Bu söylem son günlerde sıkça kullanılır oldu. Devletimizin yanındayız… Özellikle ABD’le yaşanan Brunson krizi ile birlikte derinleştirilen ve yayılan krizden sonra daha sık duyar olduk bu tür ifadeleri… 5 TL olan doların işçi ve emekçilerin yaşamına yansımalarının da üstü örtülmek isteniyor bu vesileyle… “Dolar 5 TL olsa da devletimizin yanındayız…” Saray merkezli bir çalışma olarak süren, yandaş medyanın bir toplum mühendisliği projesi olarak sürdürdüğü bu süreci özellikle böyle ilerletmek istiyorlar… Devleti ve Erdoğan-AKP yönetimini kutsama! “Dolar 5 TL oldu, ama biz devletimizin yanındayız” söyleminin olağanlaştırılıp, ABD ile Erdoğan-AKP yönetimin yaşadığı krizi, tüm ekonomik, sosyal, siyasal çöküntünün perdesi yapma, iş birlikçi politikalarını gizleyerek açlık ve yoksulluk içindeki milyonları “emperyalizme karşı duruş”, “ABD’ye karşı dik durma” yalanıyla oyalama hesabı içindeler.

Bu söylem son günlerde sıkça kullanılır oldu. Devletimizin yanındayız…

Özellikle ABD’le yaşanan Brunson krizi ile birlikte derinleştirilen ve yayılan krizden sonra daha sık duyar olduk bu tür ifadeleri…

5 TL olan doların işçi ve emekçilerin yaşamına yansımalarının da üstü örtülmek isteniyor bu vesileyle…

“Dolar 5 TL olsa da devletimizin yanındayız…”

Saray merkezli bir çalışma olarak süren, yandaş medyanın bir toplum mühendisliği projesi olarak sürdürdüğü bu süreci özellikle böyle ilerletmek istiyorlar…

Devleti ve Erdoğan-AKP yönetimini kutsama!

“Dolar 5 TL oldu, ama biz devletimizin yanındayız” söyleminin olağanlaştırılıp, ABD ile Erdoğan-AKP yönetimin yaşadığı krizi, tüm ekonomik, sosyal, siyasal çöküntünün perdesi yapma, iş birlikçi politikalarını gizleyerek açlık ve yoksulluk içindeki milyonları “emperyalizme karşı duruş”, “ABD’ye karşı dik durma” yalanıyla oyalama hesabı içindeler.

Olup biteni “15 Temmuz FETÖ kalkışmasının devamı” olarak gösterip, yeni dizayn hareketine destek sunma çabası da sürüyor.

Bu yönetimin hiçbir biçimde antiemperyalist olmadığını olamayacağını bilmeyecek bir şey de yok…

Onlar, Trump başa geçtiğinde alkışlarken, devrimciler sosyalistler yıllardır ne diyorlarsa, tutarlıca onu söylediler, emperyalizme ve iş birlikçilerine karşı bağımsızlığı, demokrasiyi ve sosyalizmi savundular.

Devletimizin yanındayız…

Hangi devlet, kimin devleti, kimlerin çıkarı…

Sermaye kuruluşlarının, kapitalist tekel sözcülerinin, devleti bir sömürü ve baskı aygıtı olarak elinde bulunduranların böyle davranması anlaşılır bir durum! Hatta Saray’a destek sunmaktan başka bir şey olmasa da bu söylem sahiplerinin her hangi bir yurttaş ya da yurttaşlar olmasını da bir yere kadar anlamak mümkün!

Ancak iş çığırından çıkıyor…

Dinci-milliyetçi bir devlet modeli ve yönetim biçimi inşa etmenin çabası içine girmiş yapıyı destekten başka bir anlam ifade etmeyen bu tutum yayılıp egemen kılınması isteniyor.

Öyle ki, Erdoğan-AKP yönetimine söz söylemek, yaşanan kötülüklerin müsebbibi olduğuna işaret etmek için bile, önce, bir ABD’ye söz söyleyip, dolanıp ondan sonra durum izahına girilir oldu.

Egemenler bu söylemlerle, sağda ve “sol”daki partileri aracılılığıyla milyonlarca işçi ve emekçiyi böylece etki altına almakta, yönetmektedirler.

Aslında günümüzde “Devletimizin yanındayız” söylemi, “Erdoğan-AKP yönetiminin yanındayız’ başka bir anlama gelmemektedir.

Bugün devleti yeniden şekillendirip, yeni bir sistem inşa eden AKP’nin ortaya çıkan her sorunu, her krizi ideolojik-politik bir hesaba dönüştürmesi karşısında onun arkasında sıraya dizilmektir.

Oysa yaşanan krizler dizisini yeni sistemi tahkime etme çabasından bağımsız düşünmemek gerekir…

Tek parti hegemonyası ve tek adam yönetimine dayalı yeni saray rejimi İslami ve milliyetçi temeller üzerinde inşa edilirken, ‘kırıp dökmeler” doğal görülüyor ve bu gelişmeler üzerinden toplum yeniden dizayn edilmek isteniyor.

Bunu yaparlarken aynı zamanda ‘ulusal’ ve uluslararası düzeyde bir ‘yeniden yapılanma’ süreci işletiliyorlar.

Bir toplum mühendisliği, bir yeni toplum mimarlığı sürecidir yürütülen…

ABD ile Türkiye arasında süren, rahibin tutuklanması, hapsedilmesi, devam eden pazarlıklardan sonra tam bırakılıp ABD’ye gönderilmek üzereyken, pazarlığın revize edilmek istenip, bir şeyler daha koparma hesabı işleri bozmuş, krizi büyütmüştür.

Çelişkiler ve çatışmaların artacağı görülen bu gidişatta ideolojik-politik hattın doğru konulması ve doğru bir yol tutturulması daha da önem kazanıyor. Sistemi,’Saray Rejimi’ olarak inşa sürecinin oldukça sancılı geçeceğinin bilincinde olan, hatta böyle sürdürmek isteyenlerin oyunlarını boşa çıkarmanın yolu bulunmalı…

ABD’ye, Trump politikalarına karşı olmak adına işçi ve emekçilerin Erdoğan-AKP yönetimini kutsama hesabının unsuru olmaması için yeni yollar bulmalı…

İşçi ve emekçilerin, ezilen ve sömürülenlerin çıkarları ile egemenlerin çıkarlarının aynı olmadığı gerçeğini daha görünür kılınarak; ayrı bir yol, bağımsızlıkçı, demokratik, özgürlükçü bir gelecek için yeni bir platform konularak ilerlenmelidir.