AYDIN - Didim ilçesinde sendikal anlayışa yeni bir tarz ve enerji getiren Eğitim Sen’li 3 kadın, idari soruşturma, baskı ve sürgünlere karşı mücadeleye devam edeceklerini belirtti. 

Aydın’ın Didim ilçesinde, sendikal mücadeleyle adını duyuran Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Didim Temsilciliği, kısa zamanda büyük işler başardı. 15 Temmuz 2016 sonrası yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetim kadrosu başta olmak üzere birçok üyesi ihraç edilmişti.  Eğitim Sen Didim temsilciliğ, 2020 yılında 3 kadının yönetime gelmesiyle birlikte farklı bir noktaya geldi. Kısa sürede ilçede üye sayısını arttıran kadınlar, sendikal yetkiyi de geri aldı. İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı (İLKSAN) Didim delegeliğini de kazanan kadınlar, ayrıca ilçede ve Türkiye’de yaşanan kadın sorunlarını es geçmedi.  

Elde ettikleri bu başarıların karşılığı ise idari soruşturmalar ve sürgün oldu. Katıldıkları basın açıklamaları ya da sendikal etkinliklerden kaynaklı haklarında defalarca soruşturma açılan kadınlar, son olarak Nisan ayında Söke ve Germencik ilçelerine sürgün edildi. Sürgüne karşı yürütmeyi durdurma davası açan kadınlar, mücadeleden vazgeçmiyor. Önlerine koydukları tekrar şube olma hedefi için mücadele eden kadınlar, aynı zamanda Öğretmenlik Meslek Kanunu ve promosyon gibi eğitimcilerin yaşadığı sorunlarla da mücadele ediyor.

Eğitim Sen Didim Temsilciliği Yürütme Kurulu üyeleriyle ilçede yakaladıkları sinerjiyi ve yürüttükleri mücadeleyi konuştuk.

EMEK VE KADIN MÜCADELESİ

Eğitim Sen Didim Baş Temsilcisi Belkıs Kahraman, yollarının kesiştiği Eğitim Sen Genel Kurulu’ndan itibaren kadın olmanın getirdiği büyük dayanışmayla birbirlerine sarıldıklarını belirtti. Mücadelenin içeride örülen sağlam alt yapıyla ilerlediğini söyleyen Kahraman, “İlk olarak birbirimizi tanıyıp, anladık. Gerek iş, gerek özel hayatımızda benzer sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlara çözüm noktasında birbirimize destek olmaya çalıştık. Bu da dışarıya yansıyor. Emek mücadelesi, kadın mücadelesiyle bir araya gelince ortaya müthiş bir sentez çıktı. Bu herkes tarafından hissedildi ve sahiplenildik. Çabamız eğitim ve bilim emekçilerinin tamamının insan onuruna yakışır bir şekilde yaşaması. Kadınların bir arada olması avantaj sağladı. Birbirimizle daha iyi anlaşabiliyoruz. Gittiğimiz hiçbir kapıda geri çevrilmedik” dedi.

‘3 KADINDAN KORKTULAR’

Türkiye’de kadın olarak ayakta durabilmenin ciddi bir mücadele istediğini dile getiren Kahraman, “Doğduğumuz andan itibaren bunlar altın tepside sunulmadı. Hepimiz ciddi mücadelelerle var olduk, bireysel olarak kendi varlığımızı ispatladık. Bunu başaran bir kadın el attığı her işte başarılı olabilir. Mesela yıllardır iktidarda olan kadın düşmanı bir partiyle karşı karşıyayız. Bundan ötürü sıkıntılar yaşıyoruz. Elde ettiğimiz başarılardan kaynaklı ciddi rahatsızlıklar var. 3 kadının başarmış olması bu rahatsızlığı arttırıyor. Özellikle son dönemlerde üzerimizde ciddi baskılar oluştu. AKP’nin özel isteğiyle hakkımızda idari soruşturmalar açıldı. Yaptığımız imza kampanyaları kaymakamlık ve polis tarafından engellenmek istendi. Son olarak da susturmak için sürgün ettiler. Yeni bir şekillenmeye giderken demokrat, özgür kadınların varlığı onlar için rahatsız edici” diye belirtti.

‘KADIN DEĞİŞİRSE DÜNYA DEĞİŞİR’

“Eğitimci kadınlar olarak kadınların hayattaki rolünü iyi biliyoruz” diyen Kahraman, şöyle dedi: “Bir kadın ne kadar donanımlı ve kültürlüyse toplumun yetişmesine o kadar katkısı oluyor. Toplumu değiştirmek için öncelikle kadın mücadelesi üzerinden yürümemiz gerektiğinin farkındayız. Çünkü kadın değişirse dünyayı değiştirebilir. Bu bilinçle yolumuza devam edeceğiz. Her ne kadar sürgünde olsak da öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara karşı duracağız. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesi için mücadele edeceğiz. Öğretmenler odasındaki dayanışmayı hiçbir şeyin bölmesine izin vermeyeceğiz.”

ÖNCE FİZİKİ ÇEVRE DEĞİŞTİ

Mali ve Örgütlenme Sekreter Emine Olcay, ihraçlardan kaynaklı eski yönetimin ve üyelerin çoğunun düştüğünü anımsattı. Kadınların sorumluluk almaktan kaçmadığını dile getiren Olcay, emeğin hakkını almak için hemen mücadeleye başladıklarını söyledi. Mesleki sorunların yanı sıra kadın mücadelesinde de yer aldıklarını belirten Olcay, “Kadınlar her şeyi mükemmel yapmak istiyor. Sendika yönetimine geldiğimizde önce sendikanın fiziki çevresini değiştirdik. Burada eskiden lokal vardı. Lokallerde oyunlar falan olurdu. Kadın üyeler burayı çok kullanmıyordu. Lokali değiştirdikten sonra kadınlar geldiklerinde burada sohbet edilebildiğini gördüler. Yine okullara erkek sendikacılar gittiği zaman daha resmi bir ortam oluyor. Ama kadınların iletişimi daha samimi oluyor. Zaten burası küçük yer birbirimizi tanırız. Bizde önyargı görmeyince daha rahat oldular. Burada emek eksenli sınıf sendikacılığını hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı. 

KADIN DAYANIŞMASI

Kendi ve çevrelerinde yaşanan sıkıntıları ortaklaştırdıklarını dile getiren Olcay, “Kadınlar hangi yaşta olursa olsun yenilenmeye ve değişmeye çok daha açık. Dayanışmamız Didim’e de güç veriyor. Birçok şey Eğitim Sen üzerinden gidiyor. Bir taraftan da kendi içimizdeki dayanışma her yere yansıyor. Bir arada olmamız, yetkiyi almamız büyük bir etki yarattı. 15 Temmuz’dan sonra yaşanan moral bozukluğu ve sendikamızın burada kapanma noktasına gelmesi üzerine tekrar yetki almamız moral kaynağı oldu” dedi.  

HEDEF BİR ÇATI ALTINDA BİRLEŞMEK 

Her dönem muhalif bir yapıları olduğunu söyleyen Olcay, “Eğitim emekçilerini bir çatı altında birleştirmeyi hedefledik. Türkiye genelinde bunu başarmak belki zaman alır ama Didim’de bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Zor bir hedef değil. Hem şube olmak hem de tek sendika olabilmek için cinsiyetçi eğitimden yaşamdaki her alana kadar mücadele edeceğiz. Bu noktada gelecekten ümitliyim. Kadın mücadelesi yaşatır” diye belirtti. 

KADIN ÖĞRETMENLERE KIYAFET BASKISI

Temsilciliğin Kadın Sekreteri Gülay Sezer ise, alanda en çok kadın öğretmenlerin sorun yaşadığını ifade etti. Müdürler tarafından yoğun bir mobbing yaşandığını belirten Sezer, “Okuldaki müdürlerin neredeyse hepsi erkek. Özellikle giyimle ilgili birçok sorun yaşıyoruz. Müdürler, kadın öğretmenlerin giydiği eteklere bile karışıyor. Okulda bir velinin şikâyeti nedeniyle bir öğretmen sorun yaşadı. Güya mini giydiği için öğrencileri tahrik ediyormuş. O öğretmenle dayanışma içerisinde olduk. Daha sonrada şikayetçi olan velide özür diledi. Yoksa onu mahkemeye taşıyacaktık. Bir kadın sorun yaşıyorsa sendika üyemiz olup olmaması sorun değil, onun yanında duracağız. Benzer sorunları yaşayan üyelerimizde var. Benimde etek boyumu ölçmek istediler. Ama bu anlamda müdürlere daha çok baskı yapıyoruz. 3 kadının voltran oluşturduğu bir takımız” dedi. 

MESLEKİ SORUNLAR

Mesleki olarak da ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını sözlerine ekleyen Sezer, şöyle devam etti: “Maaşlarımız eridi üyelerimiz bu bağlamda da bizden bir şey bekliyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu sınavına kesinlikle karşıyız. Bunu sadece bir sınav olarak görmemek gerekiyor. Mesleğe senelerini veren öğretmenler bile uzmanlık sınavına tabi tutulacak. Yeterince sınava maruz kaldık. Şimdi de bin lira için bizi sınava sokuyorlar. Onurumuzu zedeliyorlar. Bu bağlamda da çalışacağız ve mücadelemizi yürüteceğiz. Önümüze koyduğumuz şube hedefi için mücadele edeceğiz. Sonrasında İstanbul Sözleşmesi bizim vazgeçilmezimiz bundan da vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar olarak alanlara hakim olacağız ve sözleşmeyi geri alacağız. Yaşasın kadın dayanışması.”

MA / Tolga Güney 

Editör: Haber Merkezi