Erdoğan’ın bugün yapacağı Diyarbakır ziyareti öncesinde yine evler basıldı. Yine baskın, yine gözaltı, yine gözdağı. Bir yandan sınır ötesi operasyonlar sürüyor. Seçime giderken ulusalcıları, ırkçı ve milliyetçi çevreleri etrafında toplamak isteyen Erdoğan’ın bunlarla da yetinmeyeceği görünüyor. Eski CHP milletvekili ve AKP’ye demediğini bırakmayan M. Ali Çelebi’nin, Metin Feyzioğlu’nun Erdoğan’ın partisine iltihakı bu politikalardan bağımsız düşünülemez. Belli ki önümüzdeki süreç Kürtlere yönelik baskının daha da artacağı bir dönem olacak.

Daha bir hafta önce akademisyen Nagihan Akarsel Süleymaniye’de infaz edildi. İnfaz timleri aralıksız sürdürüyor bu cinayetleri. Dağda ovada, her yerde Kürtler karşı bir yıkım politikası sürüyor. Aylardır Irak Kürdistanı bölgesin süren bir operasyon var. Kimyasal gazların kullanıldığından söz ediliyor. Rojava bölgesi her gün İHA ve SİHA baskınlarıyla, obüslerle vuruluyor. Erdoğan yönetiminin hukuksuzca girdiği ve cihatçı örgütlerin iktidar kavgasına sahne olan Efrin önceki gün El Kaide destekli Heyet Tahrir el-Şam güçlerinin hakimiyetine geçmiş görünüyor. Bu iktidar tarafından hazırlanan koşullarda cirit atan cihatçı örgütler arasındaki çatışmalar devam ederken halk bölgeyi terk etmeye başladı.

Kürtlere sadece içeride değil, her yerde baskı ve şiddet, kan ve göz yaşı reva görülüyor. Kürtlere gün yüzü göstermeyen AKP-MHP iktidarının politikaları ve uygulamaları belliyken Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişinin hayra alamet kabul edilmeyeceği kaydedilmelidir.

Baskıyı ve şiddeti daha da arttırıyorlar. Gasp edilmiş halk iradesi ile yetinmiyorlar. Kayyumların atandığı o belediyeleri halk iradesi belirlemişti. Ancak halkın oyuyla seçilmiş belediye eş başkanları ve meclis üyeleri yıllardır hapiste.

Kayyumla yönetilen şehirde devlet baskısını en derinden yaşayan halka seçim vaatleri sıralamak üzere gelinirken bile tehdit savuruyorlar. Evler basılıyor, her türlü hukuksuzluğa, baskı ve uygulanan şiddete rağmen direnen halka diz çöktürülmek isteniyor. Son operasyonun amacı da bu olmalı. Gözaltı listesinde 30 kişinin bulunduğu dün gelen haberler arasındaydı. Bu yazı yazıldığı sırada 8 kişi evleri basılarak polis tarafından polis merkezine götürüldü. Evi basılarak gözaltına alınanların arasında sanatçılar da var. MA Müzik Eğitmeni Sarya Ertaş gözaltına alınanlar arasında. Mazlum Kardaş, Bedri Çiftkuran, Fermandar Kardeş, Ferit Bademkıran ve Yeni Yaşam Gazetesi dağıtımcıları olduğu belirtilen Zilan Dağ ile Berdan Çelik de evi basılıp Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürülenler listesinde.

Böylece Erdoğan’ın gelip bazı açılışlar yapacağı ve seçim öncesi olması dolayısıyla bazı vaatlerde bulunacağı Diyarbakır ziyaretinin Kürtler için, halk için ne anlama geldiği de önceden anlaşılmış oldu. Ev baskınları ve gözaltılar için gösterilen gerekçe ise “İhbar.” O ihbarların nasıl düzenlendiğini, listelerin nasıl yapıldığını ve savcılıkların nasıl harekete geçtiğini artık herkes biliyor. Dosyada gizlilik kararı bulunduğu ve konuya dair savcılık tarafından avukatlara bilgi de verilmiyor. Bir süre önce böylesi bir liste ile gazetecilerin evleri basılmış yirmiden fazla gazeteci gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.

Erdoğan’ın müjdesi önceden gelmiş oldu. Halka ne vaat edileceği ziyaretin ön gününde ilan edilmiş oldu. Ve böylece bir kez daha ve ısrarla 20 yıllık Erdoğan iktidarında bölgeye yönelik politikaların ne olduğu ve ne olacağını açıklamış oldular. Ancak her zamanki uyduruk gerekçelerle muhaliflere gözdağı verildiğini Diyarbakır halkı da Bölge halkı da tüm dünyada biliyor. Bundandır ki MA’nın mikrofon uzattığı halkın ne denli dolu olduğunu görüyoruz.

Gençler tepkili. Kadınlar öfkeli. Bir yurttaş, yıllardır açılış yapıldığını ama ortada bir şeyin olmadığını belirtiyor. “Gelip aynı şeyleri söyleyip gidecek" diyor.

Başka bir Diyarbakırlının sözleriyle bitirelim yazıyı; “Erdoğan’ın da yolu her seçimde Diyarbakır’dan geçti ama kente hiçbir şey yapılmadı. Burada sadece cezaevleri yaptılar. Evet, her yerde açlık ve yoksulluk var ama Diyarbakır ile çevre illerde bu durum daha fazla yaşanıyor. Yolsuzluk, işsizlik almış başını gidiyor. Bu nedenlerden dolayı Cumhurbaşkanı'nın burada anlatacağı bir şeyin olduğunu sanmıyorum. Burada ancak daha ne çok zorluklarla karşılaşacağımız şeyleri anlatacak. 20 yıldır iktidarda halen ‘yolsuzluğu kaldıracağız’ diyorlar. Bunun sebebi kendileri. AKP iktidarı sebepse, nasıl bu sorunu ortadan kaldıracak. Erdoğan'ın gelmesini istemiyoruz, gelirse de kendi yandaşlarına bir tur atmış olacak."