DERSİM - Dersim’de ormanların yakılarak insanların yerinden edilmek istendiğine söyleyen ekoloji örgütleri temsilcileri, doğa yıkımına karşı ortak mücadeleye vurgu yaptı. 

MA'nın haberine göre; Ekolojik yıkıma karşı “doğa sınır tanımaz” sloganıyla İstanbul’da bir araya gelen 34 ekoloji örgütü, Dersim'de çıkan orman yangınlarına dikkat çekmek amacıyla 15-16 Eylül tarihleri arasında kentte çeşitli temaslarda bulundu. Ekoloji örgütü temsilcileri, temaslar kapsamında halkla buluşarak, yangınlara ilişkin bilgi aldı. 

ÇİFTE STANDARTA TEPKİ

Kente gelen heyetin içerisinde yer alan Kaz Dağları İstanbul Dayanışması'ndan Rahim Noz, bölge kentlerinde yaşanan yangınlara karşı kamuoyundaki sessizliğe tepki gösterdi. “Ekoloji örgütleri 3 ay önceye kadar Kürdistan bölgesindeki isimleri anmaktan bile korkuyorlardı” diyen Noz, “Bu buzları erittiğimizi düşünüyoruz. Buraya geldiğimizde 64 çevre örgütünün imzasıyla geldik ve bir sürü arkadaşımız katıldı. Bundan sonra Akbelen’i, İkizdere’yi nasıl rahat söyleyebiliyorsak, Dersim’i de, Cudi’yi de, Bingöl için de aynısını söyleyeceğiz. Yanan tüm ormanlar bizim ve ekoloji örgütleri sınır tanımaz" diye kaydetti. 

RANT VE İNSANSIZLAŞTIRMA

Ülkenin birçok bölgesinde farklı gerekçelerle ormanların yakıldığına dikkati çeken Noz, insan faktörü olmadan yangınların çıkmayacağına vurgu yaptı. Muğla’da rant için ormanların yakıldığı, Kürt coğrafyasında ise özellikle "güvenlik" gerekçesiyle yangınların çıkarıldığına söyleyen Noz, “Yangınların çıkarılmasına neden olarak güvenlik gerekçesini koymak kabul edilebilir bir şey değil. Çıkarılan bu yangınların nedenini çok iyi biliyoruz; Bu yangınların çıkarılmasını büyük rant projeleri ve bölgeleri insansızlaştırma olarak algılıyoruz” dedi.

İKLİM, SU VE GIDA KRİZİ

Orman yangınları, madenler, Hidroelektrik Santralleri (HES) ve barajlar gibi projelerden kaynaklı doğanın değişime uğradığını kaydeden Noz, "Bizleri 3 şey bekliyor; İklim, su ve gıda krizi. Tarım alanlarımız yok ediliyor, Kaz Dağları’nda yaptıkları gibi. O toprakları tıraşladıktan sonra sanki bir ay sonra toprak kendini yenileyecekmiş gibi düşünüyorlar. Bir kayanın topraklaşması bin yıldan uzun sürüyor. Halkımız maalesef bunu bilmiyor. Tamamen tarım alanını yok eden, bizi emperyalistlerin insafına bırakan bir sistemle karşı karşıyayız. Bakın geçmiş yıllarda bir panelde bir arkadaşımız bir ton suyu 4 bin 500 liraya içeceğimizi söylemişti. Bugün pet şişelerde satılan suya baktığımızda bir ton suyu 4 bin 500 liraya içiyoruz. 'Su haktır' diyoruz ama bizim sularımızı bize paketleyip satan bir emperyalist çete var” şeklinde konuştu. 

MÜCADELE VURGUSU

Doğa yıkımına karşı mücadelenin önemine dikkati çeken Noz, halkın bu noktada politikleşmesi gerektiğini vurguladı. Noz, "Yüzde 1, yüzde doksan 99’u yönetiyor. Yüzde 99’umuz sessiz kaldığı için bizleri yönetiyorlar. Bu sessizliğin altında bir sürü neden var ama bizim bu köleliği üstümüzden atmamız lazım. Sokağa çıktığımızda, ‘sokak bizimdir’ dediğimizde emperyalistler kabuklarına çekilecekler. Kaz Dağları'nda onları nasıl kovduysak, Dersim’de, Cudi’de, Bingöl veya Akbelen’de de yapabiliriz” diye belirtti.

SİSTEMATİK YANGINLAR

Her yıl yaz aylarıyla birlikte bölge kentlerinde orman yangınlarının başladığını ifade eden Munzur Çevre Derneği Yönetim Kurulu üyesi Hatun Esen ise, “Bu yıl karları azalmış olacak ki orman yangınlarına batıdan başladı" dedi. Dersim’de "güvenlik" gerekçesiyle sistematik olarak her yıl yazın ormanların yakıldığını ve Eylül ayına kadar yangınların sürdüğüne dikkati çeken Esen, "Artık, yaz ayları geldiğinde uykularımız kaçıyor. Acaba nerede, ne zaman orman yangını çıkacak diye. Dersim için doğadaki her şey kutsaldır ve doğada bulunan hiçbir şeye dokunulmaz. Ama her yıl ormanlarımız güvenlik gerekçesiyle yakılması ve müdahale etmemize izin verilmemesi yüreklerimizi sızlatıyor" diye konuştu. 

‘YOK ETME' POLİTİKASI

Esen, yangınlara müdahale edilmemesi ve müdahale etmek isteyenlerin engellenmesine tepki göstererek, "Belli aralıklarla Dersim’in boşaltılması amaçlanıyor. 38’leri yaşadık, 93-94 köylerimiz yakıldı ve şimdi tekrar güvenlik gerekçesi bahane edilerek, ormanlar yakılarak insanları yerinden etmek istiyorlar. Kürdistan coğrafyasının doğasına ve insanına karşı yok etme politikası var” dedi. 

'BİR ARAYA GELME' ÇAĞRISI 

"Güvenlik" gerekçesiyle orman yakma ve insan öldürmeye programlanmış bir sistemle karşı karşıya olduklarını ifade eden ekolojist Osman Akkuş de, “İnsanı öldürmeye programlanmış bir sistem, doğayı, kurdu, kuşu, sincabı, karıncayı düşünmez. Sistemin zorlanmamız gerekiyor. Aksi halde başarı şansımız çok az. Bu nedenle bir araya gelerek bir şeyleri başarabiliriz" çağrısı yaptı.  

MA / Cengiz Özbasar

Editör: Haber Merkezi