İSTANBUL- İktidar salgın tedbilerini alırken ilk olarak kafeleri kapattığını hatırlatan işçiler, sigortasız çalıştıkları için ödenekten de faydalanamadıklarını belirterek, "Ne salgından ne de açlıktan ölmek istemiyoruz" dedi. 

Koronavirüs (Kovid-19) salgını tedbirleri kapsamında bir kez daha kafe ve restoranlar kapatıldı. Önceki kısmi kapanma sürecinin uzun sürmesi nedeniyle binlerce işyerinin kapısına kilit vuruldu. 58 ilde uygulanan hafta sonu sokağa çıkma yasağı Ramazan ayının başlamasıyla birlikte Türkiye geneline yayıldı. Yine tüm Türkiye’de hafta içi 19.00 ile 05.00 saatleri arasında sokağa çıkılamayacak. Öte yandan restoran, lokanta, kafeler de kapatılırken, bu gibi işletmeler sadece paket servis hizmeti veriyor. 

İRADEMİZİ ALMAYA ÇALIŞIYORLAR

Kafe-Bar Dayanışması üyesi Meryem Betül Topkaya, kafe bar sektörünün bir iş alanı olarak görülmemesinden dolayı iktidarın ilk olarak gözden çıkardığı alanlar olduğunu söyledi. Salgının başından itibaren 6 ay gibi bir süre çalıştıklarını söyleyen Topkaya, bundan dolayı hayatlarını düzenleyemediklerinin altını çizerek, “Aslında bizim irademizi de ellerine almaya çalışıyorlar. Kendi hayatlarımız üzerinde söz hakkımız yok. Mekanların açılıp kapanması iki dudağın arasından çıkabiliyor” diye belirtti.

İŞVERENLER KULLANIYOR

Sektördeki dalgalanmanın salgın öncesinde de var olduğunu söyleyen Topkaya,“İnanılmaz geniş bir hak gaspı yelpazesi var. Salgınla birlikte bu sorunlar devam etti. Üstüne yeni sorunlar eklendi. Salgınla birlikte işe girenler çok güvensiz bir zeminde işe giriyorlar. İşverenler de bunu kullanıyor” dedi.

Kısa çalışma ödeneğinden sektördeki çok az kişinin faydalandığını belirten Topkaya, “Kısa çalışma ödeneğinden belirli bir süre sigortalı çalışabilenler faydalandı. Sigortasız çalışanlar ise bir destek görmedi. Senelerdir sektörde çalışanlar bile sigortalı çalışamadıkları için yararlanamadılar. Ödenekten yararlanabilen arkadaşlarımızda bu ödeneği hiçbir şeye yetiremediler. Şimdi bunu da kaldırdılar. Bu bize açıktan ölün demektir” ifadelerine yer verdi.

SALGIN DEĞİL ALGI YÖNETİYORLAR

“Biz aslında bu yılın yarısını sigortasız, maaşsız ve güvencesiz geçirdik” diyen Topkaya, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Bir aylık açılma kimseye bir yarar sağlamadı. Yüzde 50 kapasiteli bir açılma olduğundan dolayı çoğu çalışan işlerine giremedi. Çalışan sayısı yarıya düştü. Yevmiye ile çalışanların geldiği günde yarıya düşmüş oldu. Bir ay kazandığımızla geçmişe dönük ihtiyaçlarımızı, borçlarımızı karşılayamadık. Ne bir halk sağlığı onların umurlarında ne de insanlar ölmesin umurlarında. Biz ne salgından ne de açlıktan ölmek istiyoruz. Onlarda zaten salgın yönetimini değil, algı yönetimini seçtiler. Bu nedenle ne koydukları tedbirlerin ne de açıklamaların aslında bir anlamı yok.”

YAŞAM GÜVENCESİ VERİLSİN

Salgının başından bu yana taleplerinin aynı olduğunu belirten Topkaya, “Bizim yaşam güvencemizi sağlamadan kafelerimizi kapatamazsınız diyoruz. Bize yeterli desteği sağlayın hep beraber virüsten korunalım. Çok az bir topluluğa bin- bin 500 lira vererek biz size destek sağlıyoruz diyemezsiniz. Biz yıl sonuna kadar kısa çalışma ödeneklerinin asgari ücret miktarında devam ettirilmesini istiyoruz. Sigortasız arkadaşlarımızın da bu haklarından faydalanmasını istiyoruz” diye belirtti.

'DERMANIMIZ MÜCADELEDE'

Salgının en belirgin anlarında yan yana gelerek çalışanların yaşadıkları sorunlara karşı bir umut ördüklerinin altını çizen Topkaya, “Dert açlık, yoksulluk, bizi uykumuzdan uyandıran kaygılar, bir geçinememe hali. Salt bir ekonomik geçinememe değil, onun yanında hayatlarımızı elimizden almaya çalışanlarla geçinememe. Bizde diyoruz ki bizim dermanımız birliktelikte, dayanışmada ve mücadelede. O yüzden kafe bar çalışanları dayanışmasında birleşelim. Otel ve turizm sendikasında örgütlenelim. Mücadeleyi büyütelim” şeklinde konuştu.

KENDİ BAŞIMIZA BIRAKTILAR

Salgından önce garson olarak çalıştığını ifade eden Cafer Yelsalı, salgın yasaklarıyla birlikte kapı önüne konulduğunu söyledi. Yelsalı, “Bir yıl boyunca mekanlar açıldığında çalıştım. Ya iki ay ya üç ay sonra yine bizi kendi başımıza bıraktılar” dedi.

Kafe bar çalışanlarının günah keçisi olarak görüldüğünü belirten Yelsalı, “Patronu sigorta yapmaz, yapsa türlü dalavere çevirir. Dizilerde kötü gösteriliriz. Şu pandemi gösterdi ki, bu ülke yurttaşları içinde en dipte olan bizmişiz. Hiçbir ödenekten faydalanamadım. Zaten bankalara borcumuz olduğu için kredide alamadık. Dostlarımdan, arkadaşlarımdan borç harç bir şekilde ilerliyorum. Söyleyin, yıllarca bu sektöre hizmet ettim, 10 yılımı verdim. Bana görülen reva mıdır? Açık konuşayım, açıkta değilim ama evsiz sayılırım” ifadelerine yer verdi.

KABUL ETMİYORUZ

Çalışanların sesini yetkililerin bilerek duymadığını söyleyen Yelsalı, virüs ortamında çalışmanın meraklısı olmadıklarını belirtti. Yelsalı, “Ama gerçek bir ekonomik çözüm üretilmiyor. En temel hedefimiz budur. Bizlere gerçek ekonomik çözümler gerekiyor. Biz de açmayalım virüsün geçmesini bekleyelim. Ekonomik destek yok, gerçekçi çözümler yok ama kapatma var, açlık var. Bunu kabul etmiyoruz” diye belirtti.

TEK BAŞINA ÇÖZÜM OLMAZ

Çözümün ise dayanışmada olduğunu aktaran Yelsalı, “Öncelikle en yakın arkadaşınıza gidin dertlerinizi anlatın, tek başına çözüm olmuyor. Dertler ancak birlikte kafa yorup çözülebilir. Eğer kimse yoksa, kimseye anlatamıyorsanız, Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması’na gelin burada konuşalım. Birlikte çözüm bulmaya çalışalım. Birlik olursak, kimse önümüzde duramaz. Birlik olursak, hiçbir arkadaşımız yalnız kalmaz” diye konuştu.

MA / Kadir Güney 

Editör: Haber Merkezi