ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, korona virüsü salgını nedeniyle 83 milyona biner lira dağıtılması gerektiğini söyledi, Karamollaoğlu, "Üzülerek ifade ediyoruz, açıklanan tedbirler ne yazık ki; 'Evde Kal Ama Aç Kal' şeklinde özetlenebilir" dedi.

SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, korona virüsü salgını nedeniyle normal hayatını devam ettiremeyen 83 milyon kişiye biner lira yardım yapılmasını istedi.

Karamollaoğlu’nun sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle:

HALKIN GÜVENİ SARSILMAMALI: Ülkemiz ve dünya genelinde kritik bir süreçten geçiyoruz. “Covid-19” salgınına karşı önemli bir mücadele verilmektedir. Öncelikle bu mücadelede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyor; tedavileri süren vatandaşlarımıza da acil şifalar temenni ediyoruz. Bu mücadelede fedakarca görev yapan başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün kamu çalışanlarımıza yürekten şükranlarımızı sunuyoruz. İnanıyoruz ki; bu zor dönemi hep birlikte aşacak, bu mücadeleyi de hep birlikte başaracağız. Hayata geçirilecek ekonomik önlemler, işsizler ordusunun artmamasına, fabrikaların kapanmamasına, evinde oturmak zorunda kalan esnaf ve sanatkârların uğradıkları zararların telafisine yönelik olmalıdır. Krize yönelik ekonomik önlemlerde “belli bir kesime, belli bir sektöre, krizle mücadelede iltimas yapıldığı” algısını oluşturacak her türlü yaklaşımdan uzak durulmalıdır. Halkın tedbir paketlerine inancı ve güveni sarsılmamalıdır.

‘EVDE KAL AÇ KAL’ DENİYOR: Destekler, krizden etkilenme durumuna göre vatandaşlarımıza, şirketlerimize sektör farkı gözetmeksizin objektif ve şeffaf şekilde yapılmalıdır. Bu dönem, devlete olan güveni pekiştirme dönemidir. Devlet ile vatandaş arasındaki bağı güçlendirme dönemidir. Bu nedenle desteklerde azami derecede hassas ve etkili olmalıyız. Yaşanan salgın nedeniyle ortaya çıkan durumun ekonomik etkileri ile mücadele kapsamındaki önlemlerin temel dinamikleri, İnsanımızı sağ salim bu beladan umutlu yarınlara çıkarmak, işsiz sayısını artırmamak, işsiz kalanları aşsız bırakmamak, çiftçiyi, imalatçıyı, üreteni, hizmet sunanı desteklemek olmalıdır. Ekonomide büyüme rakamları, bütçe açıkları, mali disiplin gibi konular normal zamanlara ait kavramlardır. Çok açık olarak görülmektedir ki; olağanüstü bir dönemden geçiyoruz ve olağanüstü tedbirlere ihtiyaç vardır. Zaman doğru teşhis, doğru tedavi zamanıdır. Unutulmamalıdır ki; teşhisteki hata, krizi daha da derinleştirecektir. ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere, birçok ülkede milli gelirin yüzde 10’unun üzerinde teşvik ve yardımlar açıklanmışken, Türkiye’de büyük bölümü vergi ertelemesi ve dolaylı desteklerden oluşan 100 milyar TL’lik ekonomik paketin milli gelire oranı sadece yüzde 2 düzeyindedir. Üzülerek ifade ediyoruz, açıklanan tedbirler ne yazık ki; ‘Evde Kal Ama Aç Kal’ şeklinde özetlenebilir.

ÇİFTÇİ İÇİN SEFERBERLİK İLAN EDİLMELİ: Şu ana kadar açıklanan tedbirleri ve destek paketlerini gerekli görüyor, destekliyoruz; fakat yeterli bulmadığımızı ifade ederek, sıralayacağımız maddelerin de bir an evvel yürürlüğe konulmasını teklif ediyoruz. Krizden en çok etkilenen kesim olan; yoksul insanlarımız, asgari ücretliler, işsiz kalanlar, iş yerini kapatıp evinde oturmak zorunda kalan küçük esnafımız başta olmak üzere, salgın nedeniyle zor günler yaşayan vatandaşlarımıza, gelir düzeylerine bakılmaksızın ivedi şekilde her TC kimlikli kişiye sağlık, kira ve beslenme harcamaları için bin TL nakdi destek sağlanmalıdır.  Şüphesiz bu bin TL’ye ihtiyacı olmayan insanlarımız da vardır; ancak ekonomiyi canlı tutmak için bu yardımlar her bir vatandaşımıza ulaştırılmalı, ihtiyacı olmayanlar da bu parayı kiracısına, işçisine yada bu krizi atlatmak için oluşturulan fonlara destek olarak kendince uygun gördüğü şekilde değerlendirebilmelidir. Tarıma gerekli destek verilmeli bu rakam en aşağı bugün 40-45 milyar lira etmektedir. Çiftçilerimizin kredi borç ödemeleri ertelenmeli, kredi vadeleri makul düzeye yükseltilmeli ve faizsiz şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Krizin daha hafif hasarla atlatılması için özellikle tarımsal üretimin ve gıda endüstrisinin tam kapasite çalışması gerekmektedir. Bu nedenle; çiftçilerimize topraklarını ekme konusunda tohum, gübre, yakıt ve ilaç desteği yapılmalı, ekilmeyen arazilerin ekimi sağlanarak tarımsal üretim teşvik edilmelidir. Gıda ithalatına acilen son verilmeli, çiftçilerimiz daha fazla desteklenerek yerli üretim için seferberlik ilan edilmelidir. Biz 7 milyon ton buğday ithal ediyoruz ama topraklarımızın yüzde 10’u ithal edilmiyor, pancar üretimi durdu çünkü şeker fabrikalarımız kapatıldı. Bunları dikkate alarak bir seferberlik ilan edilmelidir. Tarım politikalarını yeniden düzenleyerek, tarımda bir ‘Milli Tarım Stratejisi’ belirlenmelidir. Bahar mevsimine girdik, sebze, tahıl gibi ürünlerde bölgesel planlamalar yapılmalı ekilmeyen arazi kalmamalıdır. Yerli üretim için en ciddi tedbirler alınmalıdır.

FATURALAR EVE SIĞMIYOR: İnsanların evinde kalmasının ısrarla tavsiye edildiği bu dönemde, vatandaşlarımızın su, elektrik, doğalgaz, internet ve telefonları asla kesilmemeli; fatura, kredi ve kredi kartı borçları faizsiz olarak ötelenmelidir. Bu süreçte doğalgaz, su, elektrik ve iletişim hizmetlerinde vergiler sıfırlanmalıdır. Söz konusu hizmetlerin Mart, Nisan, Mayıs ayı faturaları kesinlikle ertelenmeli; tahsilâtları ise daha sonraki dönemlere eşit bir şekilde dağıtılmalıdır. Gençlerimizin öğrenim kredi borçları ertelenmelidir. İşini kaybeden, iş yerini açamayan ve bu nedenle ciddi gelir kaybına uğrayanların konut kredi ödemeleri ve TOKİ Ödemeleri belli bir dönem ertelenmelidir. Yavaşlayan hatta durma noktasına gelen ekonomik faaliyetler nedeniyle zor durumdaki insanlarımıza ve tüm sektörlere kaynak aktarımı yapılmalıdır. Bu aktarım hem kredi ve hibeler şeklinde acil nakit transferi hem de vergi, prim, masraf ve hatta kiraların ertelenmesi şeklinde olmalıdır. İşverenlerin üzerindeki “vergi yükü” azaltılmalı, çalışanların işveren üzerindeki yükü devlet tarafından omuzlanarak insanımızın işsiz kalmasının önüne geçilmelidir. Bu kapsamda vergi ve SGK primlerinin ötelenmesi şeklindeki önlemler yetersizdir. Kriz süresince bu yükler işveren üzerinden tamamen kaldırılmalıdır. Krizin olağanüstü etkileri geçinceye kadar asgari ücretliler üzerindeki Gelir Vergisi oranı yüzde 0 noktasına çekilmelidir. Stratejik sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere devlet gerekirse ‘ortak olmak’ suretiyle kaynak aktarımı yapmalı, böylece stratejik alanlardaki üretim faaliyetleri aksamadan sürdürülmelidir. Hizmet sektörü bu krizden en çok yara alacak sektördür. Bu sektöre ve sektörün alt bileşenlerine özgü farklı önlemler geliştirilmelidir. KOBİ’lerde işçi çıkarmadan faaliyetlerine devam edenler ile ilave işçi çalıştıranlara ’emek kredisi’ adı altında faizsiz kredi sağlanmalıdır.

KORONA SİGORTA KAPSAMINA ALINMALI: Temel gıda ve temizlik maddeleri üzerindeki vergiler sıfırlanmalı ve belirli bir süre için tavan fiyat uygulamasına gidilmelidir. Sağlık tedbirleri için oluşturulan Bilim Kurulu benzeri bir yapılanmaya gidilerek uzman kişilerden müteşekkil bir ‘Ekonomi Kurulu’ oluşturulmalıdır. Ekonomi kurulunun altında sektör sektör ayrı grupların oluşturulmasına da ihtiyaç vardır. Odaların temsilcilerinden meydana gelen bir kurula da ayrıca ihtiyaç vardır. Klasik bütçe mantığı terk edilmelidir, klasik bütçe mantığı ile bugün ki meselelerin çözümü mümkün değildir. Vergi indirim, teşvik ve ertelemelerinin yapıldığı bu dönemde kaçınılması gerekli en önemli husus israftır. Acilen tasarruf tedbirleri ilan edilmeli, tarım ve sağlık dışındaki her alanda tasarruf en üst düzeye çıkarılmalıdır. İsraf nedir o belirlenmelidir; kanaatimiz üretime kakı sağlamayan her türlü harcama israf kapsamına girer. Yol, köprü, kanal inşaatları da bu kapsamda mütalaa edilmelidir. Bitirildiği zaman ekonomiye katkı sağlamayacak yatırımlar israf kapsamında mütalaa edilmelidir. Salgınla mücadelede hızlı teşhis/hızlı müdahale için tanı kitleri acilen yaygınlaştırılmalıdır. Bir gayrete şahit oluyoruz ama yeterli olduğunu söylemeyiz. Tehlikeye en çok maruz kalan sağlık çalışanlarımızın koruyucu ekipman ve ihtiyaçları eksiksiz karşılanmalıdır. Sağlık çalışanlarımız kendi hayatlarını tehlikeye atarak bu mücadeleyi verirken onların sağlığı için tedbir almamak onlara karşı yapılacak en önemli hatadır. Bu salgın sürecinde sağlık çalışanlarımızda oluşabilecek kalıcı hasarlar ‘iş kazası’ olarak sayılmalı ve sağlık çalışanlarımızın mesleki sigorta kapsamı genişletilerek, Covid 19 da bu kapsama alınmalıdır. Kamu görevinden uzaklaştırılanlar arasından, beraat eden veya haklarında herhangi bir cezai işlem yapılmamış olan tüm sağlık çalışanlarının iadeleri karara bağlanarak, atamaları gerçekleştirilmelidir. Kısmi seferberlik halinde bulunduğumuz şu kritik dönemde Özel ve Kamu farkı gözetmeksizin bütün sağlık kuruluşlarının salgınla mücadelede etkili ve eşit bir şekilde görev almaları sağlanmalıdır.

BELEDİYELER VE EĞİTİM DESTEKLENMELİ: Bu krizle mücadelede yerel yönetimler, vatandaşlarımızla en yakın ve en etkin iletişim ve çözüm merkezleridir. Bu nedenle krizle mücadelede belediyeler önemli görevler üstlenmektedir. Salgınla daha etkin bir mücadele için, belediyelere ilave kaynaklar aktarılmalıdır. Hizmetlerin ulaştırılması açısından yerel yönetimle iktidar arasındaki siyasi farklılıkların vatandaşlarımıza olumsuz yansımasının önüne geçilmelidir. Özellikle bu dönemde bazı yerel yöneticilerin bir mahkeme kararı olmadan görevlerinden uzaklaştırılmalarından imtina edilmelidir. Eğitim en önemli meselelerimizden birisi. Şu an okullar tatil, bu dönemin verimli geçirilmesi için MEB’in bir takım çalışmalar yaptığına şahit oluyoruz. Özel eğitim kurumları, bu kurumların her kademesinde çalışanlar ve veliler ekonomik yönden mağdur edilmemeli, gerekli destekler sağlanmalıdır. KDV, stopaj, SGK ertelemesi, kısa çalışma ödeneğinden tüm personelin faydalanmasının önünün açılması, KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesi, teşviklerin yeniden gündeme alınması, uzun vadeli ve faizsiz desteklerin yapılması gibi adımlar ivedilikle atılmalıdır. Özel okullarda çalışan öğretmenlerin mali hakları güvence altına alınmalı, istihdam sağlanan kurumlar tarafından ödemelerinin tam yapılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda özel eğitim kurumlarına vergi indirimi (okula temin edilen malzemelerde) ve faizsiz orta vadeli mali destek sağlanmalı, uzaktan eğitim hizmetlerini sürdürecek teknolojik donanım bulunmayan okullara teknolojik destek yapılmalıdır. Girdikleri ders başına ücret alan ve okulların tatil edilmesi ile büyük bir mağduriyet yaşayan ‘ücretli öğretmenlerimizin maaşları, derslere giriyormuş gibi ödenmeye devam edilmelidir. Bunun için devlet gerekli tedbirleri almalı, gerekli imkanları tahsis etmelidir.

BARIŞ TESİS EDİLMELİ: Burada bir hususa daha dikkat çekmek istiyorum, o da şu an komşularımızla veya çeşitli ülkelerde iç çatışmaların bir an önce durdurulması, göçlerin önlenmesi için bu süreç bir fırsattır. Şu an bu noktada bütün dünyada barış tesis edilmelidir. Krizle mücadele süreci sonrası için krizden çıkarılacak dersler bir kenara not edilmelidir. Bir ekip oluşturulmalı aksaklıklar bu ekip tarafından tespit edilmeli, hataların tekerrür etmemesi için politikalar geliştirilmelidir. Yok pahasına yapılan özelleştirmeler ve çarçur edilen özelleştirme gelirleri, yapılandırma ve vergi aflarından elde edilen gelirler, imar affı gelirleri, deprem vergileri, bedelli askerlikten sağlanan gelirler ne oldu tetkik edilmelidir. Merkez Bankası kârları ve yedek akçesinden alınan paralar ve bütün bunlara rağmen; açık veren bütçe ile karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız. Bunun sebeplerini siyasi kaygıları bir kenara bırakarak gözden geçirmeliyiz. Üretim yerine betona gömülen kaynaklar, geçilmeyen köprü ve otoyollar için verilen garantiler, ”itibarda tasarruf olmaz” anlayışı ile israf edilen paralar… Hepsi ama hepsi not edilmeli, bu krizden çıkarılacak bir büyük ders ile aynı ve benzeri hatalar tekrarlanmamalıdır. Krize yönelik ”İnsan odaklı” bu tekliflerimizi kamuoyu ile paylaşıyor, hükümetimiz ve devletimiz ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın bu tekliflerimizi ve vatandaşlarımızın taleplerini dikkate almasını temenni ediyor; 9 başlıkta topladığımız önerilerimizi aziz milletimizin takdirine sunuyoruz. Devir, derdi bölüşerek azaltma, geliri bölüşerek çoğaltma devridir. Karamsarlık yok, umut var. (DUVAR)
Editör: Haber Merkezi