Önceki hafta Doğan Medyayı satın alan iktidar, bu hafta susturamadığı Özgürlükçü Demokrasi gazetesine kayyum atadı. Seçim hazırlıklarını hızlandıran iktidar, medyayı saray bahçesine çevirmenin peşinde… Gerçekleri karatmak için Özgürlükçü Demokrasi ve onun gibi boyun eğmeyen basına karşı tahammülsüzler.

Önceki hafta Doğan Medyayı satın alan iktidar, bu hafta susturamadığı Özgürlükçü Demokrasi gazetesine kayyum atadı.

Seçim hazırlıklarını hızlandıran iktidar, medyayı saray bahçesine çevirmenin peşinde…

Gerçekleri karatmak için Özgürlükçü Demokrasi ve onun gibi boyun eğmeyen basına karşı tahammülsüzler.

Çünkü yalanların ortaya çıkmasını istemiyorlar…

Tıpkı Afrin röportajı gibi… Her şeyin söyledikleri gibi doğru kabul edilmesini istiyorlar.

İki gün önce Afrin halkının ÖSO için söylediklerini nasıl da çarpıttılar. ÖSO için söylenenlerin YPG için söylenmiş gibi tercüme edilmesi yalanını da gerçekte ısrarcı gazeteciler ortaya çıkardı.

Bunun içindir ki, satın alıp havuza dahil edemediklerine el koyuyorlar.

Bizim gazete ertesi gün, “Satın Alamadığına El Koyuyor” manşetiyle çıktı.

Geçeğin yalın ifadesiydi bu…

Özgürlükçü Demokrasi gazetesine gece baskın yapıldı, kapı kilidi kırıldı, Genel Yayın Yönetmeninin ve çalışanlarının evleri basıldı. Gazete ile birlikte Gün Matbaası da basıldı, çalışanlar, gazete ve matbaanın yasal sorumluları ve çalışanları gözaltına alındı. Gazete ve matbaaya el konuldu. Kayyum atandı. Bu kayyum atanması hikayesi de hepten ilginç görünüyor. Muhabir arkadaşımız Cansu Pişkin’e konuşan ve TMSF görevlisi olduğuna dair kimlik göstermeye ve bilgi vermeye yetkisi olmadığını söyleyen ‘memur’: “Bana öyle bir yetki verilmediği için gösteremiyorum belge. TMSF’den gerçek yetkilileri bekliyorum. Ben gözlemci olarak buradayım. Ne zaman geleceklerini bilemiyorum, belki gün içinde ama saate ilişkin bilgi veremiyorum.” “Asıl arkadaşlar daha sonra gelecekler” demiş. Gazeteden arkadaşlar TMSF’yi aramışlar, onlar böyle bir durumdan haberdar olmadıklarını, söz konusu gazeteye kayyum atanmasına ilişkin bir bilgilerinin olmadığını söylemişler.

Peki, buradan ne sonuç çıkar?

Çıkan sonuç, AKP iktidarının hukuk falan tanımadığıdır. Saray kanunlarının işlediğidir… Bu denli hukuksuzluğun bile kanunsuz biçimde yapıldığıdır.

Özgürlükçü Demokrasi gazetesine baskın düzenlemiş, gazete ve matbaaya el koymuş, çalışanları ve hem matbaa hem gazetenin yetkilileri ve temsilcilerinin evlerini basmış, onları gözaltına almış, matbaa ve gazeteye el koymuştur, ancak bunun yasal işlemlerini, hukukunu, kanununu es geçmişti.

Birileri, “Siz gidin, el koyun, gözaltıları yapın, biz, savcılar, hakimler uyanınca kanuni işlemleri yaparız. Boş verin kanunu, hukuku…” demiş olmalı…

İktidardakiler, OHAL ve KHK ile pervasızlığın tüm sınırlarını hallaç pamuğuna çevirmişlerdir.

Bu olay tam bir skandaldır.

Ancak şunun bilinmesi gerekiyor ki, demokrasi tarihi, özgürlük mücadelesi çok daha karanlık, çok daha kanlı, çok daha acı dolu yollardan geçmiştir ve mutlaka ama mutlaka yolunu bulmuş ve insanlık onu sarıp sarmalamış, karanlık dönemin muktedirleri ise hiç iyi anılmamışlardı.

Kürt demokratik hareketi ve Kürt gazeteciliği tırnakla kazınarak var edilmiştir ve bu tür baskılarla yolundan alıkonulamaz.

İlk Kürt gazetesi, Kürdistan…

Gazetenin ilk sayısı 22 Nisan 1898’de, Mısır’ın Kahire’de Bedirhan Bey’in oğullarından Mikdad Midhat Bedirhan tarafından çıkartılmaya başlandığından bu yana büyük zorluklar, baskılar, kapatmalar, kundaklamalar, gazeteci öldürmeler ve daha nice zorluklardan geçti Kürt gazeteciliği…

Gazeteciliğin zaten sırat köprüsünden geçmekten zor olduğu Türkiye’de, Kürt gazeteciliği hepten zordur. Hep zor olmuştur. Eğer kefen giymekse, bu en çok Kürt gazeteciliği için söylenebilir.

Yaşlı genç nice gazetecilerin cesetleriyle kurulan ve korunan bir mevzi gibidir, Kürt gazeteciliği...

Türkiye’de hiçbir iktidarda rahat göremedi gazeteler, gazeteciler, ancak Kürt gazeteleri ve Kürt gazetecileri ve bu gazetelerde çalışan farklı halklardan, uluslardan enternasyonalist devrimciler çok çektiler.

Bu dönem de atlatılacaktır.

Daha büyük bir dayanışma ağıyla, her zorluğun üstesinden gelinecektir.

Biliyoruz ki, her dönem zincirin bir halkası olunmuş, kırılan yerden yeniden başlanmıştır ve daha güçlü çıkmıştır zorlu süreçten.

Faşizan uygulamaların müsebbipleri ise

Öğrenilmek istenirse, faşizmin, faşizan uygulamaların sergileyicilerinin sergilendikleri tarih sayfaları ibretliktir. Baskıcı rejimler ve iktidardakiler için oraya bakılabilir…