ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ/ ANKARA - Tanzim Satış Noktaları’nın temel gıdalardaki fiyat artışını engelleyemeyeceğini belirten uzmanlar Hamit Kurt ve Özden Güngör, temel sorununu üretim olduğunu hatırlattı. Bir yandan tarımsal arazi küçülürken diğer yandan çiftçiye verilen destek düşüyor.


AKP’nin 17 yıllık iktidarında artan gıda fiyatları, işsizlik ve yoksullukta son nokta Tanzim Satış Noktaları oldu. Uzmanlar sorunun temelinde tarımsal üretimde yıllardır süren düşüş olduğunu belirtirken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın resmi verileri problemin kaynağını veriyor.


EKİM ALANI DÜŞTÜ FİYAT ARTTI


TÜİK verilerine göre, 2006 yılında 25 milyon 876 bin hektar alan olan tarım arazileri 2018 yılında 23 milyon 199 bin hektar alana düştü. 2012 yılında soğan ekim alanları 72 bin 232 hektar alanken, 2018 yılında 52 bin 713 hektar alana düştü. Patates ekim alanı 2012 yılında 172 bin 87 hektar alanken,  2018 yılında 135 bin 937 hektar alana düştü. 2012 yılında 0,47 kuruş olan patatesin kilo fiyatı Ocak 2019 da 3 bin 65 kuruş oldu.  2012 yılında kilo fiyatı 0,49 TL olan kuru soğan ise Ocak 2019 da 8 TL'yi buldu. Aynı zamanda artan nüfusa oranla soğan ve patatesin kişi başına düşen üretim miktarı da azalmakta.


DESTEK VERMEDİLER 


AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim çalışmaları kapsamında yaptığı konuşmalarda, tarıma yönelik desteği hükümetleri boyunca verdiklerini ileri sürerken, resmi veriler tersini kaydediyor. 25 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren Tarım Yasasına göre, tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin yüzde 1’inden az olamayacağı hükmü getirilmişti.


Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TÜİK verilerine göre, yasa çerçevesinde 2007 yılında 8 milyon destek verilmesi gerekirken, 5 milyar TL verildi. 2014 yılında ise verilmesi gereken destek 20 milyar TL iken, 9 milyar TL destek verildi. 2018 yılında tarıma verilmesi gereken destek 37,4 milyar TL olması gerekirken, yapılan destekleme ödemesi yaklaşık 14,6 milyar TL’de kaldı.


TOPLAM 123 MİLYAR TL ÖDEME YAPILMADI


2007- 2018 yılları arasında, tarıma verilmesi gereken destek ve verilen destek rakama arasındaki farka bakıldığında, AKP hükümeti bu yıllar arasında 123 milyar 714 milyon TL’yi çiftçiye vermedi.


ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINA SÜRÜKLENDİ


Tarım desteğini alamayan ya da yetersiz alan üreticiler, banka kredilerine yöneldi ve birçoğu icralık oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre,  bankaların çiftçiye verdiği tarımsal kredi miktarı, yani çiftçinin bankalara borcu, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 17 ’lik artışla 2018 yılında 102 milyar TL’ye ulaştı. Bu kapsamda Ocak-Haziran aralığında 2,5 milyar TL’den 2,9 milyar TL’ye yükselen icra takibindeki kredi miktarı Temmuz ayından itibaren hızlı bir şekilde yükselerek yıl sonunda 3,8 milyar TL’ye çıktı.


DÖVİZDEKİ ARTIŞ ÜRETİCİYİ VURDU


AKP’nin tarım politikaları sonucu, çiftçinin alım gücü geriledi ve bu arada TL değer kaybetti. Dolayısıyla Türkiye'nin ithal ettiği tarım girdileri olan tohum, gübre, ilaç ve mazot dövizle alındığı için zamlandı ve üretici bu girdileri yeterince alamadı.


ÜRETİMİN YERİNE İTHALAT


2002 yılında litresi 0,94 TL olan mazot,  2019 yılında litresi 6,02 TL oldu. Uluslararası Standart Ticaret Sınıflamasına, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve TÜİK tarafından hesaplanan verilere göre, aynı zamanda tarımsal ürünlerin ithalatı da arttı. 2003 yılında tarımsal ürünlerin ithalatı 5 milyon 257 bin ton iken 2016 yılında 16 milyon 857 bin tona çıktı. Buna bağlı olarak tohum ithalatına harcanan miktar da artı. 2002 yılında tohum ithalatına harcanan miktar 55,3 milyon dolar iken, 2018 yılında bu harcanan rakam 202,1 milyon dolar oldu.


Tüm bu tablonun yarattığı olumsuz gidişatın çözüm yolu olarak tanzim satış noktaları kuran AKP hükümeti, bunu da 31 Mart yerel seçimleri için meydan propagandasına dönüştürdü. Konuya ilişkin, Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör ve Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Hamit Kurt, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.


'ÜRETİCİNİN 124 MİLYAR DOLAR ALACAĞI VAR'


Tarım arazilerinin her yıl düştüğünü ve bu arazilerin 3.1 milyon hektarının amacı dışına çıkarıldığını belirten Güngör, “Bu alanlarda, yol, köprü, TOKİ evleri, termik santral, altın aradılar" dedi. Artan nüfus ile beraber üretimin de artması gerektiğini aktaran Güngör, "Ama üretim yok. Sen bu insanların karnının nasıl doyuracaksın Termik santralle mi doyuracaksın, TOKİ evleri ile mi doyuracaksın?" diye sordu.


‘TANZİMİN PARASI BAŞKA YERDEN ÇIKIYOR’


Hükümetin çözüm olarak gördüğü tanzim satışlara ilişkin ise Güngör,  "Devlet bunların parasını başka bir yerden çıkartıyor. Benzine mazota yine zam geldi. Bir tarafta seçim yatırımı nedeniyle fiyatlar düşürüyor ama başka bir taraftan, bunun üstüne kat be kat koyarak fiyat artışı yapıyor" diye belirtti.


'TARIM POLİTİKALARI YANLIŞ'


Hükümetin “tohumu gübreyi ve ilacı da tanzim satış mağazalarında satabiliriz” açıklamalarına ilişkin de Güngör, “Bu boş bir laf, çünkü biz tarım girdilerinde dışa bağımlıyız. Uluslararası tekellerin ellindeyiz. Bunlar döviz ile dışarıdan getirtiliyor. Soğan patatese benzemez. Bir kere bu uluslararası firmalar böyle bir şeye izin vermezler" dedi.


'50 MİLYON TON BUĞDAY İTHAL EDİLDİ'


Tarım ürünlerinin ithal edilmesine de tepki gösteren Güngör, “Türkiye buğdayın anavatanı. Son 16 yılda 50 milyon ton buğday ithal ettik. Karşılığında 15 milyar dolar ödedik. Bu 15 milyar dolar senin benim bizim vergilerimizden çıkan paralar"  diye konuştu.


GIDA FİYATLARININ ARTIŞI NASIL ÖNLENEBİLİR?


Güngör gıda fiyatlarındaki artışın önlenmesinin yollarına dair şu önerileri yaptı: “Gıda fiyatlarının artışı önlemek için öncelikli olarak girdi maliyetleri düşürülmeli, iklim değişikliği bir kader olarak görülmemeli, bu konuda çalışmalar yapılmalı. Ürünün tüketiciye ulaştırılmasında yaşanan sıkıntılar çözülmeli, uzun vadeli tarım politikaları oluşturularak üretici desteklenmeli, üretim planlaması yapılmalı, kooperatifçilik geliştirilmeli, ithalatın bir çözüm yolu olmadığını kabul ederek üreticimize yeterli destek verilmelidir."


‘TARIM ALANLARI İMARA AÇILDI’


Yaşanan gıda krizinin ana sebebi üretimin hiç bir şekilde siyasi iktidarın gündeminde olmaması olduğuna dile getiren Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Hamit Kurt ise, "Çiftçi üretemiyor, ürettiklerini de satamıyor. Gübre fiyatları sadece bu sene yüzde 64 pahalandı. Mazot fiyatı yüzde 50'lerin üstünde arttı. Çiftçinin girdileri alım gücünü aşan duruma geldi" diye aktardı.


Gerçek anlamda kooperatifleşmenin hiç yaşanmadığına dikkat çeken Kurt, "Kurulanlar ise kapitalist sistemin istediği düzlemde oldu. Ticarileşme kar mantığında kuruldu" dedi.


‘AÇLIK KITLIK POLİTİKASIYLA YÖNETİLİYOR’


Bu durumun kapitalist sistemin büyük tüccarlarının işine de geldiğini sözlerine ekleyen Kurt, "Piyasayı tohumdan tut pazara kadar, markete kadar her şeyi sermayenin kontrolüne alındı. Üretimi önemsemeyen siyasi iktidar, açlık kıtlığa neden olacak politikayla ülke yönetiyor" diye konuştu.


“Bir ülkede ilk toprağında her şeyi kar hırsıyla yaparsanız, milyonlarca hektar toprağın çölleşmesine sebep olursunuz” diyen Kurt,  şunları söyledi: “Ekonomik krizin ve temel gıdaların bu kadar pahalanmasının sorumlusu aracılar değil bizzat üretim girdilerinin çok pahalı olmasından kaynaklı. Üretici değil, aracılar değil, tamamen gıda politikalarının birilerine para kazandırma mantığı ile kurulmasından kaynaklanan bir sorundur.”


MA 
Editör: Haber Merkezi