SİNOP - Sel felaketinin sorumlusunun Ayancık HES olduğunu belirten Ayancık Çevre Koruma Derneği Başkanı Mukaddem Sarısoy, geçmişten ders alınmadan atılacak her adımın sonucunun bugünden farklı olmayacağını söyledi. 

Sinop’ta geçen hafta 24 saatte metrekareye düşen 240 kilogram yağışın ardından sel ve heyelanlar meydana geldi. Kentte Ayancık ilçesinin yanı sıra Türkeli ve Erfelek ilçelerinde de sel yaşanırken en büyük zararı Ayancık ilçesi gördü. Ayancık’ta ilçe merkezinde bulunan 3 köprüden 2’si yıkıldı, 1’i ağır hasar gördü. İlçenin dağ köylerine giden yolların çökmesi sonucu ilçeye ulaşım günlerce sağlanamadı. 

İlçe merkezinde evlerin bodrum katlarını su basarken, Sanayi Sitesi ve Pazar yerinde bulunan bütün dükkanlar sel sularıyla birlikte yıkıldı. Yine Babaçay köyünde 37 sene önce yaşanan heyelandan sonra yapılan 40 ev sular altında kaldı. Bölgedeki bütün evler yıkılırken resmi açıklamalara göre şu ana kadar 15 kişi yaşamını yitirdi. Sel sularıyla gelen Orman İşletmeye ait tomrukların köprüleri yıktığı söylenirken eski Ayancık Kaymakamı Çağlayan Kaya bu deponun izinsiz olduğunu belirtti. Yine bölgede bulunan Ayancık Hidroelektrik Santrali (HES) ve barajı da selin bölgede etkili olmasının nedenleri arasında gösteriliyor. 

Ayancık Çevre Koruma Derneği Başkanı Mukaddem Sarısoy, Ayancık’ta yaşanan sel ve hasarının nedenlerini anlattı. 

ÇAYIN İÇİNE SETLER ÖRÜLDÜ

Ayancık HES yapıldıktan sonra dere yatağının kurumasından kaynaklı çayın ortasına beton setler örüldüğünü belirten Sarısoy, “Bunlar dere yatağında ‘su var’ görüntüsü oluşturmak için yapıldı. Bu britler sel suları ile gelen tomrukların geçişini engelledi ve suyun kabarmasına neden oldu. Kabaran su ve tomruklar da köprüye sıkışarak taşkınlar oluşturdu. İlçe merkezinde ilk sanayi bölgesine büyük zarar verdi. Daha sonrada köprülerin yıkılmasına sebep oldu. Dere yatağının önüne eğer engel koyarsanız, suyun akışını engeller ve gelen molozları biriktirir. İlçe merkezindeki taşkınların ana nedenleri tomruk ve çayın içine yapılan britlerdir” dedi.

REGÜLATÖR KÖYÜ YOK ETTİ

Sel suları kalan Babaçay’da ise HES regülatörünün etkili olduğuna dikkati çeken Sarısoy, köyün hemen üstünde bulunan regülatörün taşarak köyü sular altında bıraktığını aktardı. Sarısoy, “Bir yerleşkenin hemen üstüne böyle bir regülatör koyamazsınız. Çünkü alt kotta yaşayan insanlar var ve herhangi bir taşkında suların oraya gitmesi kaçınılmazdır. Bu olağan bir şey değil, bir ihmalin sonucudur. Bazı insanlar para kazanma hırsıyla ne doğayı ne de insanları düşünüyor” ifadelerini kullandı. 

YOLLAR HES ŞİRKETİNE VERİLDİ

Çökme meydana gelen Ayancık-İkisu yolunun da HES firması yüzünden kaynaklandığını ifade eden Sarısoy, şirketin bu yola gelişigüzel hafriyat döktüğünü dile getirdi. Dökülen hafriyatlar nedeniyle sel sırasında yolun çöktüğünü aktaran Sarısoy, şunları söyledi: “Bunun için şikayette bulunduk ve şirkete çevreyi kirlettiği için ceza çıktı. Kaymakamlık ve valiliğe bildirdiğimiz halde haklarında hiçbir işlem yapılmadı. İlçenin alternatif bir yolunu HES şirketine veremezsiniz. Ayancık HES, bölgeye çok fazla zarar verdi.”

50 BİN AĞAÇ KESİLDİ

HES yapımı sırasında 50 binden fazla ağacın kesildiğini vurgulayan Sarısoy, şöyle devam etti: “İnsanların doğasına, suyuna ve ormanına sahip çıkması gerekiyor. Ormanları keserseniz su hızlı akar derelerde taşkınlıklara neden olur. Ayancık HES’in yapımı sırasında ağaçlar kesilmeseydi sular bir anda dere yataklarına binmiş olmayacaktı. Bunun için doğayı bir bütün olarak düşünmek gerekiyor. Zarar verdiğimiz her unsur birbirini tetikliyor.”

İÇME SUYUNU KESTİ

İller Bankası’nın 2007 yılında hazırladığı rapora da değinen Sarısoy, “Ayancık’a HES yapılması durumunda içme suyunun etkileneceği yönünde bir uyarı vardı. Nitekim selden önce Babaçay tarafından su geliyordu. Bu su, sel nedeniyle tamamen iptal oldu. Şuan Ayancık Çayı’nın iki yakasında bulunan su kuyularından içme suyunu temin ediyoruz. Bölgede bulunan başka bir HES daha var. Bunun için verdiğimiz mücadele ile yürütmeyi durdurma kararı aldık. Eğer şu anda diğer HES çalışıyor olsaydı bu kuyularda da su olmayacaktı” ifadelerini kullandı.

DERE DENİZLE BULUŞUR 

“Su yatağına müdahale ettiğiniz zaman bu felaketler kaçınılmaz olur” diyen Sarısoy, “Britler ve regülatör ile derenin denizle birleşmesine engel koydular. Dere sonuçta denizle buluştu. Ama bu arada insanları da denize taşıdı. Artık dere kendisine bırakılmalı ve para hırsı için insanların hayatı tehlikeye atılmamalı. Bundan sonra böyle devam ederse zararlar vermeye devam edecektir. Afet bölgesi ilan etmek yaraları sarmak için yardımcı olabilir. Ama biz Ayancık’ı yeniden inşa ederken geçmişteki hatalarımızdan ders almak zorundayız. Aynı şeyler tekrarlanırsa sonuç farklı olmayacaktır” diye konuştu. 

MA / Tolga Güney

Editör: Haber Merkezi