DİYARBAKIR - Dicle Nehri'nin kıyısına paralel dizilen Fiskaya ve Feritköşk Mahallesi, “riskli alan” kararıyla yıkılmak isteniyor. Yurttaşlar evlerini yıktırtmayacaklarını belirtirken, STÖ temsilcileri ise kentin var olan sosyolojik yapısının dönüştürülmesinin planlandığını söyledi. 

MA / Ceylan Şahinli imzalı haberine göre; Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Fiskaya olarak bilinen Dicle ile Feritköşk Mahallesi, yıkılacağı tartışmalarıyla gündeme geliyor. 10 bine yakın kişinin yaşadığı Dicle ve Feritköşk Mahallesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 18 Ağustos 2017’de “riskli alan” ilan edildi. “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”un ek 1’inci maddesi uyarınca alınan karar gereğince iki mahalledeki yapılar yıkılacak ve bölge yeşil alana dönüştürülecek. Yapılarda yaşayan yurttaşlara ise Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapılacak konutların satılacağı belirtiliyor. 

İSTİMLAK ÇALIŞMALARI

4 yıl önce alınan bu karar bugünlerde hayata geçirilmek isteniyor. Her iki mahalleye sık sık giden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın işi ihale ettiği şirket görevlileri, istimlak çalışmaları kapsamında her haneye oturdukları ev karşılığında bir fiyat teklifinde bulunuyor. 

EVLERİNİN YIKIMA KARŞI

Köyleri yakılan ya da HES ve barajlar sebebiyle göç etmek zorunda kalan yoksul yurttaşların kaldığı mahalleler, Dicle Nehri kıyısına yakın bir noktaya kurulu. Kolektif ve dayanışma kültürünün örüldüğü iki mahallede yurttaşlar, evlerinin yıkılmasına karşı çıkıyor. “Diyarbakır’ın çehresi değişecek” şeklinde tanıtılan projeyle ilgili konuştuğumuz yurttaşlar, Fiskaya’nın yıkılmasını istemediklerini belirtti. 

TEKLİF EDİLEN FİYAT

Fiskaya’da yıldır yaşayan Saliha Kılıç, Hevsel’de yetişen meyve ve sebzeleri satarak yaşamını idame eden onlarca kişiden biri. Kılıç, 4 katlı evlerine teklif edilen fiyatın şehir içerisinde 1 daire fiyatı bile etmediğini belirterek, “Buradaki kiralar, şehir içerisindeki gibi pahalı değil. Sürekli burayı yıkmak istediklerini söylüyorlar ama burası birçok yerden daha güzel” dedi. 

‘GİTMEYE NİYETİM YOK’

50 yıldır mahallede yaşayan ve “Gitmeye niyetim yok” diyen Hanım Can, “Burayı seviyorum ve evimi vermeyi düşünmüyorum. Ne bana ev versinler ne de evim yıkılsın. Zaten evler için verdikleri ücretler az. Bizi borçlandırırlarsa parayı ödeyemem” diye konuştu.

BİR İNSAN YIKIMI

Yaşadıklarının tam anlamıyla mağduriyet olduğunu ifade eden İhsan Kurtuluş, evi için kendisine 67 bin TL teklif edildiğini, buna karşılık kendisine verilmek istenen TOKİ’deki evin yaklaşık 220 bin TL olduğunu ifade etti. Evi için teklif edilen parayı kabul etse bile komşularını geride bırakamayacağını vurgulayan Kurtuluş, “Diyelim ki ben bu parayı ödeyebiliyorum, peki ya komşum? O nasıl ödeyecek? İmza attığım zaman arkada kalan komşularımın, arkadaşlarımın mağduriyeti ne olacak? Bu bir insan yıkımıdır. Bize artık karışılmasın. Mahalle olarak bir bütünüz. Kültürümüzü, insanlığımızı ve bizi katletmeyin. Fiskaya’yı yıktınız mı insanlığı yıkarsınız" diyerek birlikte mücadele çağrısı yaptı.  

RESTORE EDİLEBİLİR

Mahallelerinde kemikleşmiş bir kültür olduğuna dikkat çeken Hatice Varan, "İnsanların burada kolektif bir yaşamı var. Yıllardır burada yaşayanlar için farklı bir yerde yaşamak zor geliyor. Biz burada kolektif yaşıyoruz ve bir bütünüz. Eğer bu görüntü üniversiteye çirkin görünüyorsa restore edebilirler. İnsanların doğasını ve dengesini bozmadan bunu yapabilirler" diye belirtti. 

'EVİMİZİ VERMEYİZ'

Dicle Mahallesi Muhtarı Vahit Kelekçi, bütün evlerin yıkılmak istendiğini, ancak vermeyi teklif ettikleri ücreti kabul etmediklerini ifade etti. Tek maaşla geçindiği için ne yapacağını bilmediğini söyleyen Kelekçi, “Biz şehir içerisinde bu kadar masrafı karşılayamayız. Sadece bir emekli maaşımız var. O yüzden biz kesinlikle evlerimizi vermeye karşıyız” dedi. Ailesiyle birlikte evlerinin alt katında hayvan beslediklerini belirten Kelekçi, hayvanları için de endişeli olduğunu vurgulayarak, mahallece sahipsiz kaldıklarını belirtti. 

‘EVİ ÜSTÜMÜZE YIKSINLAR’

Evlerinin alt katında 2 köpek ve yüzlerce tavuk besleyen Şadiye Kelekçi ise “Ben her gün birkaç kere geliyorum hayvanlara bakmaya. Burada ahırımız var, hayvan besleyebiliyoruz. 2-3 kere geldiler. Ne yapılacağını da bilmiyoruz bize sadece ‘yıkacağız’ diyorlar. Ne zaman yıkılacağını sorduğumuzda da cevapsız bırakıyorlar. Biz evimizi vermeyi düşünmüyoruz. Yıkacaklarsa evi üstümüze yıksınlar. Biz buradan çıksak nasıl yaşayacağız” dedi.

TOPLUMSAL YAPI DEĞİŞECEK

Konuyla ilgili bilgi aldığımız Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Çekdar Taşkıran ise Fiskaya bölgesinin 2017 yılında “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunu”na göre bölgenin “riskli Alan” ilan edildiğini belirtti.Taşkıran, kararla burada bulunan Dicle ve Ferit Köşk Mahallesi’nde içerisindeki yapıların ruhsatsız olduğunun açıklandığını aktardı. Yapılmak istenilen dönüşümle yapıların büyük çoğunluğunun yıkılıp alanda yeşil ve spor alanlarının yapılmasının planlandığını belirten Taşkıran, aslında yapılmak istenenin Sur örneğinde olduğu gibi Kürt coğrafyasında mahallelerin hatta ilçelerin hem fiziksel hem toplumsal yapısını değiştirmek olduğunu ifade etti. 

'SÜRECE DAHİL EDİLMİYORUZ'

Yaşananlardan dolayı bölgede kentsel dönüşüm dendiğinde sivil toplum örgütleri olarak büyük endişe duyduklarını ifade eden Taşkıran, şöyle konuştu: “Kentsel dönüşüm uygulamaları hakkında bilgi almak için bakanlığa yaptığımız yazılı taleplerle de sonuç alamıyoruz. Kentsel dönüşüm gibi kapsamlı uygulamaların aktörleri içerisinde kesinlikle yer alması gereken meslek odaları maalesef kentsel dönüşüm süreçlerinin hiçbirine dahil edilmiyor.”  

KENTLİ CEZALANDIRILIYOR

Taşkıran, projede yeşil alanların, spor alanlarının olduğu kamusal nitelikli bir alan yaratılmak istenildiğinin söylendiği, ancak ruhsatsız yapılara sahip olan mülk sahiplerinin durumlarının ne olacağının projenin adımlarında yer almadığını ifade etti. “İnsanların geçimlerini sağlamakta zorlandığı işsizliğin ve ötekileştirmelerin had safhaya ulaştığı bu süreçte bölgede çeşitli sebeplerden dolayı, güvenlik gerekçeleriyle böyle uygulamalar yapmak kentliyi cezalandırmaktır” diyen Taşkıran, bölgede yaşayan halkın doğru yönlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, sürecin takipçisi olacaklarını belirtti. 

MAHALLE KÜLTÜRÜ

Mezopotamya Ekoloji Hareketi üyesi Vahap Işıklı, kentleşme için yapıların, var olan kültürel, ekonomik veya sağlık ihtiyaçlarına göre değil, “rantsal dönüşüm” için inşa edildiğini belirtti. TOKİ’leşmeyle, kentin var olan toplumsal ve sosyolojik yapısının değiştirilerek dönüştürülmesinin planlandığını Işıklı, “TOKİ’ler, tek tip bina apartman ve site yaratarak, çeşitli ihtiyaçları karşılayarak, tamamen o gettoya insanları sıkıştırmak üzerine kurulu. Bugün Fiskaya’da da yapılmak istenen tamamen budur. Bir Toledo yapma hayalleri vardı. Kenti Toledo yapmak isterken, o kentin alt zeminini bile bilmeyen noktada olanlar bugün yeni bir kent inşa ediyor ve bunu da TOKİ eliyle yapıyorlar. Bunun sebebi, yeni bir insan tipi yaratmak ve Fiskaya’da var olan mahalle kültürünü tamamen ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.

ASİMİLASYON ARACI

Kayyımlar eliyle yapılan kamulaştırma faaliyetlerini “insanları sisteme göbekten bağlama” olarak değerlendiren Işıklı, “Kentlerin siluetleri bile değiştirilmek isteniyor. Bölgede kentlerin dönüşümü bir asimilasyon aracıdır. Kentlerin dönüştürülmesiyle asimilasyon gerçekleştirilir. İnsanlar var olan mekanları ve eski yaşamlarıyla bir hafıza kurarlar. Bugün yaşanan ekolojik kriz bağlamında baktığımızda HES’ler, barajlar ve orman yangınlarıyla köyler boşaltılıyor. Sur, Bağlar ve Fiskaya; ekonomik anlamda gücü yetmeyenlerin sığınma yerleridir” şeklinde konuştu. 

Editör: Haber Merkezi