JINNEWS- Melike Aydın 

MUĞLA - Kadınlar Menteşe ve Yatağan ilçelerinde ekolojik yaşamı yok edecek Çimento fabrikasını istemiyor. Köyde devam eden kadın odaklı yaşamın tarzının yok olmasından endişelenen kadınlar, tüm yaşam savunucularını fabrikaya karşı mücadeleye çağırıyor.

Muğla Çimento Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından Menteşe ve Yatağan ilçelerini içine alan Çimento fabrikasının inşaatı 2021 yılından beri sürüyor. Söz konusu inşaat alanı Bayır ve Deştin Mahalleleri arasında tamamı orman arazisi olan 7 bin 656 dönüm araziyi kapsıyor. Bu alanda 13 adet kil ve kalker ocağı, bir beton santrali ve çimento fabrikası kurulması planlanıyor. 

Bayır Ovası sulama sahası, Bayır Barajı Kazan Göleti’nin yanı sıra dereleri ve tarım arazilerinde ekolojik yıkıma neden olacak fabrika için daha önce de Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporu verilmiş ancak ormanlık arazinin ruhsatsız olması nedeniyle 2007 yılında iptal edilmişti. 13 adet hammadde ocağı öngörülen ikinci proje için alınan ÇED raporu ise köylülere bildirilmeden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylandı. Raporun geçerlilik süresinin bitmesine 2 gün kala ise CHP’li Menteşe Belediyesi tarafından fabrikanın kurulması planlanan araziye alelacele ruhsat verildi.

Muğla’da 60’ın üzerinde sivil toplum kuruluşunun 2’nci ÇED raporunun iptali için hukuk mücadelesi devam ederken, süren inşaata karşı yaşam savunucuları ve köy halkının direnişi jandarma engeline rağmen devam ediyor. Yurttaşların Yatağan’daki termik santralin sonuçlarını yaşadıkları için fabrikanın doğal hayata son vereceğini ve buna karşı direnmeye devam edeceklerini söylüyor. Köyde kadın odaklı bir yaşamın sürdüğünü söyleyen kadınlar fabrikanın en çok kadınların yaşamına zarar vereceğini belirterek yaşam savunucularını mücadelede desteğe çağırıyor.

‘Topraklarımızın yok olmasını istemiyoruz’

Deştin Köyü’nde doğan 53 yaşındaki Melahat Çetinkaya, zeytin ağaçları ve bahçelerinden elde ettikleri mahsul ile geçindiklerini ifade etti. Çimento fabrikasının doğaya zarar vereceğini ve bahçelerinin yok olacağını belirten Melahat “Satıldığında bize fabrika yapacaklarını söylemediler. 20 yıldır yapmaya çalışıyorlardı ama her seferinde durdurduk. Fabrika sahipleri değişmiş sonra gene yapmaya başlamışlar. Çok üzülüyoruz. Topraklarımızın yok olmasını istemiyoruz” dedi. 

‘Köy yaşamının her alanında kadınlar var’

Köy halkının bütün geçimini köyden sağladığını belirten köyün gençlerinden Burcu Özdemir de köyü var eden Deştin Çayı’nın fabrikanın tehdidi altında olduğunu ifade etti. Çocukların köyde doğal ortamda paylaşmayı öğrenerek büyüdüğünü dile getiren Burcu “Köyün neredeyse hepsi akraba. Genç nüfus köyden göç etmiyor. İnsanlar patrona değil kendi işine çalışıyor. Bundan dolayı mutlular. Kadınlar köy yaşamının her alanında varlar. Erkeklerin bazıları köy dışında çalışıyor ama asıl geçimi kadınlar sağlıyor. Kimsenin lüks beklentisi yok. Şehre göçmek istemiyorlar, bir apartman dairesinde hayatlarını devam ettiremezler” diye konuştu.

‘Kadınlar şehirde eve kapanır’

Köy hayatının kadın merkezli olduğunu ve göç verildiği takdirde kadınların yaşamlarının alt üst olacağını ifade eden Burcu “Köy onların kendilerinin yönettiği yer, iyi yönetiyorlar ki çocuklarını büyütüyorlar. Açlık yaşanmıyor. Kadınları bir anda şehre koyarsan ekonomik zorluğa düşerler ve mutsuz olur, bu da bütün yaşamlarına yansır. Mecburiyetten eve kapanırlar. Özgür oldukları ortamdan hiç bilmedikleri ortama girmiş olacaklar. İlçeye bile gitmek onlar için çok zor olacaktır” şeklinde ifade etti.

‘Kanser vakası arttı’

Termik santrale karşı köy halkının 30 yıldır mücadele ettiğini dile getiren Burcu, “Filtre takacağız diyorlardı ama takılmadı. Geceleri filtresiz duman salıyorlar. Burada zaten kanser vakası artmıştı. Şimdi fabrika yapılırsa termik santralle çimento fabrikası arasında kalacağız. Oysa pandemiden beri insanlar nefes almak için buraya geliyorlar. Doğa tahrip olur, geçim kaynakları yok olursa sağlık sorunları yaşanırsa göç de olacak” şeklinde ifade etti.

‘Hem bakanlık hem belediye ekolojik yıkıma onay verdi’

Fabrika inşaatının 15 yıl önce ruhsatsız bir alanda başlandığını ve bu nedenle “yürütmeyi durdurma” kararının verildiğini anımsatan Burcu, sonrasında Menteşe İlçe Belediyesi’nin ruhsat verdiğini, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın da ÇED onayı vererek köylüleri çaresiz bıraktığını dile getirdi. Hemen ardından ağaç kesiminin başladığını ifade eden Burcu “Bakanlık hiçbir araştırma yapmamış, amacı ne? Menteşe Belediyesi Bahattin Gümüş’ün imza atması köylüyü sarstı. Köy uzun zamandır CHP’ye oy veriyordu. Buradan da darbe yediler” diye konuştu.

‘Orman geçim kaynağı, ilaç kaynağı’

Köyde doğan 68 yaşındaki görme engelli Şeynur Sultan Sarı da, ormanın kendileri için geçim kaynağı olduğunu ifade etti. Çam ağaçlarını ısınmak için kullandıkları gibi topladıkları bitkileri de şehir merkezinde sattıklarını belirten Şeynur “Fabrika olursa yiyeceklerimiz olmaz zeytin ağaçları kaybolur. O zaman biz nereye gideceğiz? Kuzu göbeği, tilkişen, göbek çıntar mantarı çıkarıyoruz,  bunları satıyoruz. Taşınırsak nereye gideceğiz? Burada kendi ektiğimizle var olan insanlarız ama bu durum herkesi ilgilendirir” şeklinde belirtti.

‘Jandarma fabrika sahiplerinin değil köylünün önüne dikildi’

Zeytin ve bağların yetiştirilmesinin emek istediğini ve emeklerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan 59 yaşındaki Fatma Çetinkaya ise fabrikaya karşı eylem yaptıklarını belirterek “ Karşımıza jandarmalar dikildi, başka insanı görmeyelim diye, bizi konuşturmak istemediler. Jandarma bizi içeri bile koymak istemedi. Kimsenin faydası için çalışmıyorlar. Belediye başkanı attığı imzayı çeksin, halkına sahip çıksın. Bütün köylüler gitsin istiyor” diye ifade etti.

‘Ormana kıymasınlar’

Orman altına biriken ağaçları toplayarak kışlık odununu toplayan Yatağanlı Emine Altu ise “Orman olmazsa ne yapacağız? Kömüre mahkum olacağız.  Termik santral yüzünden Yatağan zeytin vermez oldu, ağaçlar kurudu. Burası da aynı olacak. Bir ağaç kaç yılda yetişir? Mesela çamı 50 yıl beklemen lazım. Kıymasınlar ormana!” diye sitem etti. 

Editör: Haber Merkezi