Yeni yılla birlikte halkın üzerine bir tufan gibi yağan zamlar dinmek bilmiyor. Asgari ücrete yapılan zam çoktan eriyip gitti. Yapılan ücret artışları elektrik ve doğal gaz zammını bile karşılayamaz oldu. Eti bırakın, halk sebze alamaz hale getirildi. Salatalık 30 TL. Bir demet maydanozun 10 TL olduğu bir yaşam içinde açlıkla terbiye ediliyoruz.

Bundandır ki ülkenin dört bir yanından ücretler arttırılsın, zamlar geri alınsın çağrıları yayılıyor. Her taraf eylem alanına döndü. Mersin’de ÇİMSATAŞ’ta başlayan itiraz, sendikanın işçilerin yanında yer almamasından dolayı 13 işçinin işten atılmasıyla ve başarısızlıkla sonuçlansa da yolu o işçiler genişletti.

Trendyol kuryelerinin başlattığı direniş, Yemeksepeti’nden MİGROS’a, metal iş koluna, taşımadan, limana oradan belediyelere uzanan onlarca yerde süren bir direniş hattıyla örülüyor.

Halk sokağa çıkıyor. Ellerindeki faturalarını yakıyor. İşçiler zam istiyor, emekliler, kamu emekçileri, sağlıkçılar haklarını istiyor. AKP düzeni tarihinin en geniş protestolarıyla karşı karşıya kaldı. Milliyetçilik ve din istismarı üzerinden politika yapan AKP ve ortağı MHP milyonların yükselen sesini kısamıyor. Kürt illerindeki elektrik zamları protestolarını öne çıkarıp altında HDP’yi aramak, dahası “bölücülük” safsatası ile gelişen halk direnişini engellemek olası değil. Albayrakların sahibi olduğu, Erzurum, Ağrı, Kars, Erzincan, Iğdır, Bayburt ve Ardahan gibi kentlerdeki elektrik dağıtım şirketi Sabah gazetesi üzerinden çirkef saçıyor.

Ancak boşuna! Zira her gün yeni bir yerde işçi direnişi, emekçi hareketlenmesi, yoksul protestosu, esnaf haykırışı duymaktayız.

Artık canına tak etmiş olan halk ne AKP’yi dinliyor ne de onlara sabır dileyen muhalefete itibar ediyor. Ne AKP’nin, “Sokağa çıkın da size dünyanın kaç bucak olduğunu gösterelim” tehditleri para ediyor ne de CHP ve birlikte hareket ettikleri Millet İttifakını oluşturan partilerin “Bizi sokağa çekmek istiyorlar bu oyuna gelmeyeceğiz” söylemi kale alınıyor. İşçi ve emekçiler, ezilen ve sömürülen milyonlar üçüncü bir yol açıyor.

İşçi ve emekçiler, ezilen ve sömürülen milyonlar birbirbirinden güç alıyor, cesaret ve dayanışma yayıldıkça ülkenin dört bir yani direnen emekçi eylemleriyle baharın müjdesini veriyor. Görünen o ki gelişmekte olan hareket her geçen gün biraz daha emekçi bir karakter kazanarak toplumu sarıp sarmalayarak ilerleyecektir.

Kar yağışıyla birlikte İstanbul’da yaşananlar bir kez daha AKP’nin yağma politikalarını ortaya koymuş oldu. Alayı valayla açılışı yapılan İstanbul Havaalanı bir kar yağışıyla çöktü. Çöken sadece kargo bölümünün çatısı değildi. Aynı zamanda tüm yanlış planlama, rant hesabı, halka ve bilim insanlarına direniş çöktü. Karın esir aldığı havaalanının içinde günlerce mahsur kalan yolculara bir sandviç bile verilemedi, yatacak yer bulunamadı. Protestolar dünya basınında yer aldı. Yaptıkları tek şey çevik kuvveti havaalanına yığmak oldu. İflas eden politikalarına karşı biriken öfkeyi, ortaya çıkan haklı tepkiyi polis şiddeti ile bastırma yoluna gittiler. Bakanlar, talan edilen Atatürk Havaalanına inerek çöken hükümetin varlığını göstermiş oldular.

Ulaştırma Bakanlığının şirketlere ihale yetiştirmekten öte bir işlev görmediği, İçişleri Bakanlığının MOBESE kameralarıyla İmamoğlu hafiyeliğinde olduğu görüldü.

Ankara İstanbul kara yolu kapandı. İstanbul’un bağlantı yollarında saatlerce mahsur kalan yolculara ne ulaşan ne sıcak bir çay veren oldu. Daha acısı Isparta’da yaşandı. Elektrik enerjisini peşkeş çektikleri Cengiz Holdingin yıllardır elde ettiği aşırı kârdan beş kuruşunu bile yatırıma harcamadığı açığa çıktı. Direkler devrildi, kablolar koptu, yollar kapandı, halk karanlığa ve soğuğa mahkum edildi. Burdur ve Antalya gibi belediyelerin destek çağrıları kabul edilmedi. Mum bile bulunamadı. Gazyağı lambaları tarihinin en yüksek itibarını gördü. Isparta’da yaşlı, yoksul insanlar en büyük acıyı çekti, soğuktan donarak ölenler oldu.

Saray’ın safahat düzeni işçi ve emekçiye sefaleti, açlığı ve ölümü dayatıyor. Ülkenin kaynakları kapitalistlere peşkeş çekiliyor. Kamu kaynakları kullanılarak üretilen elektrik dağıtım şirketlerine 32 kuruştan verilirken, şirketler 1 kw elektriği en düşük 1.37 TL’ye halka satmaktadır. Kademeli artışla birlikte büyük bir soygun yaşanıyor. Üçe beşe katlayan elektrik faturaları karşısında halk isyan aşamasına geldi. Fırtına büyüyor. Faturasını ödeyemeyen milyonların tepkisi büyüyor. Bankalardan kredi çekerek fatura ödeyenlerin, bu soygun siteminin kurbanı olarak icralık olanların sayısı her gün biraz daha artarken öfke sokaklara taşıyor.

Ülke, dört bir yanı elektrik zamlarını protesto eylemleriyle çalkalanıyor. Esnaf iflas çığlıkları atıyor. Ocak ayında on binden fazla küçük esnaf dükkanına kilit vurmak zorunda kaldı. Faturasını ödeyemeyen milyonlarca işçi ve emekçi bir çıkış yolu aramaktadır.

Tüm yatırımı halkın kaynaklarıyla gerçekleştirilen, altyapısı yine halktan alınan vergilerle yapılmış olan, tek yaptıkları sayaç okuma olan şirketler doymak bilmiyor.

Özcesi, 20 yıllık AKP iktidarı ömrünün sonuna yaklaşırken daha pervasız davranmaktadır. Kamu kaynaklarının yağmalanması için adeta tüm kanalları sonuna kadar açmaktadır. 2022 yılı oyları yüzde 30 dolayına düşmüş olan, yanına aldığı MHP ile birlikte tükenişini engelleyemeyen Erdoğan yönetimi tam bir çıkmaz içindedir.

Yapılması gereken haklı tepki ve direnişi büyütmektir. İş ekmek, demokrasi ve özgürlük buradan kazanılacaktır.