ADANA- YÜREĞİR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ;  koza ilk okulundan  29 Ekim 2016  tarihinde 675 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Adana Eski Eğitim-Sen Şube Eş Başkanı Ahmet Karagöz  Genel Yayın Yönetmenimiz Hamza ÖZKAN’nın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

1965 Elbistan doğumluyum. On kardeşli bir ailenin beşinci çocuğuyum. Dört kız, altı erkek kardeşiz. İki kız, dört erkek kardeş üniversite mezunuyuz. Evli ve bir çocuk babasıyım. Var olan koşullarla yetinmeyi bilen, iyi koşullarda (insanca) yaşamak için de her daim mücadelenin merkezinde olmayı şiar edinen bir insanım. Eşimi, oğlumu ve oğlumun arkadaşı olan; Dilan’ı, annemi, babamı, kardeşlerimi ve insan olan herkesi sever, saygı duyar, empati kurmayı asla unutmam. Pozitif bir insanım. İnsanları olduğu gibi değerleri ve inançlarıyla birlikte kabul eder, saygı duyar ve severim. Haksız, hukuksuz hiç bir gücün karşısında bu güne kadar boyun eğmedim. Bundan sonrada asla boyun eğmeyeceğim. İddalı olduğum ve asla da vazgeçmeyeceğim davranışlarımdan birtanesi zalimlere, zalimsiniz diyebilme cüretini kendimde görmemdir. 1991 yılında Çukurova Üniversitesi, Tarım Makinaları Bölümü mezunuyum. Okurken ve mezun olduktan sonra iş bulamadığımdan 2 Aralık 1993 tarihine kadar seyar satıcı olarak Adana’da sırtmda çorap mendil satarak yaşamımı idame etmek zorunda kaldım. CHP’nin hükümet ortağı olduğu 2 Aralık 1993 tarihinde Çukobirlik Ziraat İşleri Müdürlüğünde mevsimlik işçi olarak asgari ücretle göreve başladım. 1996 Yılında DYP ve MHP hükümetleri döneminde önce sürgün sonrasında da hiçbir gerekçe gösterilmeden iş akdim feshedildi. Sonrasında 13 Mayıs 1997 tarihine kadar yine çorap, mendil satarak devam eden hayatın akışında yaşamaya devam ettim.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de. KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

Örgütüm beni bir dönem; Eğitim Sen Adana Şube, Şube Örgütlenme Sekreterliği, iki dönem; Eğitim Sen Adana Şube, Şube Başkanlığı görevleriyle onurlandırmıştır. Bu onuruma sahip çıkabildiysem ne mutlu bana. Bu görevleri ifa ederken, üyemiz olan eğitim emekçilerinin; ekonomik, özlük, demokratik var olan haklarını iyileştirme ve geliştirme mücadelesini üyelerimizle, dostlarımızla yürütme gayreti içinde oldum.  Anayasaya, Kanunlara, Uluslararası Sözleşmelere aykırı davranan ve aynı zamanda yurttaşlar arasında gerilim yaratan siyasal iktidarı; KHK ile kapatılan gazete ve TV’ler aracılığıyla barışçıl uyarılarda bulunuyordum. Gerilim ve şiddetten beslenen siyasal iktidar; her seferinde talimatlarla bizleri adli ve idari cezalarla cezalandırarak muhalif kimliğimizden rahatsızlığını beyan ediyordu. Ülkenin; yoksulu, ezileni, ötekisi olmayacağız. Bir arada, birlikte barış içinde yaşayacağız. Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle müzakere edilmesini talep etmemiz AKP açısından bardağı taşıran son damla olmuştur diye düşünüyorum. Bu gün 7 milyon oy almış bir siyasi partinin Eş Genel başkanlarının tutuklu olması, halkın iradesine kayyum atanmış olması, akademisiyenlerin ihraç edilmeleri siyasal iktidarın tahmülsüzlüğünü gösteriyor. Özetle mağdur olan bizler, kızan siyasal iktidardır. Bu kızgınlık nedeniyle OHAL sürecinde 29 Ekim 2016 tarihinde on binlerce insan gibi bende 675 sayılı KHK ile ihraç edilenlerden biriyim.

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

29 Ekim 2016 tarihinde 675 sayılı KHK ile ihraç edildim. İhraç edilmeden önce yani 29 Ekim 2016 öncesi, on bini aşkın üyemiz açığa alınmış, 600’e yakın üyemiz ihraç edilmişti. KHK’lerle solcuların, sosyalistlerin ihraç edildiği, tutuklandığı, KESK ve bağlı sendikalara özel bir yönelimin ve baskının olduğu bir dönemde; KESK Adana Şubeler Platformu olarak dayanışmayı, diplomasiyi ve direnişi şiar edinerek Adana’daki emek, meslek örgütleri ve siyasi partilerimizle birlikte Atatürk Parkında 55 gün boyunca çeşitli eylemler gerçekleştirdik. Hak, hukuk, adalat talepleriyle açığa alınan, ihraç edilen arkadaşlarımızı işlerine iadesini istedik. İhraç olduğumu, devletten maaş almadığımı, kendi işyerime hergün gitmediğimi biliyordum. Ancak ihraç olduğumu düşünecek vaktim ve hakkımın olmadığını da biliyordum. Maddi ve manevi anlamda ailem (eşim, oğlum, annem, babam ve kardeşlerim), örgütüm (Eğitim Sen), Seyhan Belediyesinin Devrimci Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar ve yoldaşlarım dayanışmanın her türlüsünü sergileyerek bugüne kadar namerde muhtaç etmediler. Bu anlamıyla bu süreç zarfında dayanışma gösteren bütün arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim. İhraç edilmiştim ancak örgütsel sorumluluğum devam ediyordu. Herkes için kaygıların, korkuların zirve yaptığı o dönemde; yaşanılan bu hukuksuzluk sürecini okul okul gezerek eğitim emekçilerine anlatmaya çalıştık. Arkadaşlarımla sorumluluklarımızı yerine getirme çabası beni sonderece mutlu ediyordu. 26-27-28 Mayıs 2017 Tarihinde Eğitim Sen 10. Olağan Genel Kurulunda; Eğitim Sen Genel Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak seçildim. Sonrasında yapılan görev dağılımıyla 18 aydır  Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri olarak görev ve sorumluluklarımı yerine getirme gayreti içerisindeyim. Ancak evden ayrıldıktan kısa bir süre sonra psikolojik destek aldığımı, ilaç kullandığımı da ifade etmek isterim.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?Adana’da KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

İhraç edildikten birkaç gün sonra Eğitim Sen Genel Merkez, Hukuk Bürosu tarafından gönderilen belgeler doldurularak ve istenilen belgeler tarafımızdan hazırlanarak adımıza davalar açılmak üzere bütün belgeler tekrardan Genel Merkeze gönderilmiştir. Eğitim Sen Hukuk Bürosu hukukun işlemediği bu süre zarfında iç hukuk sürecini tamamlayıp, dosyalarımızı AİHM’e kadar göndermiştir. AİHM’de iş yükünün büyüklüğünden korkarak, AKP’nin mağduriyet süresini artırmaya dönük kurmuş olduğu OHAL İnceleme Komisyonuna başvuruda bulunmamızı önererek, bütün dava dosyalarını da iade ederek bu hukuksuzluğa ortak olmuştur. Ben de Adana Valiliği üzerinden OHAL İnceleme Komisyonuna başvuruda bulundum. Yargı merci olmayan OHAL İnceleme Komisiyonun bir karar vermesini  bekliyorum. Bu süreç zarfında CHP Adana 27. Dönem Milletvekilleri İbrahim Özdiş, Zülfikar Tümer, Elif Doğan Türkmen ve Afyonkarahisar CHP Milletvekili Burcu Köksal dahil TBMM’ye İhraç olmamla ilgili verdikleri soru önergeleri tamamen cevapsız bırakılmıştır.  KHK’lerle Adana Eğitim Sen Şubenin 49 üyesi ve yöneticisi ihraç oldu. İhraç 10 arkadaşımız ise zorunlu nedenlerden dolayı emekli oldular. Birkaç arkadaşımız ticari faaliyet yürütselerde ticari anlamda başarılı oldukları söylenemez. Adana’da arkadaşlarımla iletişim içerisindeyim ancak zor günler geçiren arkadaşlarımın da olduğunu ifade etmem gerekiyor.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri olarak örgütüm her ay çalışan bir öğretmen arkadaşımın maaşı tutarı olan 3 bin 700 TL ücret artı ek ders ücreti ödemesi tarafıma yapmaktadır.

Kültür, Sanat ve bilimsel çalışmalara nasıl bakıyorsunuz, var mı bir çalışmanız?

Kültür ve Sanat hayatın gerçeği ve estetiğidir. Bilimsel çalışmalar ise, üreterek var olmanın ön koşuludur. Bilimin dışında  herşeye karşı direnç gelişebilir veya geliştirilebilinir. Ancak bilime karşı koyanlar daima yenilmeye ve ezilmeye mahkum olduklarını biliyor ve görüyorum. İhraç olduktan sonra okumaya yazmaya daha fazla vakit ayırabiliyorum. İki kitap üzerinde çalışma yapmaktayım. Üreterek, direnerek hayata tutunmayı başaracağıma inanıyorum.

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Örgütlü bir nisanım. Ne yazıktır ki ülkemde ben de her örgütlü insan gibi bedel ödeyen bir bireyim. Yaptıklarım ve söylediklerim yasalarla güvence altına alınmasına rağmen, düşünce ve ifade hürriyetim üzerinde sinmem ve korkarak geri çekilmem arzu edilmektedir. Örgütlüyüm, dolayısıyla inat, umut ve dirençle mücadeleye devam edeceğim. Örgütlü bütün arkadaşlarımın, demokratik kitle örgütlerinin, inanç örgütlerinin, meslek örgütlerinin ve soldan emekten yana olan siyasi partilerimizin destek ve dayanışmalarını gördüm ve hala destek ve dayanışmaları devam ediyor. Kendilerine teşekkürlerimi iletiyorum.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç olan arkadaşlarım; umut ve inançlarını diri tutsunlar. Hukuksal süreç işlediği andan itibaren bütün özlük haklarımızla birlikte maddi tazminatlarla görevlerimize iade edileceğimiz günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Mücadelede ve inandığımız değerlerden kopmadan ve birbirimizden güç alarak, üreterek, gülerek varız ve birlikteyiz diyerek onurlu duruşumuzu sürdürmek gibi tarihi bir sorumluluğumuz vardır.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz demokrasi, eşit bir yaşam ve barış için coğrafyamız ve kendini adınıza?



İnsan hak ve özgürlüklrinin olmadığı, her on yılda bir, bir darbe ile birlikte demokrasi talep eden; aydınların, yazarların, emekçilerin katledildiği, tutuklandığı, ihraç edildiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Zalimlerin bütün zorbalıklarına inat, bir arada birlikte, barışarak, kardeşçe ve insanca yaşayacağım Bağımsız ve Demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti istiyorum.

   Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.

 

 
Editör: Haber Merkezi