İSTANBUL - Geçinemediklerini ve ekonomik krizin sosyal yaşamlarını etkilediğini dile getiren İstanbullu yurttaşlar, iktidarın değişmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz, yurttaşların alım gücünü her geçen gün düşürüyor. Temel tüketim ürünleri başta olmak üzere her gün zamlar gelmeye devam ediyor. Hükümetin rant, kayırma, yolsuzluk, rüşvet ve savaş politikası halka ekonomik kriz olarak dönerken, yurttaşların öfkesi de büyüyor. Barınma ve gıda üzerindeki zamlar, yoksulları ve açlık sınırında yaşayan yurttaşları derinden etkilerken, İstanbul'da mikrofonumuza konuşan yurttaşlar, siyasal, sosyal ve ekonomik krizin en büyük sebebinin AKP-MHP iktidarı olduğunu belirterek, iktidarın değişmesi gerektiğini dile getirdi.

ÜNİVERSİTE TERCİHİ YAPAMADI

Bu sene üniversite sınavını kazanan ve ekonomik krizden dolayı tercih yapamadığını söyleyen Özlem Kurubal (18), ay sonunu getirmediklerini belirtti. Kurubal, “Bu sene üniversite sınavına girdim ve puanım şehir dışında bir üniversiteye yetiyordu. Şehir dışına gittiğim zaman ya yurtta ya da evde kalmam lazım. Yurt kiraları da ev kiraları da çok yüksek. O yüzden gidemiyorum. Mecbur bir senem boşa gidecek. Yurt fiyatları gerçekten çok pahalı. Eğitimde eşitlik yok. Parası olan gidip çok rahat okuyabiliyor ama bizim gibi durumu olmayanlar gidemiyor. En azından biraz eğitim konusunda eşit davranılmasını istiyorum” diye konuştu.

GELECEĞİ GÖREMİYOR 

Geleceğe dair bir umudunun olamadığını dile getiren Furkan Üçüncügüler (18), ekonomik krizin sosyal yaşamı da olumsuz etkilediğini vurguladı. Üçüncügüler, “Arkadaşlarımla kahveye ya da bir kıraathaneye bile gitsem bir çay 3-4 TL. Biz evde 4 kişi yaşıyoruz. 2 kardeşim var. Ben çalışıyorum. Aileme destek çıkmıyorum, çünkü günlük aldığım para bana bile yetmiyor. Ben sigara kullanan biriyim. Her gün bir paket sigaraya 30 TL veriyorum. Geriye 150 TL kalıyor. Bu parayla nasıl haftalığımı tamamlayabilirim? Bu durum sosyal hayatımı tamamen bitirebiliyor. Ben genç olarak bu ülkede yapmak istediklerimi yapamıyorum. Bir ay içinde Kadıköy’e 3’üncü gelişim. Buraya gelmek için bile minimum 7-8 TL harcıyorum. Yol ücretleri bile bu kadar pahalıyken diğer şeylerin de ekstra pahalı olması başlı başına sorun. Düzeltilebilir mi? Umudum yok. Yani bu şartlarda sadece yemek yiyip evde oturma şansı tanınıyor bizlere” dedi.

ÜLKE ÇÖKTÜ 

Almanya'da işçi olarak çalışan ve buraya tatil amaçlı gelen Ali Ökçü (55), Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz olduğunu ve devletin bunu görmesi gerektiğini dile getirdi. Ökçü, “Türkiye’deki krizi görmemek için ya cahil olmak ya da hiçbir ülke ile irtibatta olamamak, bilmemek lazım. Son yıllar da Türkiye’de ithalat-ihracat çok kötü durumda. Her şey dışarıdan alınıyor. Hal böyle olunca ülke ekonomik olarak çöktü. Kısa zamanda Türk parası değer kaybetti. Geçmiş yıllara baktığımız zaman hayvancılık, çiftçilik vardı. Şimdi bunların hepsi silinmiş. Çiftçi istediğini bulamıyor. Hayvancılık yapan insanlar karşılığını alamıyor. Bunlar, Türkiye coğrafyası büyük olmasına rağmen yapılmıyor. İnsanlar bitmiş durumda.”

KRİZ TÜRKİYE’DE 

“Dünyada kriz yok, kriz Türkiye’de var” diyen Rehim Bayrak (58), ekonomik krizi Ukrayna-Rusya savaşına bağlayanları eleştirdi. Ukrayna'da enflasyon yüzde 18, Rusya’da yüzde 12 olduğunu dile getiren Bayrak, “Bizde TÜİK belasının baskısına rağmen enflasyon yüzde 80. Türkiye’de iktidar son 20 yıldır mirasyedi evlat gibi ne var ne yok sattı, yedi. Yerine hiçbir şey koymadı. Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını, değerlerini sattılar. Ben 1974’de Ankara’da iken asgari ücret 600 TL’ydi. Ev kirası 200 TL’ydi. Bugün asgari ücret 5 bin 500 TL ama Sultanbeyli’de 5 bin 500 TL’ye daire yok. Krizin herkesi nasıl etkilediğini buradan görebilirsiniz, gerisini siz düşünün” ifadelerini kullandı.

'AKP ÜLKEYE BELA’

Suriye’nin savaş alanına dönmesinden iktidarın payı olduğunu belirten Bayram, “Bu iktidar, bu ülkenin başına gelebilecek en büyük beladır. İktidar yaptığı yanlışlardan dönmezse önümüz daha da karanlık olacak” dedi.

‘ESNAFIN DURUMU KÖTÜ’

Yurttaşlardan Gülizar Gültekin ise, ekonominin “berbat” olduğunu belirterek, “Markete gidiyorsun, sadece kahvaltılık 250 TL’ye patlıyor. Akşam yemeği keza öyle. Esnaftım. Pandemi sürecinde iki dükkanımı kapattım. Esnafın durumu çok kötü. Eskiden 100 TL’ye pazar alışverişi yaparken, şu anda 200-300 TL’ye mutfak masrafını karşılayamıyorsun. Bir tane kızım var. Onu nasıl bir geleceğin beklediğini öngöremiyorum” diye sitemde bulundu.

HÜKÜMET DEĞİŞMELİ 

Ekonomik krizin emeklileri etkilediğini ifade eden Ayla Çımık, “4 bin 200 TL maaş alıyorum. Bununla ne yapılabilir ki. Türkiye çok kötüye gidiyor. Sosyal yaşamım yok. Ancak dışarıda balık tutabiliyorum veya parklarda oturabiliyorum. Tatile gidemiyoruz. 53 yaşındayım, hayatımdan böyle bir kriz, pahalılık görmedim. Daha önce ki krizleri de yaşadık ama bu kadar büyük enflasyon olmadı. Hükümetin değişmesi lazım her şeyden önce. Erken seçim olmalı, başka çaresi yok” şeklinde konuştu. 

KUZEY KORE DAHA DEMOKRATİK

Klimacı olarak çalışan ve geçinemediğini kaydeden Devrim Can Gezer (27),  temel ihtiyaçlarından ödün vermek zorunda kaldığını söyledi. Gezer, “Eskiden İzmir’e uçakla gidiyordum. Şimdi İzmir’e uçakla gitmek aşırı lükse girdi. Şu an uçakla seyahat etmek imkansız. Aldığımız asgari ücretle geçen seneye oranla ekmeğimiz yarı yarıya düşüyor. Çok berbat bir ekonomimiz var ve gittikçe de kötüye gidiyor. Çünkü aldığımız maaş bizi ertesi güne çıkarmıyor. Bırakın gelecek hayali kurmayı, ertesi günün hayalini kuramıyoruz. Daha söylemek istediğim şeyler var ama ezilen biz oluyoruz. Kendimi özgür hissetmiyorum. Kuzey Kore bile bizden daha demokratik bir ülkedir” ifadelerini kullandı.

ÖNCE ADALET

Ekonomik krizin yanı sıra Türkiye’de adalet sisteminin bozuk olduğunu söyleyen yurttaşlardan İzzet Çelik, şunları söyledi: “Ben mahkemeye gidiyorum. Mahkeme benim adıma karar veriyor. Madem bu mahkeme benim adıma karar verecekse, o mahkeme başkanlarını ben seçmeliyim. Halk seçmeli. Halkın seçmediği bir mahkeme başkanları, sahibinin başkanının yardımcısı olur. Bu kadar basit. Öncelikle hukuk gelecek. Ekonomi konuşacaksak önce hukuk, adalet, güven. Bu 3’ü birdir. Bunlar olmadığı sürece bu işi çözemezsiniz. 6’lı masada gelse 8’li masa da gelse bu işi çözemezsiniz.”

ERDOĞAN'A OY VERMEM

Emekli öğretmen Fikriye Uygur (92), eski günlere özlem duyduklarını belirterek, yaşanan ekonomik krize tepki gösterdi. Uygur, “Eskiden 10 TL ile pazara çıkardım. O zaman file vardı. Fileyi doldurduk, paramız artardı. Şimdi markete gittiğimde 600 TL harcıyoruz ama aldığım bir şey yok. Gençlerimize acıyorum, çok üzülüyorum. Benim evime 4 defa hırsız girdi. Bir tanesine bile beddua etmedim. Çünkü çok ihtiyacı varsa helal olsun diyorum. Ama artık devletin oturup düşünmesi lazım. ‘Biz bu halka ne söz verdik, ne yapmamız gerekiyor ’diye düşünmeliler. Erdoğan'a ilk oyu ben verdim. 5 sene çok güzeldi. 5 sene sonra değişti. Hiç kimseyi tanımaz, görmez oldu. Hapiste yatan insanların yüzde 90’ın suçsuz olduğuna inananlardanım. Bir daha asla Erdoğan’a oy vermem. Bin oyum olsa bir tanesini vermem” dedi.

MA / Esra Solin Dal

Editör: Haber Merkezi