İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Hiçbir dilin diğer bir dilden daha üstün olmadığını söyleyen Dilbilimci Necmiye Alpay, İngilizce karşısında Türkçenin, Türkçe karşısında Kürtçenin ikinci sınıf bir dil gibi algılamanın ne bilimsel ne de insani bir yanının olduğunu söyledi.
Celadet Alî Bedirxan tarafından 15 Mayıs 1932'de, Suriye'nin başkenti Şam'da yayımlanmaya başlayan Hawar dergisi, toplamda 57 sayı ile 1943 yılına kadar yayın hayatını sürdürdü. İlk 23 sayısı hem Latin hem de Arap alfabesiyle basılırken, 24’üncü sayıdan itibaren ise tamamen Latin alfabesiyle yayın hayatına devam etti. Kürtçeye birçok anlamıyla katkısı olan Hawar dergisinin yayına başladığı 15 Mayıs tarihi, 2006 yılından bu yana Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor.


Kürtçe Dil Bayramı nedeniyle ulaştığımız Dilbilimci Necmiye Alpay, dilin oluşumu ve önemiyle birlikte dillere yönelik asimilasyon politikaları ve yaklaşımları değerlendirdi.


BİRÇOK DİL TEHDİT ALTINDA


Oluşum sürecine dikkat çektiği dilin, bir iletişim aracından öte insan için yoğun bir anlama geldiğini dile getiren Alpay, dilin iletişim, öğrenme, düşünme, duygulanma ve her tür kültürel tasavvur ortamı olduğunu söyledi. Dilin çeşitliliği ve canlı özelliği ile içinde doğup büyüdüğü koşullarla gelişip yaşamını sürdürdüğünü ve varlığının buna bağlı olduğunu belirten Alpay, Türkiye’de ve dünyada da egemen olan sosyopolitik sistem nedeniyle birçok dilin varlığının tehdit altında olduğunu ifade etti.


Alpay, “Wallerstein’in dediği gibi; ‘Dünya sistemi’ orman kanunuyla aynı biçimde çalışıyor. Gücü yeten yetene. Diller de bu egemenlik mekanizmalarının dışında değil ve siyasetin pençeleri altında. Vahşi sömürü ortamları canlı türlerini bir bir yok ederken, emperyal politikalar da dilleri ve kültürleri yok ediyor” diye belirtti.


KÜRTÇEYE TAHAMMÜL ‘SINIRLI’ 


Türkiye’de de cumhuriyetle birlikte benimsenen kapitalist sanayileşme politikalarının bütün alanlarda tekçiliğin dayatılmasını beraberinde getirdiğini, hiyerarşi ve asimilasyonun adım adım yol aldığını vurgulayan Alpay, birçok dil gibi Kürtçenin de yok edilme politikalarından nasibini aldığını dile getirdi. Kürtçeye karşı tahammülün “sınırlı” olduğunu belirten Alpay, bu tahammülsüzlüğün ise koruma, geliştirme ve yaşatma çalışmalarının çarpıtılıp, “terörize” edilmesinden ortaya çıktığını, dünden bugüne benzer politikaların ise hala devrede olduğunu kaydetti.


GÖNÜLLÜ ASİMİLASYON


Topluluklarının yaşamlarını daha nitelikli bir şekilde sürdürmek için ortak bir dile ihtiyaç duyduklarının altını çizen Alpay, “Hangi toplumsal birimi ele alırsanız alın, bir arada yaşamak ancak ortak bir dille mümkün. Avrupa Birliği ülkeleri ve bütün devletler bu gerçek karşısında ‘kendi stratejileri’ doğrultusunda asimilasyon politikalarını yürütüyorlar. Ayrıca insanlar da kaygıları nedeniyle kendilerinin, çocuklarının selameti için ve daha güçlü, parlak, zengin hayatlar ile kültürler için gönüllü asimilasyon yoluna girebiliyorlar. Ayrıca ‘geleceği olan’ meslekler, geleneksel yapılara göre daha cazip ve arzu uyandırıcı olabiliyor” dedi.


‘HİÇBİR DİL ÜSTÜN DEĞİL’


Hiçbir dilin diğer dilden daha üstün konumda olmadığını belirten Alpay, İngilizce karşısında Türkçenin, Türkçe karşısında ise Kürtçenin ikinci sınıf bir dil gibi algılamanın bilimsel bir temeli olmadığı gibi insani bir yanının da olmadığını ifade etti.


Alpay, üzerinde durduğu ortak dil ihtiyaçları konusunda konuda şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler’in kültür ve eğitim kurumu UNESCO’nun yıllardır tüm dünya için savunduğu üç dillilik hedefini gündemde tutmalıyız. Birleşmiş Milletler en güçlü devletlere bağımlı durumdayken, UNESCO’nun böyle bir karar alabilmesinin altında, dünyanın her yerindeki öğretmen örgütlerinin etkisi yatıyor. Öğretmenler anadili sorunlarıyla en çok yüz yüze gelen meslek kesimlerinin başında geliyor ve yıllardır eğitim bilimine uygun çözümler öneriyorlar. Kanımca insan haklarını esas alan her birey, grup ve toplum, ölçüsüz güç sahibi emperyaller karşısında UNESCO çerçevesinde ortaya konulmuş olan meşru ilkelere dört elle sarılmalıdır. Tüm diller için var olma ve gelişme olanakları sağlanmalı, her çocuk anadilinin dışlanmadığı bir ortamda büyümeli ve eğitilmelidir. Herkes, 1- Kendi anadilini, 2- Yurttaşı olduğu ülkenin resmi dilini ya da dillerini, 3- Küresel ortak dili, öğrenme hakkına sahip olmalı. İnsan haklarından biri olan eğitim hakkı bu şekilde tanımlanmalı.”


EL BİRLİĞİ ŞART


Dillere dönük zorlukları aşmak için ise toplumun el birliği yapması gerektiğini, bu durumun yine barış vurgusunun da öne çıkmasında etkili olacağını vurgulayan Alpay, sözlerini çalışmalarının önemli olduğunu dile getirdiği Kürt yazarları ve dil bilimciler başta olmak üzere tüm Kürt halkının Kürt Dil Bayramını kutlayarak noktaladı.


MA / Mehmet Aslan
Editör: Haber Merkezi