Yerel seçimin üzerinden iki hafta geçti. Ancak sandık sonuçlarıyla oynama hesabı hâlâ bitmedi.

 

 

 

Yerel seçimin üzerinden iki hafta geçti. Ancak sandık sonuçlarıyla oynama hesabı hâlâ bitmedi.

Erdoğan iktidarı İstanbul sonuçlarını hâlâ hazmedemedi.

Bir çok yerdeki itirazlar hâlâ sürüyor. Evirip çevirip sayıyorlar, oradan buradan itiraz edecek uyduruk gerekçeler buluyorlar.

İşin gerçeği Erdoğan yenilgiyi kabul etmiyor.

En dikkat çekici yer ise İstanbul...

Onca açık hileye rağmen HDP’nin hiç bir itirazı kabul edilmezken, AKP 3-5 oyla bile seçim kazanırken, bu durum gayet olağan sayılırken, HDP’nin ya da CHP’nin (Millet İttifakı) binlerce hatta İstanbul’da olduğu gibi 10 bini aşkın oyla kazandığı seçim kabul edilmek istenmiyor. Anlaşılan o ki Erdoğan İstanbul yenilgisini hazmedemiyor. Mazbatanın İmamoğlu’ya verilmemiş olmasının tek nedeni budur.

Bu da yetmedi, seçimi kazananlara KHK’li oldukları gerekçe gösterilerek halk iradesi bir kez daha gasbediliyor.

YSK ise sırtını hukuka çevirmiş, yüzünü Saray’a dönmüş halde çıkacak sese, verilecek direktife bakıyor. Bağımsız yargı diye bir şeyin eser düzeyinde bulunmadığı Türkiye’de seçimlerden sonra yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki, YSK dediğin de iktidarın devamını sağlama çabasındaki bir kuruma dönüşmüştür.

Daha ilk akşamdan AA ve YSK asli görevlerini unutarak Saraydakilerin hesabının unsuru olduklarını göstermeleri karşısında kamuoyu sağlam durdu. Devlete ve kurumlarına güvensizlik, halkın kendi hesabını kendisi yapmaya götürdü ve iyi de oldu...

Gelinen yerde iki kurum da (AA ve YSK) halk nezdinde itibar yitirmiş kurumlar olduklarını hiç bir şüpheye yer vermeyecek biçimde gösterdiler.

Kıvranıp duruyor bu kurumların temsilcileri... Daha önce gösterdikleri “başarıyı” bu defa gösterememiş olmanın mahcubiyeti içinde oldukları görülüyor. Saray’dan yüksek not alamadılar. Onun içindir ki aynı manipülasyon manşetlerle çıkan medyasıyla birlikte hâlâ durumu terse çevirmenin hesabı içindeler.

Tabloya bakarak söyleyecek olursak; daha önceki bir kaç seçimi dilediği gibi şekillendirip, iktidarını sürdürmeyi sağlayan AKP bu defa baltayı taşa vurdu. Ancak Erdoğan, gerçeğe uygun davranmak istemiyor. Sandıktan çıkamadığını kabul etmiyor. AKP/MHP koalisyonu sandık sonuçlarıyla oynayarak, sonuçları değiştirmek için bin dereden su getiriyor.

Tüm çabalarına rağmen halk nezdinde ikinci bir darbe yedikleri görülüyor. Şimdi daha da zayıflar. Bu iki hafta boyunca yaptıklarıyla hem Türkiye halkları, işçi ve emekçiler nezdinde, hem uluslararası kamuoyu nezdinde oldukça yıprandılar.

Seçim sonuçlarını değiştirmeye, halk iradesini kendi çıkarlarına uygun düzenleme çabalarına ilişkin bu denli ayağa düşmüş hesaplar içine girmiş olmaları onları hepten itibarsızlaştırmış oldu. İlk akşam az çok bir burjuva demokratik seçim olduğu intibaı edinen dünya kamuoyunda bu süre içinde başka bir kanaat oluştu.

Bir kez daha vurgulayacak olursak; AKP, beklediği sonucu elde etmeyi bırak, önemli bir yenilgi aldı.

Yenilmez kabul edilen AKP yenildi. Önemli merkezleri kaybetti. İstanbul Ankara AKP’ye “yeter” dedi.

MHP’nin elindeki Adana Mersin güçlü bir halk muhalefeti ile el değiştirdi.

Kaybedeceği seçime gitmez denilen AKP/MHP ittifakı halktan güçlü bir ret yanıtı aldı. Gidişlerinin iyi bir gidiş olmadığı söylenmiş oldu.

Gidilen bir yerel seçimdi ancak, Erdoğan ve Bahçeli ısrarla seçimi bir “Beka seçimi’ne çevirdiler. Madem öyle “işte size beka” anlamına gelecek bir yanıt aldılar. Kabul etmek istemedikleri bu gerçektir.

Geniş halk kitleleri bu karartma hesabını, gerçeği ters yüz etme atraksiyonlarını kabul etmedi. Halklarımız faşizan gidiş karşısına başka bir yolun mümkün olacağını düşündü ve ona uygun bir tercih yaparak önümüzdeki dönem için başka bir yürüyüşün mümkün olabileceğini gösterdi.

Erdoğan’ın farkında olduğu bu durumdur. Hazmedemediği budur.

Ancak bu çırpınışlar boşunadır; iktidar kaybetmiş.