DİYARBAKIR - AKP’nin yarattığı ekonomik ve siyasi krize karşı halkın sokaklara çıkıp iktidarı istifaya çağırmasını değerlendiren siyasi parti temsilcileri, sokaklarda yükselen seslerin iktidarın gidişini hızlandıracağını belirtti. 

MA / Ergin Çağlar'ın özel haberine göre; AKP ve MHP iktidarının ekonomide yürüttüğü politikalar her geçen gün krizi derinleştirmeye devam ediyor. Son günlerde özellikle TL’nin dolar karşısındaki düşüşü ile birlikte gelen zamlar yurttaşları canından bezdirdi. Sokaklara çıkarak "hükümet istifa" diyen yurttaşlar, ekonominin düzelmesi için tek çıkar yolun bu olduğunu belirtirken, iktidar ise sokaklarda yükselen bu istifa çağrılarını yine baskı ile durdurmaya çalışıyor. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi Diyarbakır il başkanları, iktidarın ekonomi politikalarını ve yaşanan siyasi, ekonomik krize karşı halkın alanlara çıkıp, iktidarı istifaya çağırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

SESİ BASTIRAMAYACAKLAR

Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, iktidarın yıllardır yürüttüğü ekonomi politikalarının tüm toplumu yoksulluğa sürüklediğini, iktidar yandaşlarının ise her geçen gün ekonomisine güç kattığını ifade etti. Halkın bu taleplerini iktidarın asker ve polisleri kullanarak bastırmaya çalıştığının altını çizen Ülsen, “Neden bastırmaya çalışıyor sokaktaki sesi. Çünkü bu sesler yükseldikçe bu iktidarın kendini tahkim etmesi, kendini sürdürebilmesi artık olasılık dışı kalacak. Bundan dolayı bu sesleri kısmaya çalışıyor. Zaten iktidar son 6 yıldır sokaklarda itiraz eden tüm muhalif kesimlere ciddi bir korku iklimi yaratmaya çalıştı. Gelinen süreçte bu muhalif kesimlerden geniş halk kesimlerine kadar yayılan bir itiraz söz konusu, bunu da asayişle bastırmaya çalışıyor. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar bu sesi bastıramayacaklar” ifadelerini kullandı. 

GİDİŞİN AYAK SESLERİ 

2002 yılında Türkiye’deki krizin yaygınlaşmasıyla AKP iktidarının siyasi arenada iktidar olduğunu hatırlatan Ülsen, AKP’nin yoksullukla, yasaklarla ve yolsuzlukla mücadele diye ifade ettiği ‘3 Y’ ile iktidara geldiğini hatırlatarak “İktidar bugün bu saydığımız maddelerin öznesi haline geldi” dedi. Ülsen, “İnsanlar artık bunu çok iyi görüyor. Çünkü insanlar yoksullaştı, ciddi bir yolsuzluk iklimi oluştu ve insanlar artık düşüncelerini özgürce söyleyemiyor. Kendilerinin itiraz ettikleri nokta olan bu ‘3 Y’ bugün onların gidişini hızlandıracak olan sürecin ayak sesleri oldu. AKP’nin halk tarafından istifaya davet edilmesi çok normal. Halk kendisini refaha eriştirecek olan siyasi partilere çok büyük bir kredi açıyor her zaman. AKP’ye açtığı kredi 2015 yılından bu yana son buldu” dedi. 

KÜRT SORUNUNUN ETKİSİ

AKP’nin 2015 yılı itibariyle savaş ve güvenlikçi politikalara geri dönmesi ile Suriye’de yürüttüğü savaş politikalarının iktidara kaybettirdiğini vurgulayan Ülsen, o dönemden bu yana ülkede hukuk zeminin, demokratik zeminin ve adalet zeminin kalmadığını aktardı. Ülsen, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunlar bugün yerle yeksan olduğundan dolayı ekonomi bu noktadadır. Genel Başkanımız Ali Babacan’ın ‘Bugün 10 tane Nobel ödüllü ekonomist getirin yine bu ekonomiyi düzeltemez’ sözü çok yerindedir. Ekonominin düzeltilmesi için hak, hukuk, adalet ve özgürlükleri genişleterek ve aynı zamanda acilen Kürt meselesinin çözülerek gündemden çıkarmakla düzelir. Çözüm sürecini önemseyen insanlardan biriyim. Kürt sorunun güvenlikçi politikalarla çözülmesi iktidarı hukuktan ve adaletten uzaklaştırdı. Eğer haktan hakkaniyetten uzaklaşırsanız ülkede ekonomiden, sağlığa, eğitime kadar bütün alanları kaybedersiniz.”  

SEMAYENİN ÇIKARI

HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy da, AKP iktidarının yarattığı siyasi ve ekonomik krizin 2018 yılından bu yana devam ettiğini ve bugün bu krizlerin önünün alınamaz bir noktaya geldiğini belirtti. Krizin derinleşmesini iktidarın yürüttüğü neoliberal ve güvenlikçi politikalara bağlayan Atasoy, bu politikaların toplumun bütününün hissettiğini bundan kaynaklı da halkın bugün alanlarda iktidarı istifaya davet ettiğini vurguladı. Atasoy, “Halk özellikle de Cumhurbaşkanının istifa etmesi gerektiğini ciddi anlamda ifade eder oldu. Krizin bütün boyutlarını yaşayan halk bugün sokaklarda iktidarı istifaya çağırıyor. Bir avuç sermayedarın çıkarı için bir halk heba edildi. Bu krizi öyle dış güçlere bağlayan ya da krizi ülkedeki muhalefete yıkmaya çalışan anlayışın artık istifa ettiğini görüyoruz. Bu krizden kurtulmanın yolu krizi yaratanların acilen yönetimden gitmesidir” şeklinde belirtti. 

HALK KIRMIZI KART GÖSTERİYOR

İktidarın olası bir erken seçimle gideceğinden emin olduklarını ifade eden Atasoy, ülkede var olan krizlerin son bulması için ise savaş ve çatışma politikalarının sonlandırılarak ülkede demokratik bir ortamın oluşturulması gerektiğinin elzem olduğuna vurgu yaptı. AKP sonrası ülkede bir enkazın bulunacağını da sözlerine ekleyen Atasoy, “Ülkede savaş politikaları devam ettiği sürece ekonomik krizin bitmesinden bahsetmemiz mümkün olmayacak. AKP ve MHP iktidarı, ömrünün bittiğini biliyor. Bundan dolayı son birkaç gündür topluma yeni umutlarda bulunması bize erken seçimin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Eğer Cumhurbaşkanının her bir söyleminde döviz hareketlenip yükseliyorsa bence direk istifa ederek bu ülkeye daha fazla kaybettirmeyerek siyasi hayatına bir nokta koyması gerekir. Halk artık kendisine kırmızı kart gösteriyor” diye konuştu.

TARİHİN EN BÜYÜK KRİZİ

Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç da,  AKP ve MHP ekonomisinin tarihin en büyük krizi yarattığına dikkat çekti. AKP ve MHP iktidarının ülke sorunlarını giderek derinleştirdiğini belirten Altaç,  halkın bu iktidara olan inancının kalmadığını ve büyük bir umutsuzluğa düştüğünü aktardı. Halkın iktidarı istifaya davet etmesini değerlendiren Altaç, “Bu çağrılar sebepsiz değildir. Bu toplumun dayanacak gücü kalmadı. Her gün bastırarak, şiddet uygulayarak, korkutarak ve ötekileştirerek bu toplum bugüne geldi. Hükümetin bu halkı daha ağır bir travmaya maruz bırakmaması için biran önce seçime giderek yönetimi devir etmesi gerekiyor. Onlar konuştukça dolar artıyor, şiddet artıyor, sosyal gerilme artıyor. Bugün toplum patlama noktasına gelmek üzere. Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirmekle, bürokratı değiştirmekle ya da Bakan değiştirmekle sorunlar çözülmüyor. Sorunun kendisi bu iktidar zaten. Tek adam rejimiyle devlet kurumu diye bir şey kalmadı. Aile devletine döndü. Türkiye’de artık devlet diye bir şey kalmadı. Bu hükümetin sonu artık geldi. 128 Milyar dolar nerede? Sorusunun sorulduğu günden bu yana hükümet kontrolü kaybetti. O günden bugüne hamaset ile ülkeyi yönetmeye başladı. Bundan kaynaklı ne Erdoğan’ın ne yandaşlarının ne de hükümet ortağının bu ülkeye verebileceği hiçbir şey kalmadı. Yaşadığımız tamamen ekonomik yıkımdır” dedi.

BİRÇOK SEKTÖR İFLAS ETTİ

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin ise, AKP iktidarının yürüttüğü ranta ve tüketime dayalı olan politikasının ülkeyi büyük bir krize mahkum ettiğinin altını çizdi. Bu politikalardan dolayı ülkede tarım, hayvancılık ve sanayi gibi birçok sektörün iflas ettiğini kaydeden Ergin, uluslararası yatırımcıların ülkede var olan güvensizlikten dolayı artık yatırım yapmaktan kaçındığını belirtti. Bugün iktidarın ekonomideki krizi aşmak için uluslararası yatırımcıları ülkede yatırıma teşvik etmek için varlık fonu güvencesi ile ikna ettiğini dile getiren Ergin, “Ekonomideki çöküşün ilanı tam olarak buradadır” ifadelerini kullandı.

Ekonominin düzelmesi için üretime dayalı bir ekonominin ve toplumsal barışın tesis edilmesi gerektiğini de vurgulayan Ergin, “Halk gelinen aşamada artık dayanamayacak bir duruma geldi. Halk bugün ‘Benim başıma bundan daha kötüsü gelmez artık’ diyerek artık sokağa çıkacak hale geldi. Bugün üreticiler kan ağlıyor, esnaf kepenk kapatıyor, çiftçi üretmekten korkuyor. Bugün insanlar ekonomik krizin ötesinde, artık bir kaosun ortasında, yıkımın ortasında. Hükümet halkın erken seçim talebine kayıtsız kalmamalı” dedi. 

Editör: Haber Merkezi