belirsiz. Gelecek yıl Eylül ayında okulların açılıp, yüz yüze eğitim yapılıp yapılmayacağı da şu an belli değil. Bu konuda siz ne demek istersiniz?

 Nureddin ŞİMŞEK: MEB; Bu süreçte yaşanan aksaklıklardan çıkaracağı derslerle, Covid-19 salgını dolayısıyla öğrenci, öğretmen ve velinin eğitim-öğretimden uzaklaşmaması adına, bir yöntem olarak belirlenen uzaktan eğitime tüm öğrencilerimizin erişiminin sağlanabilmesi için ve öğretmenlerin bu süreçte daha fazla yıpranmaması ve eğitimin verimli devam edebilmesi için MEB’in 2020-2021’e hazırlık babında il, ilçe ve okul müdürlerinin şimdiden gerekli tedbirleri alması gerekir.Yaşanan bu aksaklıkların bu üç ayda ivedilikle giderilmesi gerekmektedir. Bu zorlu salgın hastalık süreci atlatıldıktan sonra da eğitim sürecindeki tüm paydaşların görüşlerine başvurularak müfredatların değerlendirilip yeniden düzenlenmesi, bilimsel, çağdaş, demokratik ve öğrenci merkezli eğitim yaklaşımlarının benimsenmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim.

Özellikle Okulların daha Hijyenik ve Steril olması için ,okullara yeterli temizlik elemanının verilmesi,Her okulda bir ‘Revir’ bulundurması,Bu Revirlerde görev yapacak Sağlık personeli bulundurması ve okulda yaşanacak bir sağlık sorununa en hızlı şekilde müdahale edilmesinin sağlanması gerekir.Eğitim Sen olarak bu taleplerin takipçisi olacağımızı  Kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.yaşanan bu salgından en az zararla çıkmayı ve hayatlarımızın bir an önce normale dönmesini umuyoruz. Eğitim Sen olarak her zaman olduğu gibi bundan sonra da öğrencilerimizin, velilerimizin ve eğitim emekçilerimizin yanında durmaya devam edeceğimizi

  ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: ‘Vefa grupları’ ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Nureddin ŞİMŞEK: Özellikle son 18 yılda AKP iktidarı Eğitim Öğretim Politikalarındaki başarısızlığını örtbas etmek için için, Öğretmenleri ‘Günah Keçisine’ çevirmiş, sorumluluğu Öğretmenlere/Öğretmenlik Mesleğine yükleme yoluna giderek,her olayda muhakkak öğretmenin kusuru aranması anlayışını topluma empoze etmiştir. İktidarın bu konudaki politik başarısızlığını her alanda olduğu gibi bu konuda da suçu başkasına atarak işin içinden çıkmaya çalışması sonucu toplumun bir kesiminde Öğretmen düşmanlığının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.Öğretmen düşmanlığı metastaz yaptığı için kendilerinden ümidi kestiğimiz ve ellerinden gelse “Öğretmenler dersleri bitince niye evlerine gidiyorlar ki?, Taş ocaklarına gitsinler birkaç saat de orada çalışsınlar!”, diyecek tıynette bol miktarda vatandaş türemiş ülkemizde.Öğretmenlerin Cuma namazı kılanlara ’Peşkirlik yapmak üzere’ görevlendirilmeleri. Diyarbakır da öğretmenler Park Nöbeti görevi verilmesi ‘Vefa grupları çalışmaları açısından bardağı taşıran son uygulamalardır.Bizler Eğitim öğretim hizmetleri dışındaki görevlerin öğretmenlere yaptırılmasını asla doğru bulmayız ve kabul etmeyiz.Bu tür angarya işler Öğretmenlik meslek onurunu zedelemektedir. Bu konuda Öğretmenlerin, hakları ve ekonomik koşulları iyileştirilmeli, onurlu bir yaşam için gerekli özlük hakları sağlanmalıdır. Öğretmenlerin eşleriyle aynı yerleşim birimlerinde çalışmaları güvence altına alınmalıdır. Bütün öğretmenlerin her yıl bir ay aileleri ile birlikte tatil yapmaları sağlanmalı,öğretmene vad edilen 3600 ek gösterge bir an evvel verilmelidir.Batı ülkelerinde uygulanan değişim programlarından tüm öğretmenlerin yararlanmaları desteklenmelidir.



ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Zaman ayırıp, sorularımıza yanıt verdiğiniz için Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ediyoruz…

Nureddin ŞİMŞEK: Öğretmenle ilgili yapılması gerekenlerin ötesinde öğretmenlik bir duruş mesleğidir. Yani; üstadın dediği gibi ÖĞRETMEN YALVARMAZ, ÖĞRETMEN BOYUN EĞMEZ, ÖĞRETMEN EL AÇMAZ, ÖĞRETMEN DERS VERİR..Fakir Bayburt’un bir sözü ile bu röportajı bitirmek istiyorum.’ Öğretmenler, egemen sınıfların emir kulu, ya da yönetici tabakaların çocuk avutucuları değildirler..saygılarımla.