Sêwaz’da (Sivas) 1938 yılında başlanan ve 1943 yılında açılan çimento fabrikasını en son Brezilyalı Votorantim Cimentos almış ve yenilemelerin ardından kapasitesini yüzde 40 artırmış ve geçtiğimiz Ekim aynıda da Rusya’ya iharacata başladı. Dünyanın en büyük 7’nci çimento üreticisi olan Brezilya merkezli Votorantim Cimentos’un Amerika kıtası dışındaki en büyük yatırımını Sêwaz’a yaptığı ifade ediliyor. İlk olarak 1992 yılında özelleştirilen fabrika, 2015 yılında Votorantim Cimentos bünyesine geçti. Türkiye’nin dört bir yanında ortaya çıkan çimento fabrikaları AKP’nin betona bağlı ekonomik büyüme sürecini destekleyen bir konumda. Son yıllarda çimento fabrikalarına yönelik birçok teşvik verilirken, fabrikalarda her türden atığın yakılması mümkün kılındı.

Yaşam zehirleniyor

Çimento fabrikalarında yapılan üretimlerin bir çoğu ihraç edilirken, yabancı sermayenin çimento tesislerini kurmak veya devralmak için Türkiye âdeta bir cennet. Tehlikeli ve tehlikesiz atıkların yakılması yoluyla enerji üretiminin uzun süredir Türkiye’de inşaları sürüyor. Bu tesislerde yakılan her türden atıkların, özellikle sanayi atıklarının yakılması sonrası ortaya çıkan zehirli gazlar ve atıklardan sızan sular, büyük bir sorun teşkil etmekte. Bacalardan çıkan gazlar Dioksin ve Furan gibi direkt olarak kanser vb. ciddi hastalıklara yol açarken, zehirli atıklardan sızan sularla toprak ve yeraltı suları da kirletilmekte. Çıkarılan yönetmeliklerle, bu işleri çimento fabrikaları da yapmaya başlamış durumda. Çimento sermayesinin kârlılıklarını devasa boyutlara sıçratan bu işlem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın izni ile gerçekleştirilirken, baca kontrollerinin yapılıp yapılmadığı ya da nasıl yapıldığı merak konusu. Birçok çimento fabrikasının bacalarındaki filitrasyonları geceleri hiç çalıştırmadıkları ise, fabrikaların çevresinde yaşayan insanlar tarafından sürekli gündeme getiriliyor. Ayrıca filitreler çalışsa bile, bacalardan yapılan salınımlardaki standartlar AB standarlarına çok uzak.

Bakanlık onayıyla ‘tehlikeli’ atıklar yakılıyor!

Basın toplantısı düzenleyen ÇMO Genel Başkanı Baran Bozoğlu, yaptıkları çalışmalarda, Türkiye’de yılda yaklaşık 7,2 milyon ton tehlikeli atığın ortaya çıktığını belirlediklerini söyledi. Tehlikeli atıkların en büyük kaynağının metal sektörü olduğunu belirten Bozoğlu, “Türkiye özellikle son yıllarda çok hızlı bir şekilde demir çelik sanayisinde bir büyüme sağladı. Şu an Almanya’dan sonra Avrupa’da ikinci demir çelik sanayisine sahibiz” dedi. Türkiye’de demir çelik üretimiyle birlikte atık miktarının da yoğun artış gösterdiğine dikkat çeken Bozoğlu, “Çevre Bakanlığı’nın raporlarında da ana tehlikeli atık kaynağı yine metal sanayi olarak ortaya konuluyor” ifadesini kullandı. Karabük’te özel bir firmanın üretim sonrası oluşan atıklarının Karabük OSB’de depoladığını söyleyen Bozoğlu, “Bu çinko oksit üretimi sonucunda Karabük OSB’de 300 bin tondan fazla tehlikeli atığın depolandığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yerinde tespit edilerek ortaya konuldu. Firmaya 2 milyon 100 bin TL ceza kesildi. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan raporda, ‘bu atıkların içerisinde yoğun miktarda kurşun bulunmaktadır’, dolayısıyla tehlikeli atıktır” dedi. Bozoğlu, “Bakanlık önce gidiyor bu atıklara ‘tehlikeli’ diyor, ceza kesiyor, kendi raporlarında bu atıkların depolanamayacağını bile ifade ediyor. Sonra birden yazı çıkartıyor ve diyor ki; ‘Bunlar tehlikesiz atıktır, çimento fabrikalarında dahi hammadde olarak kullanabilir’. Şimdi bu atıklar kara yolu ile taşınıyor. Karabük’ten İstanbul’a, Karabük’ten Ankara’ya bu atıklar nüfusun en yoğun olduğu kentlere gönderiliyor” uyarısında bulundu.(ÖDG)
Editör: Haber Merkezi