AYDIN - Dünyada 26’sı ruhsatsız 42 JES ile ilk sırada yer alan Aydın’da, doğaya, hayvanlara ve insanlara büyük zarar veriliyor. 

İncir üretim merkezlerinden olan Aydın, son yıllarda Jeotermal Enerji Santrallerin (JES) saçtığı ölümlerle anılıyor. JES bölgesi ilan edilen kentte, 42 tesis aktif olarak çalışıyor. İlk olarak 1984 yılında Buharkent ilçesinde kurulun santraller, daha sonra mantar gibi kentin her yerine yayılıyor. Havayı, suyu ve toprağı ciddi derecede etkileyen bu santrallerin tehlikesi resmi kurumların raporlarına bile yansıyor. 

2021 Şubat ayında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ortak hazırladığı "Türkiye’de Jeotermal Kaynakların Kümülatif Etki Değerlendirmesi" nihai raporu da adeta itiraf niteliği taşıyor. Rapora göre Aydın’daki JES’ler dünyadaki diğer santrallerden 12 kat, hava kirliliğiyle bilinen termik santrallerden ise 3 kat daha fazla karbondioksit salınımı yapıyor. Hava kirliliğine bağlı dolaşım sistemi, solunum sistemi ve kanser gibi ölümler kentte çok yaygın. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2019 yılında Aydın yüzde 47,2 ile dolaşım sistemine bağlı ölümlerin en fazla olduğu kentlerin başında yer alıyor. 

AYDIN’DA 42 JES 

Germencik Doğa Koruma Derneği Sözcüsü Doktor Metin Aydın, JES’lerin doğa ve insan sağlığına zararlarını anlattı. JES’lerin tüm dünyada ve Türkiye’de “Temiz, çevre dostu ve yenilenebilir enerji kaynağı” olarak sunulduğunu aktaran Aydın, fakat bunun bir aldatmaca olduğunu vurguladı. Bu konuda en büyük zararın Aydın’da görüldüğünü söyleyen Aydın, “Kentte çok sınırlı bir alanda 42 santral var. Bu çok yüksek bir rakam. Yüzölçümüne bakıldığında Aydın Avrupa’nın on binde 7’sine tekabül ediyor. Bu santralin kurulduğu yerlerle ilgili sıkıntılar da var. Normal şartlarda bunların tarım arazilerine, sulak alanlara, yerleşim yerlerinin yakınına kurulmaması gerekir. Ama Aydın’da tam tersi var. Santralin hepsi 1’inci sınıf tarım arazilerine, yerleşim yerlerinin yakınlarına kurulmakta” dedi.

HAVA KİRLİLİĞİ

Santrallerin kurulurken de çalışırken de denetlenmediğini kaydeden Aydın, yaptıkları araştırma sonucu 26 JES’in ruhsatsız olduğunu saptadıklarını dile getirdi. Yaklaşık 30 yıldır ruhsatsız çalışan JES’lerin çevreye birçok zarar verdiğinin altını çizen Aydın, bunun en büyük etkisinin havaya olduğunu aktardı. Fakat bunun ölçülmediği için raporlara yansımadığını belirten Aydın, “Santrallerin hava ölçümlerini senelik olarak ölçüm bakanlığa vermek zorunda. Ama 2020 yılı Sayıştay raporuna göre JES’ler bu ölçüm sonuçlarını bildirmiyor. Bildirmediği gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmiyor. Hava kirliliğine sebep olan olaylar ise yoğun miktarda yoğunlaşmayan gaz salınımı ve bacalardan salınan su buharıdır. Aydın’da salınan yoğunlaşmayan gaz miktarıysa, dünya ortalamasının 21 kat daha fazlasıdır” diye belirtti.

İZMİR’İ DE ETKİLİYOR 

Havaya salınan gazların içerisinde hidrojen sülfür, kükürt dioksit, metan ve radon bulunduğunu ifade eden Aydın, bu maddelerin oksijenden ağır olduğu için havada asılı kaldığına dikkati çekti. Bu maddelerin yağmurlu havalarda asit olarak toprağa düştüğünü söyleyen Aydın, şöyle devam etti: “Aydın’da çürük yumurta kokusu alındığına dair yoğun bir şikayet var. Özellikle gece ve bazı zamanlar nefes alamayacak noktaya geliyoruz. Bunun en büyük sebebi kükürt dioksit ve hidrojen sülfür. 2019 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Germencik’te salınım yapılan yoğunlaşmayan gazlara ilişkin yaptığı çalışmada bu gazların 120 kilometre uzaklıktaki İzmir’de de ölçüldüğünü saptadı. JES’ler sadece bulunduğu bölgeler için tehlike oluşturmuyor. Çevre illeri de etkiliyor.”

ÖLÜM SAÇIYOR

“Hava kirliliğinin kendisi tek başına kanserojendir, ölümcüldür” diyen Aydın, “Hava kirliliğinin en büyük sonucu akciğer kanseridir. Onun dışında gözde alerji, boğazda farenjit, deride kaşıntı, çocuklarda astım, KOAH, beyinde unutkanlık gibi hem nörolojik hem de solunum sistemiyle ilgili hastalıklara neden oluyor. Yani oksijenin gittiği tüm organlarda hava kirliliğine bağlı bir yan etki ortaya çıkıyor. Aydın ve özellikle Germencik Türkiye’de solunum yolu hastalıkları ilaçlarının en fazla satıldığı bölge. TÜİK 2019 verilerinde solunum yoluna bağlı hastalıklarda Aydın Türkiye ortalamasının yüzde 36 üstünde. Aydın dolaşım sistemine bağlı hastalıklarda birinci, kansere bağlı hastalıklarda ikinci, solunum sistemine bağlı hastalıklardan ölüm oranında ise üçüncü. Aydın’da 2018 yılında kansere bağlı ölümler Türkiye ortalamasının yüzde 15’inden daha fazla” ifadelerini kullandı. 

SU KAYNAKLARI KİRLENDİ

JES’lerin bir diğer zararının su kaynaklarına olduğunu vurgulayan Aydın, kentte bulunan JES’lerin büyük oranının su kaynakları etrafında olduğuna dikkat çekti. Bunun nedeninin santralden çıkan akışkanları derelere salmak olduğunu belirten Aydın, “Büyük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin oluşmasında ciddi sebeplerden birisi de budur. Büyük Menderes Nehrine 10-15 metre yakınlıkta JES var. Yapılan çalışmalarda Büyük Menderes’te ağır metal, kimyasal ve radyoaktif maddelere rastlandı. Nehrin içindeki balıklarla ilgili yapılan çalışmada balıkların karaciğer dokularında ağır metallerin biriktiği ve bunların genetik yapısının değiştiği sonucuna ulaşılmış. Su üzerindeki kuşların kanatlarına ya da kas dokularına bakıldığında ağır metallerin biriktiği gözlemlenmiş. Kuşların yumurtalarındaki kabukların içinde bile ağır metaller saptanmış” diye aktardı. 

TOPRAK DA KİRLENDİ

Kirliliğin bir diğer sebebi ise toprakta yaşandığını kaydeden Aydın, Menderes Havzası’nda yetişen tarımsal ürünlerde ağır metallere rastlandığını söyledi. Adnan Menderes Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya değinen Aydın, “Büyük Menderes Nehri’ne yakın yaşayan insanların kanlarında kansere yatkınlık diğer bölgelere göre daha fazla olduğu saptanmış. Aydın Tabip Odası olarak yaptığımız bir çalışmaya göre ise Aydın’da nüfus başına en fazla ölüm nehre en yakın yerleşim yerlerinde meydana geliyor. Bu yıllardır bu şekilde. En fazla ölüm Yenipazar’da en az ölüm Kuşadası ve Didim’de meydan geliyor. Yani nehirden uzaklaştıkça ölüm oranı azalıyor. 30 yıla yakın bir süredir nöroloji uzmanlığı yapıyorum. Şimdiye kadar sayısal olarak bu kadar fazla görmediğim demans hastalığı gibi kronik nörolojik hastalıklar görüyorum. Bunlar uzun vadede ağır metale ya da radyoaktif maddeye maruz kalmanız sonucu ortaya çıkan hastalıklardır” dedi. 

MÜCADELE KAZANDIRIR

Aydın’da tarım, ekoloji ve insan sağlığı gözetilmeden çok vahşi bir şekilde enerji üretim yapıldığını vurgulayan Aydın, buna karşı verilen mücadelenin de engellenmek istendiğini söyledi. JES’lere karşı hukuki mücadelenin ekonomik yükten kaynaklı zorlaştığını ifade eden Aydın, “Halkın örgütlenmesi lazım. Bu iş sivil toplumun önderliğinde önlenebilir. Aydın’da halk nerede JES’e karşı durduysa, dava açtıysa kazandı. Hiçbir hak kendiliğinden olmuyor. Mesele Kızılcaköy’de kadınlar 2 yılı aşkın direndi, bunun için bedel ödedi. Ama sonunda kazandılar. Burada sivil toplum kuruluşlarına ciddi görev düşüyor. Halkın desteğini alırsak ancak öyle kazanacağız. Bilirkişilerin taraflı raporlarından kaynaklı aynı yer için 3 dava açmak zorunda kaldık” diye belirtti.  

‘JES İSTEMİYORUZ’

Aydın’ın incir, zeytin ve kestane gibi 21 tarımsal üründe Türkiye’de ilk 10 arasında olduğunu kaydeden Aydın, “Diğer bir birincilik ise dünyada en fazla JES olan il burası. Bu iki birincilik burada olmaz. Dünya birincisi olduğumuz tarımsal ürünleri yok sayarak, dünyanın vazgeçmeye başladığı JES’leri yığarsanız, tarıma dayalı yaşamın ortadan kalkmasına sebep olursunuz. Aydın’daki kirlilik ile yaşamı sürdürmek mümkün değil. Ne enerji ne de başka bir şey adına bunu yapamazsınız. O anlamda Türkiye’de Aydın’da JES istemiyoruz” diye konuştu. 

MA / Tolga Güney

Editör: Haber Merkezi