MALATYA - Türkiye’nin tarım politikası olmadığını söyleyen kayısı üreticisi Kemal Gedik, “Biz çiftçiyiz. Bizler toprağı tırnaklarımızla işleyip daha sonra alın terimizin karşılığını almazsak çocuklarımızı burada tutamayız. Eğer köylüyü köyde tutamazsak üretim durur” dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya kayısı üretim alanının yüzde 23,4’ü Türkiye’de. Dünyada yıllık üretilen 4,1 milyon ton kayısının 847 bin ton üretimiyle Türkiye ilk sırada yer alıyor. Türkiye, 95 bin ton kuru kayısı üretimi ile dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 54’ünü karşılayarak birinci sırada yer alıyor. Kayısı üretiminde dünyada ilk sırada olmasına rağmen verimde birinci sırada hektarda 15 ton 242 kilo ile İtalya birinci sırada yer alırken, Türkiye ise hektarda 6 ton 454 kilo ile son sıralarda yer alıyor. 

Kemal Gedik

YÜZDE 300-400’LERE VARAN ZAMLAR

Meletî merkeze bağlı kırsal Mahmutlu mahallesinde yaşayan Kemal Gedik (54), 40 yıldan fazla bir süredir kayısı üreticiliği yaptığını, çiftçi bir ailenin çocuğu olduğunu belirtti. 300 dönümlük arazisinde kayısı üreticiliği yaptığını söyleyen Gedik, AKP’nin uyguladığı tarım politikaları nedeniyle çiftçilerin ciddi anlamda zorluklar yaşadığını ifade etti. Gedik, “Özellikle son bir yıl içinde tarım girdilerinde yüzde 300-400’lere varan zamların olduğu bir dönem yaşıyoruz. Bu zamlardan dolayı çiftçiler çok büyük zorluklar yaşıyor. Artık yeni bir yatırım yapamayacak duruma geldik. Bir torba gübre 200 TL iken, şu an bin TL’ye alıyoruz. Bir ton suya karışacak bordo bulamacını geçen sene 300-400 TL’ye alırken, şimdi 5 bin TL oldu. Geçen yıl 7 TL’ye aldığımız mazotu, ilkbaharda 30 TL’ye aldık. Kireci, işçiliği, mazotu derken maliyet çok yüksek oluyor. Tarım ilaçları, gübre, mazotta tarımın önündeki önemli handikaplarından biridir” dedi. 

‘ÜRÜN BAZLI DESTEKLEME İSTİYORUZ’

Devletin gemi şirketlerine mazot verirken Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) almadığını, fakat çiftçiden bunu tahsil ettiğine dikkat çeken Gedik, “Asıl sorunda burada başlıyor. Çünkü çiftçi desteklenmiyor. AKP iktidarıyla birlikte çiftçi hiç desteklenmiyor. Doğrudan gelir adı altında bizlere bir destek veriliyor, fakat bizlere dilenci muamelesi yapılıyor. Biz üretici olarak bunu kabul etmiyoruz. Bize verilecek desteğin her şeyden önce ürün bazlı olmasını istiyoruz. Türkiye topraklarının büyük bir bölümü terk edilmiş durumda ama o işlenmediği halde tapu üzerinden o toprak sahiplerine destek sağlanıyor. Bu yanlış bir politikadır. Gerçek anlamda üretim yapan, çiftçiye ürün bazlı destek istiyoruz” diye konuştu. 

‘DEVLET GÜVENCESİ YOK’

Devlet destekli sigorta sistemi olan Tarım Sigortaları Havuzu’na (TARSİM) değinen Gedik, “İki yıldır hava şartlarından dolayı kayısı ürün vermiyor. Malatya merkezin ova kısmı don yiyor. TARSİM’in çok keyfi uygulaması yüzünden çiftçi büyük bir kopuş yaşadı. Malatya’daki kayısının yüzde 60’ı bu sene yandı. Buna rağmen burası ne afet bölgesi ilan edildi, ne de borçlarımız ertelendi. Eskiden kayısılar don yediği zaman devlet bir destek sağlardı. En azından ilaç, gübre ve mazot giderlerimizin bir kısmını oradan karşılardık. Şimdi o da yok. TARSİM keyfi uygulamalar yapıyor. Geliyor burada 'don olmamıştır' diyerek rapor tutup gidiyor. Öyle olunca hiçbir şey yapamıyorsun” ifadelerini kullandı.

Artan girdi maliyetlerini karşılayabilmek için Ziraat Bankası’ndan zirai kredi çektiğini vurgulayan Gedik, “Ziraat bankası sözüm ona çiftçinin bankasıdır fakat şimdi benim oradan borç alabilmem için hiçbir kuruma borcumun olmaması lazım. İcralık olmayacaksın gibi bin bir türlü isteği var. Çiftçiye kredi vermemek için her şeyi yapıyor ama Demirören'e 700 milyon dolarlık krediyi veriyor ve tahsil edemiyor. Üstüne üstelik Demirören hiçbir yaptırım da yapmıyor. Geçen yıl Ziraat Bankası’ndan zar zor çektiğim bir zirai kredim vardı. Beni arayarak TARSİM yapmadığımı, bunun için borcumu ertelemeyeceklerini söyleyerek borçlarını istediler. Bende gidip tefeciden borç alıp Ziraat Bankası’na borcumu ödedim. Devlet, biz çiftçileri şu an tefecilere mahkûm etmiş durumda” şeklinde konuştu. 

‘AKP, KEMAL DERVİŞ’İN POLİTİKASINI İZİLYOR’

Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı anlaşmayı hatırlatan Gedik, “Bu devletin başına Kemal Derviş diye biri geldi. IMF ile bir anlaşma yapıldı. IMF’nin anlaşmasındaki bir maddesi ise Türkiye’de tarımla geçinen insan sayısının yüzde 14’e düşürülmesi maddesi oldu. Ondan önce gübre, ilaçlar, hayvan yemleri sübvanse ediliyordu. Tüm bunları kaldırarak doğrudan gelir desteği adıyla bir icat çıkardılar. Bu bizlere yetmiyor. AKP iktidarı da aynen Kemal Derviş’in politikalarını bire bir uyguluyor. IMF’nin politikaları bugün bire bir uygulanıyor. AKP’nin tarım politikasında 'milli hasılanın yüzde 1’i çiftçiye ödenecek' diye bir şey var. Sayıştay raporlarına bir bakın yüzde kaçı ödeniyor. Yüzde 0,40 ödenmiş. Biz çiftçiyiz. Bizler toprağı tırnaklarımızla işleyip daha sonra alın terimizin karşılığını almazsak çocuklarımızı burada tutamayız. Çocuklarım organize saniyelerinde iplik fabrikalarında çalışacaklar. Bu doğru bir zemin değil. Eğer köylüyü köyde tutamazsak üretim durur” diyerek tarım politikalarının yanlış olduğunu söyledi. 

‘İTHAL EDİNDE GÖREYİM SİZİ’

Kıyısı üreticiliğinin yanında küçük ölçekli hayvancılık da yaptığını anlatan Gedik, “Tarımda kendi kendine yeten nadir ülkelerden biriyken bu gün mercimek, nohut, peynir gibi her şeyimizi ithal eder duruma geldik. Hayvanlarımız ithal, hatta ona verdiğimiz yemimiz bile ithal. Bu kadar acı bir durumdayız. Daha önce 80 tane hayvanım vardı, şimdi 10 taneye düştü. Hayvanları kestirip bir birine yedirdim. Her ay birini kesip parasıyla yem alıp diğerlerine yedirdim. Artık üretim yapamıyoruz, tıkandık. Bu ülkenin bir tarım politikası yok. Recep Tayyip Erdoğan, ‘paramız var ki ithal ediyoruz’ diyordu. Bu gün artık paramız bile yok. İthal edin de göreyim sizi. Bu gün Ukrayna’ya, Rusya’ya mahkûm kalmışız. Gidip Sudan’da, Venezüella’da toprak kiralayıp tarım yapmayı düşünüyorlar. Ya sen oralara vereceğin sadece nakliyeyi bana destek olarak ver ben sana ürünü üreteceğim. Sudan, Venezüella çiftçisi benden kıymetli mi? Bütün kaynakları oraya aktarıyorlar ama kendi çiftçisine bir lira bile vermiyorlar. Böyle bir sistem olmaz. Bu zulmü bu köylüye yapmayın. Bizi destekleyin, biz üretim yapalım” dedi.

MA / Ömer Akın

Editör: Haber Merkezi